Ana içeriğe atla

Kösem Sultan Kimdir? (Özet)

Haseki Mahpeyker Kösem Valide Sultan Aliyyetü'ş- Şan Hazretleri; Osmanlı Padişahı Sultan I. Ahmet Han'ın zevcesi (eşi), Sultan IV. Murat ile Sultan İbrahim'in validesi (annesi), Sultan IV. (Avcı) Mehmet'in de babannesi olup Osmanlı Tarihi'ndeki  en güçlü ''Valide Sultan'' olarak kabul edilir.

Rum ya da Boşnak kökenli olduğu tartışmalı olan Kösem Sultan'ın 1590 (Hicri 1000) tarihinde Yunanistan'da bir Rum papazın kızı olarak doğduğu iddia edilir. Anastasya (Anastasia) ya da Nasya adlarıyla anılan Kösem Sultan 1651 (Hicri 1061) tarihinde torunu IV. Mehmet'i ortadan kaldırmak isterken Mehmet Sultan'ın annesi Turhan Sultan'ın suikastı önlemesiyle birlikte Lala Süleyman Aga ve Turhan Sultan taraftarı isyancı askerler tarafından boğularak hal edildi. Bundan sonra da Valide-i Şehide olarak anıldı. Kösem Sultan için Valide-i Kebire, Valide-i Atika, Valide-i Muazzama, Sahibet-ül Makam, Ulu Valide unvanları da kullanıldı. 



Sultan Ahmed Han’la evlenen Mâhpeyker Kösem Sultan’ın; şehzâde Murâd, şehzâde Kâsım, şehzâde İbrâhim adlı oğulları ile Ayşe, Fatma, Atîke ve Hanzâde sultan isimli kızları oldu. Sultan Ahmed Han’ın genç yaşta vefât etmesi ile yirmi yedi yaşında dul kaldı. Haremin ve devletin başı sayıldı. Sultan dördüncü Murâd’ın tahta geçmesi ile Vâlide Sultan oldu. Zekâsı, kabiliyeti, devlet işlerindeki ince anlayışı ile her iki oğluna yardım etti.

Haseki Kösem Sultan'ın eşi I. Ahmet


Oğulları ve torunu döneminde yaklaşık otuz yıla yakın bir dönemde devletin yönetimi fiili olarak elinde bulunduran, Avrupalıların deyimiyle ''Ana Kraliçe'' bütün rakiplerini bertaraf etmeyi bilmiştir. İlk olarak büyük kayınvalidesi Safiye Sultan'ı saraydan uzaklaştırarak ileride onun gibi Büyük Valide Sultan olmuştur.

Genç Osman'ın acı bir biçimde şehit edilmesi, oğlu IV. Murat'ın tahta geçmesiyle Kösem Sultan'ın Valide-i Saltanatlık devri başlıyordu. 11 yaşındaki IV. Murat, büyüyesiye kadar annesi Kösem devletin fiili yönetiminde bir numaralı isim olacaktı. Saltanat Naibesi sıfatı ile Kösem Sultan'ın devleti yönetmesi bir ilk olacaktı.

Kösem Sultan'ın oğlu IV. Murat


Aklı ve zekâsı, güzelliği, hayrat ve hasenatı ile meşhur; sâliha, afîfe (temiz) bir hanım sultân idi. Katı yüreklilik ve entrika ile itham edilen Mahpeyker Kösem Sultan, bıraktığı eserlerle dindar, cömert ve ziyadesiyle hayırsever bir Valide Sultan idi. 10 yıllık saltanatında yaptıkları devlet katında ve halk arasında büyük takdirle karşılanacaktı:

''Çok şefkatli olan Mâhpeyker Sultan, çevresindeki fakirlere bir daha kimseye muhtaç kalmayacak şekilde yardım etmişti. Her sene Receb-i şerif ayında kıyafet değiştirip araba ile hapishanelere gider, borç yüzünden hapse düşenleri, borçlarını ödemek suretiyle hapisten kurtarırdı. Katiller hâriç bütün mahkûmlara yardım elini uzatırdı. Hizmetindeki câriyeleri terbiye ettikten sonra serbest bırakıp, her birine kabiliyetine göre çeyizler ve bir mikdâr mücevher ile bir kaç kese de altın verir ve uygun gördüğü kimselerle nikâhlandırırdı. Yetim ve kimsesiz kızları araştırır çeyizlerini düzerek evlendirirdi. 

Mâhpeyker Sultan’ın yaptırdığı hayır eserlerinin başında Üsküdar’daki Çinili Câmi gelmektedir. Kubbe kasnağına kadar on yedinci yüzyılın en nefis çinileriyle süslü olan câminin yanında ayrıca mektep; çeşme, dârülhadîs, çifte hamam ve sebil inşâ ettirildi.. Boğaziçi’nde Anadolu Kavağı, Sultan Selîm civarında (Çarşamba’da) Vâlide medresesi mescidi ile büyük sanayi ve ticâret yeri olan Çakmakçılar yokuşunda büyük Vâlide hanı ile içindeki mescidi yaptırdı. Rumeli’de vakıfları ve hayratı vardır. Yeni Câmi’nin temeli de Mâh-Peyker Sultan tarafından atıldı. 1640 (H. 1050) târihinde hazırladığı vakfiyesiyle, her sene Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevveredeki fakirlere, sürre alayı ile gönderilmek üzere, vakıflarda bulunmuştu. ''

Valide-i Muazzama Kösem Sultan


İçki ve tütün yasağıyla bilinen oğlu IV. Murat'ın ölümü sonrası diğer oğlu İbrahim'in tahta geçmesiyle devlet yönetiminde gücü otoritesi yeniden artan Kösem sultan; oğlu İbrahim'in psikolojik bozukluklarıyla başbaşa kalacak, öldürülme korkusuyla yaşayan oğlunun hali onu zor durumda bırakacaktı.Hareminde kadınlara da yaklaşmamasından ötürü Osmanlı soyu tehlikeye girecekti. Nihayetinde Rus köylü kızı Nadya nam-ı diğer Turhan Sultan, Kösem Sultan'a hediye edilecek, haremde yetiştirilecek, Turhan Hatice Sultan olacak; Sultan İbrahim'e sunulan ilk cariye olacak; IV. Mehmet'i dünyayı getirecek ve Osmanlı soyunun ortadan kalkma tehlikesi sona erecekti. Fakat şehzade annesi olması ile ''Haseki Sultan'' olan Turhan Sultan kayın validesinin ipini ileride kendisi çekecekti.

Kösem Sultan'ın oğlu İbrahim Sultan


Sultan İbrahim'in annesi Kösem'i bir müddet sonra devlet işlerine karıştırmaması ve gözden düşürmesi, Kösem'in oğlunu tahtan indirmesiyle sonuçlanacak ve henüz altı yaşındaki torunu IV. Mehmet'i tahta çıkaracaktı. Osmanlı Tarihi'nde en küçük yaşta tahta çıkarılan padişahtı, IV. Mehmet...Kendisinin altı yaşında, annesi Turhan Sultan'ın henüz 21 yaşında olmaları Kösem Sultan'ı yeniden sarayda söz sahibi yapmıştı. Artık o Valide-i Muazzama idi. Haremde, Yeniçeri Ocağında herkes Kösem Sultan'a büyük bir saygı duymaktaydı. Devletin bütün sinir uçlarında Kösem Sultan'ın tabir-i caiz ise kendi adamları vardı. Divan-ı Humayun üyeleri de buna dahildi.


Hatice Turhan Sultan


Turhan Sultan'ın ve IV. Mehmet'in ilerleyen yıllarda tecrübelerinin artmasıyla Kösem'i gözden düşürmeye çalışacak olmaları; Kösem'i torununu tahtan indirmeye yöneltti. Kösem sonun başlangıcındaydı. Turhan Sultan taraftarı Siyavuş Paşa'da vezir-i azam olunca, hepten Sultan Mehmet'i ortadan kaldırmayı düşünen Kösem; İbrahim'in ölümünden sorumlu tutuluyor ve evlat katili olarak görülüyordu.Torun katili damgasını yemek istemeyen Kösem, torununu gizlice zehirlemeye çalıştıysa da başarılı olamadı. Bundan sonra kendisini destekleyen yeniçerilerin saraya basmasını planlayan Kösem Sultan; Turhan Sultan ve Süleyman Ağa'nın gayretleri ile bunda da başarılı olamayınca Süleyman Ağa'nın çevresindeki askerlerin elinde odasında boğularak hal'edildi. Böylece bir devir kapandı.

Osmanlı Tarihi'nde ilk kez haremde bir valide katledildi. Valide-i Şehide'nin naaşı Sultanahmet Cami'ndeki kocası I. Ahmet'in türbesine defnedildi. Bir devir sona erdi.

Derleyen: Ali ÇİMEN




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl