Ana içeriğe atla

Osmanlı'da Kadınlar Saltanatı Dönemi

 Osmanlı Tarihi'nde, nüfuzlu padişah eşlerinin (haseki sultanlar), annelerinin (valide sultanlar) hatta kızlarının devlet diplomasisine etki ettiği, ülke yönetimine doğrudan müdahalede bulunduğu, XVI. yüzyılın ortalarından başlayıp XVII. yüzyılın ortalarına kadar süren döneme "Kadınlar Saltanatı Dönemi" denir. Bu kavramı tarih literatürüne kazandıran isim, popüler tarihçiliğin Türkiye'de öncüsü kabul edilen Ahmet Refik Altınay'dır.

ÖZET ANLATIM İÇİN BKZ.↴

 Sürecin Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan'la başladığı, III. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan ve III. Mehmet'in annesi Safiye Sultan ile devam ettiği, Kösem Sultan ile zirveye çıktığı, Hatice Turhan Sultan ile sona erdiği kabul edilir. Kanuni'nin kızı Mihrimah Sultan da sürecin içindeki bir diğer önemli kişiliktir. Bu dönemin öncesinde harem kadınlarının nüfuzlarını (güçlerini) siyasi açıdan kullandıkları pek görülmemiştir. Sadece II. Bayezid'ın vâlidesi Gulbahar Hatun ve Kanuni'nin vâlidesi Ayşe Hafsa Sultan'nın oğullarına siyasi konularda tavsiyelerde bulunduğu bildirilmektedir.

Haseki Hürrem Sultan Dönemi

 Kanuni'nin vâlidesi Ayşe Hafsa Sultan'ın ölümü ile haseki Hürrem Sultan haremdeki en etkin isim oldu. Hürrem, Kanuni'nin gözdesi, nikahlı eşiydi. Padişahların cariyeleri ile evlenmeleri uzun süreden beri görülmüş şey değildi. Fakat Hürrem, Kanuni'yi yönlendirebilen bir etkiye sahipti. Öyle ki Kanuni'ye çok yakın bir isim olan Pargalı Damat İbrahim Paşa'nın ha'l edilmesinde payı olduğu rivayet edilir. Bundan sonra nüfuzunu iyiden iyiye artırmıştır. 
Hürrem Sultan (Temsili)

  Manisa Sancağı'nda bulunan veliaht Şehzade Mustafa (Kanuni ile Mahidevran Sultan'ın oğlu) Manisa'dan alınıp Amasya'ya sancak beyi olarak tayin edildi. 1 yıl sonra da Hürrem'in oğlu Şehzade Mehmet, Manisa'ya atandı. Hürrem Sultan'ın bu işlerde parmağı vardı. Şehzadeleri ile sancağa gitmesi gereken Hürrem, geleneklere ters bir biçimde İstanbul'da kalabilmişti. Kızı Mihrimah Sultanı, Rüstem Paşa ile evlendirmiş; Rüstem Paşa'yı vezir yaptırmıştı. Hürrem Sultan damadı Rüstem Paşa ile yaptığı iş birliği ile Şehzade Mustafa'ya komplo kurdurup Kanuni ile arasını açmıştı. Padişah baba, oğlunu boğdurarak ha'l ettirmişti. 

 Hürrem, diplomatik yazışmalarda da bulunmuştur. Lehistan tahtına çıkan kral II. Zygmunt'a tebrik mektubu ve hediyeler göndermiştir. Devlet işlerine daha yakın olabilmek için haremi Eski Saraydan Topkapı Sarayına taşıtmıştır.
Hürrem'in Lehistan Kralına Gönderdiği Tebriği

Hürrem'in Kızı Mihrimah
  
 Hürrem Sultan, valide sultan olamadan 15 Nisan 1558'de vefat etti. Annesinin ölümünden sonra haremde baş aktör kızı Mihrimah (Mihr ü Mah) Sultan oldu. Kanuni de kızını yanında tutuyor; onun konuşmalarından etkileniyordu. Mihrimah, babasına Malta Seferine çıkması için baskı kurabiliyordu. Önceleri şehzade Bayezid'ı destekleyen Mihrimah, sonradan şehzade Selim'in yanında yer almaya başladı. Eşi Rüstem Paşa ile birlikte çok etkindi. Eşinin 1561'de ölümü sonrası bir daha evlenmedi. Şehzade Selim'in padişah olması için desteğini sürdürdü. Babası Kanuni'nin 1566'da vefat etmesi ile birlikte II. (Sarı) Selim tahta çıkmıştı. Mihrimah Sultan, kardeşi II. Selim döneminde de yeğeni III. Murat döneminde de haremin en güçlü kadınlarından olmaya devam etti. Eski sarayda yaşadı. 25 Ocak 1578'de vefat etti. 
Mihrimah Sultan (Temsili)
 
Nurbânû Sultan Dönemi
 
 Kadınlar Saltanatı döneminde, Nurbanu Sultan ile birlikte vâlide sultanların nüfuzu başlamıştı. Hürrem'in gelini, II. Selim'in gözdesi, III. Murat'ın annesi Nurbânû Sultan, Osmanlıların Venedikle uzun süre barış içinde yaşamasındaki baş aktördü. Venedik kökenli olduğu belirtilen (kimi kaynaklar İspanyol Yahudisi olduğunu belirtir.) Nurbânû Sultan, Venedik ile hediye yolu ile ilişki kuruyordu. Ayrıca Fransa Kraliçesi Catharine De Medicis ile mektuplaşıyordu. III. Murat'ın "Atik Vâlide Sultanı" Nurbânû, 7 Aralık 1583'te vefat etti. Sahneyi ise gelini Safiye Sultan aldı.
Nurbânû Sultan (Temsili)


Safiye Sultan Dönemi

  III. Murat'ın hasekisi, III. Mehmet'in valide sultanı Safiye Sultan, Mihrimah ve Nurbânû sultanların entrikalarına karşın III. Murat'ın sürekli gözdesi oldu. Sabırlı, hazır cevap, basiretli bir kişiliği olan Safiye Sultan, kayın vâlidesi Nurbânu'nun ölümü sonrası haremde rakipsiz kaldı. Oğlu III. Mehmet'in padişah olması ile birlikte valide sultan oldu. Haseki sultanlık sürecinden beri devlet işlerine müdahil oldu. Oğlu III. Mehmet'in baş danışmanıydı. Devlet görevlilerinin atamalarında etkin rolü vardı. Atamalar için kendisine hediyeler gönderilirdi. 

  Oğlu 1596'da Eğri Seferi'ne çıkarken 1 milyar akçelik hazineyi onun emrine verdi. Bu süreçte tayinler ve aziller avucunun içinde oldu. Bu sırada Eğri'nin fethiyle sadaka dağıtmayı da ihmal etmedi. Dış politikayla yakından ilgilendi.  Hasekiliği döneminden itibaren İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ile hediyeler yolu ile sürekli iletişim kurdu. Kraliçenin hediye ettiği süslü arabayla görülmedik bir biçimde İstanbul'da gezerek güç gösterisi yaptı. İngiliz elçiler kendisine bu süreçte yakın oldular. 

  Dönemi boyunca Venediklilerle de ilişkileri sıkı tuttu. Venedik'in en önemli destekçisiydi. Venediklilerin gönderdiği değerli hediyeler, Venedik'in valide sultanla arasını iyi tutup taleplerinin gerçeklemesinde etkili olurdu. Bu hediyeleşme çarkı bir rüşvet çarkına dönüşürdü. Öyle ki bu irtibatı sağlayan hizmetkarı Ester Kira Kadın çok zenginleşmişti. İltizam ile İstanbul gümrüğünü bile satın alan Kira Kadın ve oğulları; Kira'nın iltizam bedeli olarak ödediği ayarı bozuk akçelerin sipahiye ulufe olarak ödenmesi sonucu çıkan isyanda parçalanarak öldürüldüler. Safiye Sultan ise oğlu III. Mehmet sayesinde paçayı zor yırttı. Devlet işlerine yoğun müdahalesi ve liyakatsiz atamaların perde arkasında olması, hoşnutsuzluklara yol açmaya devam etti.
Safiye Sultan (Temsili)

 Devlet atamalarında etkin olması, sert sonuçlar doğurdu. Şeyhülislâm Sun'ullah Efendi ile Vezîr-i Âzam Yemişçi Hasan Paşa arasındaki çekişme, büyük karışıklıklar çıkardı. İsyancılar, Safiye Sultan'ın sürgüne gönderilmesini talep etti. İsyancılara, Safiye'ye yakın olan Kapıağası Gazanfer Ağa ve Daârüssaâde Ağası Osman Ağa kurban edilince asiler yatıştırıldı. Safiye Sultan daha sonra Yemişçi Hasan Paşa'yı da ortadan kaldırttı. 

 Devlet bürokrasisindeki çekişmeler ve ordunun kaynaması III. Mehmet'in annesine güvenini azalttı. Fakat Safiye Sultan, şehzade Mahmut'un annesi Halime Sultan'ın padişaha karşı yapacağı komployu gelini Handan Sultan (I. Ahmet'in annesi) ile  ortaya çıkarınca güven tazeledi. Tahta çıkar çıkmaz ayağının tozu ile 19 kardeşini boğdurtan padişah için şehzadesini ha'l etmek çok da zor olmamıştı. III. Mehmet 1603'te ölünce; Safiye Sultan da Handan Sultan tarafından Eski Saray'a gönderildi. Ölümüne kadar burada yaşadı. Ocak 1619'da vefat etti. Tarihçiler, III. Mehmet kadar hiçbir padişahın, bu denli annesinin etkisinde kalmadığını belirtir. 

Kadınlar Saltanatı'nda Ara Dönem

   Bu dönem, saray kadınlarının yönetimde etkisinin az olduğu süreçtir. Kösem Sultan'ın valide sultan olması ile yeniden kadınların etkisi artacaktır.  

Handan Sultan
 III. Mehmet'in hasekisi, I. Ahmet'in annesi Handan Sultan, henüz 14 yaşında tahta çıkan oğlunu sürekli korudu. Oğlu tahta çıkınca saltanat naibi olarak nüfuzlu bir valide sultan oldu. Sarayda Safiye Sultan'dan geriye kalan herkesi temizledi. Kendine yakın isimleri idareci konumuna getirdi. Fakat 12 Kasım 1605'de vefat etmesi, saltanatının çok kısa sürmesine neden oldu. Bu yüzden adı, Safiye Sultan ve gelini Kösem Sultan kadar öne çıkamadı. Yaşamı boyunca şehzade oğullarının canını korumak için uğraşmıştı.

II. (Genç) Osman'ın Annesi Mahfiruz Hatice Sultan ve I. Mustafa'nın Annesinin Dönemi
 
  I. Ahmet'in iki gözdesi Mahfiruz ve Mâhpeyker (Kösem Sultan) sarayda öne çıkan hasekilerdi. En büyük veliaht Genç Osman'ın annesi Mahfirûz baş hasekiydi. İleride Osmanlı Tarihi'ne damga vuracak olan güzel ve zarif  Kösem Sultan; I. Ahmet'in gözdesi, ihtiraslı aşkı olmasına rağmen baş haseki değildi. Henüz ipleri eline almamıştı. Ancak I. Ahmet'in kardeş katlini kaldırmasında, ekber-erşed sistemini getirmesinde etkisi olduğu belirtilir.   Kayınvalide Handan Sultan'ın erken ölümü, I. Ahmet'in babaannesi Safiye Sultan'ın eski saraya gönderilmesi derken haremdeki bir numaralı isim Mahfirûz oldu. Baş hasekilik döneminde devlet siyasetinde Safiye Sultan gibi bir saltanatı olmadı. Uzun süre haremin lideri olarak kaldı.
Mahfiruz Sultan (Temsili)

 1617'de I. Ahmet'in  ölümü ile akli dengesi bozuk olan kardeşi I. Mustafa tahta çıkarıldı. Baba-oğul süreci işlemesi gerekirken ve Osman'ın tahta çıkması beklenirken; yerine  I. Ahmet'in kardeşi çıkarılmıştı. Saray çalkantılarının çok şiddetlendiği, haremde otoritenin elden ele geçeceği bir döneme böylece girilmişti. Bu arada, I. Mustafa'nın annesinin ismi hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat annesinin; I. Mustafa'nın akli dengesi yerinde olmamasına rağmen tahta çıkarılmasında ve tahtan indirilmesinde; II. Osman'ın tahta çıkmasında; II. Osman'ın öldürülmesinde, nihayetinde oğlu I. Mustafa'nın tekrar tahta çıkması ve indirilmesinde rol oynadığı bilinmektedir. 

  Tarihçiler, saltanat sistemine aykırı bir biçimde I. Mustafa'nın padişah yapılmasında, Kösem Sultan'ın da payı olduğunu iddia ederler. Fakat net bir kanıt yoktur. Mâhpeyker Kösem, I. Mustafa ve II. Osman dönemlerinde toplam 6 yıl Eski Saray'da yaşamıştı.

 I. Ahmet'in oğlu II. (Genç) Osman'ın 1618'de tahta çıkarılması ile I. Ahmet'in ilk hasekisi ve eşi olan Mahfirûz Hatice, valide sultan oldu. Yaptığı ilk iş ise rakibi ve henüz yıldızı parlamamış olan Mahpeyker Kösem Sultanı Eski Saray'a göndermek oldu. 1620'de oğlunun padişahlığı döneminde vefat etti. Oğlu Genç Osman ise 1622'de saray entrikalarının acımasızca kurbanı oldu. Bu olay, İstanbul'u ve Anadolu'yu karıştırdı. İsyanlar, iç karışıklıklar durmak bilmedi. İkinci kez tahta çıkarılan I. Mustafa çok geçmeden Kösem Sultanın aslanı IV. Murat'ın tahta çıkarılmasıyla azledildi. Böylece Kadınlar Saltanatı'nda I. Ahmet'ten itibaren yaşanan ara dönem sona erdi.
Mahfiruz Sultan ve Mahpeyker Kösem Sultan'ın Eşi Padişah I. Ahmet (Temsili)


Mahpeyker Kösem Sultan Dönemi

  IV. Murat, henüz 12 yaşındayken, 1623'te tahta çıktığında annesi Kösem'in saltanatı başladı. Mâhpeyker Kösem Vâlide Sultan; Hürrem, Nurbânû, ve Safiye sultanlar gibi güçlü bir saray kadını olması bir yana, Osmanlı Tarihi'nin en güçlü kadınlarından biridir. Oğulları IV. Murat ve I. İbrahim döneminde "Vâlide Sultan", torunu IV. Mehmet döneminde ise "Büyük Vâlide Sultan"  sanlarıyla anılmış; belli başlı süreçlerde devlet siyasetini kendi insiyatifi ölçüsünde yönetmiştir. 2 dönem vâlide sultanlık, bir dönem de "Ulu Vâlide Sultanlık" yapmıştır. Osmanlı'da padişahların soyu bundan sonra Kösem Sultan'ın oğullarından devam edecektir.

Kösem Sultan (Temsili)

 IV. Murat Döneminde Valide Sultanlığı
 
  Valide-i Muazzama Kösem, oğlu IV. Murat'ın çocuk yaşta padişah olması ile Saltanat Naibesi oldu. Dönemin başında Osmanlı iç ve dış siyasetinde bir çok problem türemişti. 1617'den beri 6 yılda 4. kez cülus dağıtılacaktı. Kapıkulları istemeyeceklerine dair söz vermişken sözlerinden cayabildiler. Bir taraftan cülus dağıtımı problemi; diğer taraftan Bağdat'ın İran (Safevi) tarafından işgal edilmesi, Genç Osman'ın kanı nedeniyle Erzurum Beylerbeyi Abaza Mehmet Paşa'nın Ayaklanması ve Batı Anadolu'da Cennetoğlu isyanları, Kırım'daki karışıklıklar, Kozakların (Don Kazakları) boğaza yakın Anadolu kıyılarına saldırması, 1625'te başlayan, her gün bin kişinin ölümü ile sonuçlanan Bayrampaşa vebası gibi bir çok problem halledilmeyi bekliyordu.

 IV. Murat'ı tahta çıkaran Vezir-i Azam Kemankeş Ali Paşa'nın da başına buyruk hareket etmesi ise Kösem Sultan'ın hoşuna gitmedi. Paşa, İdam edilerek azledildi. Kösem, yeni vezir-i âzam olarak Çerkes Mehmet Paşa'da karar kıldı. Darüssaade Ağası Mustafa Ağa da emrindeydi. Kösem, sorunlara çözüm bulmaya çalışan devlet kadrolarını yönlendirirken; çocuk yaştaki oğlu IV. Murat devlet işlerini öğrenmeye çalışıyordu. Tedbili kıyafetiyle sık sık İstanbul sokaklarını geziyordu. Fakat Kösem Sultan, idareyi oğluna bırakmak niyetinde değildi. O, oğlunu harem hayatına çekmeye gayret ediyordu. Oğlu için cariyeler yetiştiriyordu.
 
Kösem'in oğlu Padişah IV. Murat (temsili)
 
  IV. Murat, Halil Paşayı azledip en genç veziri Hüsrev Paşa'yı sadarete getirdi. Gelişen olaylar ile IV. Murat, idareyi annesinin elinden aldı. Fakat annesine danışmaktan vazgeçmedi. Bildiğinden de şaşmadı. Acımasızlığı ile tanınan güçlü, sert, uzun boylu, iri kıyım padişah, yirmili yaşlardaki üvey kardeşleri şehzade Bayezid ve Süleyman'ı acı yakarışlarına rağmen boğdurttu. 17 Şubat 1638'de ise öz kardeşi şehzade Kasım'ı boğdurttu. Vâlide Kösem Sultan, oğlu Kasım'ı kurtaramadıysa da diğer oğlu İbrahim'i acz içinde göstererek kurtarabildi. İbrahim'i ise sultan oğlu Murat'ın beklenmedik anda ölümü ile tahta çıkararak idareyi yeniden ele alacaktı. İbrahim'i  haremin bodrumlarında, buzhanede saklayarak korumaya çalışmıştı.

Sultan (Deli) İbrahim Döneminde Vâlide Sultanlığı

 Tarihte Deli İbrahim ya da Sultan İbrahim Han olarak bilinen  İbrahim'in cülusu ile Kösem Sultan'ın ikinci güçlü vâlidelik saltanatı başladı.
Kösem'in Oğlu Sultan (Deli) İbrahim (temsili)
 
 Babası I. Ahmet öldüğünde henüz 2 yaşında olan ve tahta çıktığı 25 yaşına kadar sarayda kafes yaşamı süren İbrahim'in, sinirlerinin bozuk ve dengesiz olması Kösem'in saltanat idaresini güçlendirdi. Harem hayatını geç yaşamaya başlayan İbrahim'e Kösem Sultan Osmanlı soyunu devam ettirebilmek ve devlet işlerinden uzak tutmak amaçları ile tabiri caiz ise cilveli cariyeler sundu. Bunların içinde baş haseki Hatice Turhan Sultan, Telli Haseki gibi cariyeler de vardı. Cinsel gücü artırması için macunlar hazırlatıldı. Fakat harem hayatına ve eğlenceye düşkün edilen padişahın dengesi iyiden iyiye alt üst oldu. 

 Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, aklına estiğine göre hareket eden, kendince idam kararları veren acımasız birine dönüştü. IV. Murat'tan daha korkutucu bir kimliğe büründü. Cariyeleriyle şatafat içinde yaşadı. İçkili, çalgılı, oyunlu eğlencelerle cariyeler, İbrahim'i kendisine bağlamış, istediklerini yaptırır olmuştu. Öyle ki bir hasekisinin mücevher  toplu arabası ile yaptığı İstanbul gezintisini, halk izlesin diye ferman çıkarır oldu.

 Cariyesinin anlattığı masal sonrası samur kürklere ve ambere fahiş harcamalar yaptı. Haseki dairelerini kürkle döşetti. İlmiye sınıfı için bile samur vergisi kondu. Devlet erkanına cariyeleri için hediyeler istedi. Saraydan çıkardığı cariyeleri evlendirdiği kişiler de bu hediyeleşme çarkını büyük bir rüşvet düzenine döndürüp zenginleşti. Haremdeki harcamalar o kadar büyüdü ki  askere ulufe ödenemez oldu. Cariyelerin parmağında oynattığı İbrahim, vâlidesi Kösem'i dinlememeye başladı. Hatta kendisini uyaran vâlidesini İskender Bahçesi'ne sürgüne yolladı. Belli ki Kösem'in oğullarını idare ederken kullandığı cariye silahı ters tepmişti. Oğlunun bitmek tükenmek bilmeyen istekleri, sonunu hazırladığının farkındaydı. 

 Kara Mustafa Paşa sayesinde Sultan İbrahim döneminin ilk yıllarında siyasi dönem iyi geçmişti. Kösem ile paşanın arası açıldıktan sonra gelişen olaylarla paşa, 1644'te idam edilince saray içinde ve dışında karışıklık arttı. Olaylar, Kösem'in kontrolünden çıkmaya başladığı için huzursuz olan Kösem, askerin ve idarecilerin İbrahim'i tahttan indirme isteklerini kabul etti. Nihayetinde Şeyhülislam Abdurrahim Efendi'nin, ocak ağalarının gayreti ile "yürek yıkılması" tanısı da konulan İbrahim azledildi. Kösem, gelini baş haseki Hatice Turhan Sultan'nın oğlu IV. (Avcı) Mehmet'i henüz 6 yaşında olmasına rağmen cülusa hazırladı. Torununu padişah yaptı. Kendisi de "Ulu Vâlide" oldu. Kafes Kasrı'na hapsedilen İbrahim ise Ağustos 1648'de kementle boğduruldu. Osmanlıların sonraki padişahları İbrahim'in soyundan yürümüştür. Şehzadelerinden (IV.)Mehmet, (II.)Süleyman, (II.)Ahmet sırasıyla padişahlık yapmıştır. İbrahim'in hal edilmesinde vâlidesi Kösem'in rolü büyüktür. Tarihçiler, ölümünde de parmağı olduğunu iddia ederler. 

Torunu IV. Mehmet Döneminde Kösem'in Ulu Valideliği ve Katli

 IV. Mehmet tahta çıktığında 6 yaşında, annesi Hatice Turhan Sultan ise 21 yaşındaydı. Geleneklere aykırı bir biçimde davranıldı. Kösem'in Eski Saray'a geçip pasif olması gerekirken, tecrübesiz Turhan yerine saltanat nâibesi olarak Kösem  devam etti. Bu yüzden  Kösem Sultan Büyük Valide Sultan, Turhan Sultan ise Küçük Valide Sultan olarak anıldı.

 Ulu Vâlide, dönemin başında devlet işlerine müdahale eden en güçlü isimdi. Yeniçeri Ocağı'ndan Divan-ı Humayun'a kadar devletin etkin noktalarında, sinir uçlarında kendi adamları vardı. Bu dönemde saltanatını ocak ağalarına dayandırıyor; büyük bir saygı görüyordu. Sadarete de Yeniçeri Ağası Kara Murat Paşa'yı getirdi. Devlet otoritesi iktidar mücadelesi içinde olan yeteneksiz, liyakatsız kimselerin ayak oyunları ile çatırdıyordu. Bu sırada Enderun Ağaları, 10 yaşındaki padişah Mehmet'i saray bahçelerinde tazıya tavşan kovalatıp av eğlenceleri ile oyalıyorlardı. 

Kösem'in Torunu Padişah IV. (Avcı) Mehmet (Temsili)

  Küçük Vâlide ise Koca Vâlide Kösem karşısında devlet işlerine müdahil olmaya başladı. Saray ağalarını kendi yanına çekmeyi başardı. Vâlidelerin iktidar mücadelesi huzursuzluk ortamını yeniden kurdu. Kara Murat Paşa istifa etmek zorunda kaldı. Yeni sadrazam Melek Ahmet Paşa oldu. Fakat onun bütçe açığını kapatmak için aldığı kararlar İstanbul'u karıştırdı. "Meyhane akçesi" adındaki düşük ayarlı akçeleri esnafa zorla bozdurtmak istedi. Bunun üzerine esnaf isyan etti. Halk saraya yürüdü. Ağaların hal'ini istedi. Fakat Kösem buna yanaşmadı. Ahmet Paşa azledildi; yerine Siyavuş Paşa veziriazam oldu. Kösem'in ağalar arkasında durması inadı, iktidar mücadelesi içinde Turhan'ın biraz daha önüne geçmesine neden oldu. Kösem, İstanbul'un ticari muhitlerini denetim altında tutmakta, duruma göre vezir-i azam değiştirmekteydi. Köprülü Mehmet Paşa dahi Kösem Sultan'ın safında yer aldı. Fakat Turhan Sultan, iktidar mücadelesinden vazgeçmek niyetinde değildi. Bu gizli çatışma iyiden iyiye su yüzüne çıktı. 

Sarayda Büyük Komplolar ve Valide-i Şehide

  Ulu Vâlide, rakibi olan gelini Küçük Vâlide'yi tamamen saf dışı etmek istedi. Turhan Sultan'ı ve yakınındaki ağaları ortadan kaldırmayı, torunu Mehmet'i padişahlıktan azlettirmeyi, hatta öldürmeyi, diğer torunu Dilâşûp Sultan'ın oğlu Süleymanı tahta çıkarmayı planladı. Çok etkisiz olan Dilâşûp'u ve torunu Süleyman'ı daha rahat kontrol edebilirdi. Hatice Turhan, artık kontrolden çıkmış bir rakipti. 

 Plan dahilinde saray helvacıbaşısı Üveys'e iki kavanoz zehirli şerbet hazırlattı. Kendi safında olan ocak ağalarını tahrik eti. Hatice'nin yanında olan saray ağalarının üzerine sürdü. Kösem'in planına göre; ocak ağaları, gizlice dört harem ağasını ve Hatice Sultan'ı ortadan kaldıracak; IV. Mehmet'e de zehirli şerbeti içireceklerdi. Fakat Kösem, cariyelerinden Melekî Kalfayı hesap edemedi. Melekî Kalfa suikastı Hatice Turhan Sultan'a gizlice haber verdi. Bunun üzerine karşı suikast planı hazırlandı. Turhan Sultan'a yakın on dört ağanın onayı ile Ulu Validenin katline karar kılındı. 
Valide-i Şehide'nin Öldürülmesi (temsili)

  Ramazan'ın 17. günü, 2 Eylül 1651'de, her iki taraf da planlarını uygulamaya koydu. Kösem, geceleyin ocak askerlerini saraya gizlice almak için koltuk kapılarını açık bıraktırdı. Buna karşın Turhan da zülüflü baltacılar ile hasodalıları silahlandırdı. Teravih sonrası hasodalılar "Büyük vâlideyi isteriz!" nidalarıyla zülüflü baltacılar ile Harem'e yürüdüler. Valide kapısının önünde gulamları öldürüp içeri girdiler. Ocak askerleri henüz saraya yetişememişti. Ulu vâlide saklandığı yerde bulundu. Üzerine çullanıp mücevherlerini yağmaladılar. Parmaklarını kırıp kulaklarını yırttılar. Dışarıya kadar sopa ve silah darbeleri ile dövdüler. İçerideki cariyelere tecavüz ettiler. Öldü sandıkları için bıraktıkları validenin kıpırdadığını gördüklerinde bir daha saldırdılar. Nihayetinde valideyi bir perde ipiyle boğdular. Büyük saltanat, feci sonla bitti. Osmanlı Tarihi'nde görülmedik bir biçimde vâlide sultan haremde katledildi. Vâlide-i Şehide'nin naaşı Sultanahmet Camii'nde, eşi I. Ahmet'in türbesine defnedildi.

Turhan Hatice Sultan Dönemi

  Olayın ertesi günü Turhan Hadice Sultan, oğlunun nâibesi oldu. Yeniçeriler ocak ağlarına ihanet ederek Kösem yanlısı ocak ağalarını ortadan kaldırdı. Nüfuz, hakimiyet, idare Turhan Sultanındı. Önce Gürcü Mehmet Paşayı, sonra Tarhuncu Ahmet Paşa'yı sadrazamlığa getirdi. Fakat Osmanlı ülkesinde sosyo-ekonomik sorunlar bitmek bilmedi. Tarhuncu'nun sıkı bütçe çalışmaları olaylar çıkardı. En sonunda iftiralar ile idam edildi. 

 Turhan Sultan'ın nâibeliğinin ilk beş yılında Çınar Vak'âsı, Venedik mağlubiyetleri yaşandı. Askere dağıtılacak ulufe için para bulunamadı. Bu sırada çocuk padişah Mehmet, ok ile kumru vurduğundan kasideler yazıldı; saraya hediyeler yağdı. Asker, ayarı düşük akçe ile ödeme aldığı zaman sürekli homurdandı. Venedikliler, Çanakkale Boğazı'nı ablukaya almış, sürekli vezir değişikliği yaşanmış, İstanbul'a korku ve kıtlık salınmıştı. Hatice Turhan Sultan da oğluyla birlikte Üsküdar Sarayı'na göçmüştü. 


Turhan Sultan'ın Temsili Yağlıboya Portresi (L. Seculin)

  Ağır koşullar vâlide sultanı zorladı. Oğlunun  tahttan indirilme ihtimalini görünce çareyi Köprülü Mehmet Paşa'yı sadrazamlığa getirmekte buldu. Mehmet Paşa, görülmedik bir biçimde bir çok şart öne sürdü. Şartları kabul edilen paşa,78 yaşında Osmanlı Devleti'nin sadrazamı oldu. Böylece Kadınlar Saltanatı Dönemi, Hatice Turhan Sultan'ın 1656'da Köprülü Mehmet Paşa'yı sadrazamlığa getirerek devlet işlerine ilk elden müdahale etmeyi bıraktığından sona erdi. Yeni süreç ile saray kadınlarının etkinliği azaldı. Ülke, haremden değil, Bâb-ı Âli'den yönetilmeye başlandı.

 Son dönem tarihçilerinin verdiği bilgiler ışığında; Turhan Sultan'ın nâibelik döneminde gönderdiği emir vesikalarına göre, kendisinin bu dönemde çok yetkin olduğu; aldığı tedbirler ile neredeyse çökmekte olan imparatorluğu ayağa kaldırdığı iddia edilir. "Demir Leydi" tabirini kullandıkları Turhan Sultan'ın yanına, devlet idaresinde Hürrem'in ve Kösem'in bile  yaklaşamayacağını öne sürerler.

 "Paşa’ya selâmdan sonra bildirilir ki: Saadetli arslan oğluma ‘Donanmayı bu hafta Perşembe günü çıkartırız’ demişsin. Şimdi şöyle çalışasın ki sözün doğru çıksın, zira padişahların huzurunda gerçek olmayan sözler söylemek hatadır. Ziyadesiyle dikkat edip sözünüzü doğru çıkarmalısın. Perşembe günü işin bitmesi için çalışın. Nice düşmanların gözü kör olsun. Ve hem ‘Zâhiren bizim düşmânımız var, efendimize bizi yanlış anlatırlar’ diye buyurmuşsun. Gerçi düşmansız kimse olmaz. Lâkin siz doğrulukla hizmet edip din ve devleti kayırdıktan sonra, hâşâ, Hakk Teâlâ kuluna zulmetmez. Hemen siz cân u gönülden çalışın. Göreyim sizi, sözünüz padişahın huzurunda yalan çıkmasın. Donanmanın perşembe günü çıkmasına çalışın ve bizi de doğru neticeden haberdar edin. Valide Sultan” (Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi, E. 2457-32).


SONUÇ

   XVII. yüzyılda hükümdarların yetersizlikleri, saray kadınlarının etkinliğinin artmasına neden olmuştur. Sancak usulünün terk edilmesi, bunun yerine Kafes Sistemi'nin getirilmesi ile eğitimsiz ve psikolojik sorunlar yaşayan şehzadelerin padişahlığında saray kadınlarının gücünün artmaması düşünülemez. Valide sultan olan kadınların çocuk padişahlarını güdümüne almaları çok da zor olmamıştır. 

  Valide Sultanlar, hanedanın soyunun sürdürülmesinde, korunmasında birinci derecede yetkili kişilerdir. Maddi zenginlikleri, sosyal statüleri ve siyasi güçleri, hem hanedanın soyunun muhafazasında hem de kendi varlıklarının sürdürülmesinde önemli araçlardır. Valide sultanlar, güçlerini sadece padişah annesi olmaktan almazlar. Kurdukları geniş bir nüfuz alanları vardır. Kızları güçlü devlet adamlarıyla evlenir; saray dışına kadar nüfuz edebilirlerdi. Ekonomik güçleri; onları siyasi, sosyal, kültürel açıdan nüfuzlu biri yapmıştır.


  Hediyelerin, rüşvetlerin arttığı, liyakatın değersizleştiği, adam kayırmanın sıradanlaştığı, iktidar mücadelelerinin yıprattığı bir dönemde saray kadınlarına yakın isimlerin yönetici olması doğal sonuçtur. Bu torpilli yöneticilerin sosyo-ekonomik sorunlara çözüm üretseler de bu çözümleri uygulamaya geçirmeleri mümkün değildir. Yeteneksizliğin ve liyakatsizliğin oluşturacağı otorite, ancak baskı ve zorbalık yolu ile mümkün olabilmiştir. Baskı ve zorbalık yöntemi uygulayanlar, aynı yöntemle indirilmişlerdir.

 Harem kadınlarının iktidar mücadelesinin; devletin duraklamaya girmesinde, ülkenin dört bir tarafında isyanlar çıkmasında temel nedenlerden biri olarak durması, asla asılsız değildir. 

   Saray kadınlarının yaptığı bu mücadele; bir çeşit hayatta kalma, şehzadelerinin canını koruma mücadelesidir. Bu mücadele merkezi otoritenin zayıflamasına ve koca imparatorluğun aşağıya inmesine neden olmuştur. Kardeş katlinden vazgeçilmiş olmasına karşın "katli vacip" düşüncesinin uygulamasına devam edilmesi, iktidar mücadelesinin büyüklüğü açısından önem arz eder. 

  Köprülüler Devri'nin başlaması ise otoriteyi, saray kadınlarından Bâb-ı Âli'ye (Sadrazamlara) bırakmıştır. Padişaha nüfuz edebilen birincil güç odağı harem, siyasal iktidar mücadelelerinin dışına itilmiştir.
 
Derleyen: Ali ÇİMEN


Ayrıca BAKINIZ:


Osmanlı'da Vâlide Sultan ↴

http://www.sessiztarih.net/2021/01/osmanlida-valide-sultan-ne-demektir.html

Osmanlı'da Vâlide Sultanların isimleri↴

http://www.sessiztarih.net/2021/01/osmanli-valide-sultanlarinin-isimleri.html

Kösem Sultan Kimdir?↴

http://www.sessiztarih.net/2016/02/kosem-sultan-kimdir-ozet.html

Haseki Sultan Ne Demektir?↴

http://www.sessiztarih.net/2021/01/osmanlida-haseki-sultan-ne-demektir.html

Kadınefendi Ne Demektir?↴

http://www.sessiztarih.net/2021/01/osmanlida-kadinefendi-ne-demektir.html

Annesinin Adı Bilinmeyen Osmanlı Padişahı Kimdir?


KAYNAKÇA:


Kitaplar:

Ahmet Refik ALTINAY, Kadınlar Saltanatı, Tarih Vakfı yay., İstanbul, 2000.

→Necdet SAKAOĞLU, Bu Mülkün Sultanları, Oğlak yay., İstanbul, 1999.

→ M. Rıza NARİNLİ, Kanuni Sultan Süleyman, Nev Yayınları,s.77-82.

→TDV İslâm Ansiklopedisi, "Valide Sultan", Cilt:42, İstanbul 2012, s. 494.499.

→TDV İslâm Ansiklopedisi, "Mihrimah Sultan", Cilt:30, İstanbul 2005, s. 39-40.

→TDV İslâm Ansiklopedisi, "Nurbânû Sultan", Cilt:33, İstanbul 2007, s. 250-251.

→TDV İslâm Ansiklopedisi, "Safiye Sultan", Cilt:35, İstanbul 2008, s. 472-473.

→TDV İslâm Ansiklopedisi, "Kösem Sultan", Cilt:26, Ankara 2002, s. 273-275.

→TDV İslâm Ansiklopedisi, "Turhan Sultan", Cilt:41, İstanbul 2012, s. 423-425.


Makaleler:


→Abdurrahman ATÇIL, "Osmanlı Haremi'ne Dört Farklı Bakış", Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi, S. 15, 2003, s. 247-258.

→Ahmet, ÖZCAN, "Türkiye'de Popüler Tarihçilik (1908-1960)", Türk Tarihi eğitim Dergisi, Cilt:3, Sayı 2, Ankara, 2014, s.201-216.

→Seyfettin Aslan, "Osmanlı Devleti'nde Siyasal İktidar Unsuru Olarak Harem", Dicle Üni. İktisadi ve İdari Bilimler Fak. Dergisi, Cilt 1, Sayı:1, 2011, s.1-13.

→Murat BARDAKÇI, "Ne Hürrem Sultan Ne Kösem Sultan Gerçek Demir Leydi Turhan Sultan", Habertürk Gazetesi, 27 Aralık 2015.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hicrî Takvim Miladi Takvime Nasıl Çevrilir?

Örnek: Hicrî 1431 yılını Miladi Takvime Çevirme Aşamaları: I. Aşama : 1441 Hicrî yıl 33 sayısına bölünür. Çünkü 1 Hicri yıl yaklaşık 354 gündür. Hicrî takvim kamerî, yani aya dayalı düzenlenir. Güneşe dayalı düzenlenen Miladi Takvimde ise 1 miladi yıl yaklaşık 365 gündür. İki takvim arasında bir yıllık sürede 11 günlük fark görülür. Bu fark toplamda her 33 yılda 1 yıl olmuş olur. 1431/ 33 = 43,36...→ yaklaşık 43. Böylece 33 yılda 1 yıllık farktan 1431 yılda kaç yıl fark olduğu ortaya çıkar. II. Aşama :  Yukarıda çıkan sonuç, Hicri yıldan çıkarılır. 1431-43= 1388 Böylece Hicri Takvimin Miladi takvim ile arasındaki fark düzeltilmiş oldu. III. Aşama : Yukarıda çıkan sonuç yıl farkı alınmış hicri tarihtir. Son olarak bu sonuca iki takvim arasında 622 yıl farkı eklenir. Hicrî Takvim başlangıcı, İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye Hicreti olayıdır. Bu olay Miladi 622'de olmuştur. 622 rakamı   iki takvim arasındaki yıl farkı

Tevaif-i Mülük Devletler Ne Demektir?

   Abbasi Devleti'nin (750-1258) merkezi otoritesinin zayıflaması ve Abbasiler'e bağlı yöneticilerin (Emir'ül Umeralar) kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile ortaya çıkan feodal devletlere Tevaif-i Mülük Devletler denir. Tevaif'ül Mülük Devletler, Abbasiler'in çözülmesine ve parçalanmasına zemin hazırlamıştır.  Ayrıca BKZ. → Emir'ül Umera Nedir? ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/08/emirul-umera-nedir.html Tevaif-i Mülük Devletler    şunlardır: * Mısır 'da; - Tolunoğulları (Mısır'da kurulan ilk Türk- İslam Devleti) - İhşitler (Akşitler) (Mısır'da kurulan 2. Türk-İslam Devleti) Ayrıca BKZ. → Hicaz'a egemen olan ilk Türk devleti ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/05/hicaza-egemen-olan-ilk-turk-devleti.html - Fatimiler (Şii Arap Devleti) * İran 'da; - Tahiriler - Saffariler - Büveyhoğulları * Horasan 'da; - Samanoğulları * Kuzey Afrika 'da; - Ağlebiler - İd

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay