Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Süleyman Şah Türbesi ve Osman Beyin Dedesi Tartışması

 Caber Kalesi ve çevresindeki Süleyman Şah Türbesi; Kuzey Suriye'de, Fırat Nehri'nin sol sahilinde, Sıffin'in karşısında bulunan bölgede; yüzlerce yılı aşkın bir süredir Selçuklulardan Osmanlılara, sonunda Türkiye Cumhuriyeti'ne miras olan, Türkiye'nin sınırları dışındaki tek Türk toprağıdır.  Osmanlı padişahı I. Selim (Yavuz Sultan Selim) döneminde Osmanlı toprağı olan kale ve civarı, I. Dünya Savaşı sonrası Suriye'nin, Fransa mandasına girmesi üzerine Türklerin elinden çıkmış; Türkiye Bağımsızlık Savaşı döneminde, Fransa ile Güney Cephesi'ndeki savaşı fiilen sona erdiren 1921 Ankara İ'tilâfnâmesi (Anlaşması) ile Türk eksklavı kabul edilmiştir. Bu durum Lozan barış Anlaşması'nda da teyit edilmiştir. Böylece Türk egemenliği kısa aradan sonra tekrar sürmüştür. Caber Kalesi ve Kale Eteklerindeki Türk Mezarı Türk Mezarı ve Osman Bey'in dedesi Tartışması  Kalenin Türk Tarihi açısından önemi, eteklerindeki "Türk Mezarı" adı verilen türbeden

Eksklav-Anklav Siyasi Toprak Ne Demektir?

  Siyasi bir toprak parçası, siyasi açıdan bağlı bulunduğu ülkeye coğrafi açıdan bağlı değil de, başka bir ülkenin topraklarının içinde ise o toprak Eksklav  Toprak adıyla tanımlanır. Bununla birlikte, bir ülkenin kendi coğrafi toprakları içinde başka bir ülkeye ait yabancı topraklar varsa bu da Anklav toprak diye tanımlanır. Uluslararası ilişkiler literatürü; eksklav ve anklavı, " çevreleyen ülkenin etine saplanmış kıymık " ya da " ayakkabıdaki taş " diye tanımlar.   Örneğin; Suriye sınırları içinde bulunan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu, Türkiye'nin eksklav toprağıdır . Türkiye sınırlarının içindeki toprak parçası değildir. Sınırlarının dışında, başka bir ülkenin içinde Türkiye'ye ait olandır. Türk askeri bu toprakta nöbet tutmakta ve Türk bayrağı dalgalanmaktadır. Bu bağlamda bu bölge Caber Kalesi civarındayken, Suriye'nin Anklavıdır. Kendi sınırları içinde başka bir ülkeye ait toprak vardır. Mezar, Suriye içinde 2015'te başka bir yere t

Süleyman Şah Türbesi Hangi Anlaşma ile Türk Toprağı Oldu?

  20 Ekim 1921'de, TBMM ve Fransa hükümetleri arasında yapılan 1921 Ankara Anlaşması ile Suriye topraklarında bulunan Süleyman Şah Türbesi Türkiye'nin toprağı olmuştur.  Anlaşmanın 9. maddesi Caber Kalesi ve Süleyman Şah Türbesini kapsamaktadır: " Madde 9 -  "Sülale-i Osmaniye'nin müessisi Sultan Osman'ın büyük pederi Süleyman Şah'ın Caber Kalesinde kâin ve Türk mezarı namile maruf merkadi müştemilatı ile beraber Türkiye'nin malı olarak kalacak ve Türkiye orada muhafızlar ikame ve Türk bayrağı keşide edebilecektir." "Osmanlı sülalesinin kurucusu Sultan Osman’ın dedesi Süleyman Şah’ın Caber kalesinde bulunan ve Türk mezarı ismiyle belirli türbesi müştemilatı (eklentileri) ile Türkiye’nin malı olacak ve Türkiye oraya muhafızlar koyacak ve Türk bayrağı çekecektir." Ankara Anlaşması için BKZ. 1921 Ankara Anlaşması Nedir?↴ http://www.sessiztarih.net/2020/06/1921-ankara-anlasmasi-nedir.html

Kurtuluş Savaşı'nda İrşad Heyetleri Nedir? (Kısaca Bilgi)

   TBMM'ye karşı din yolu ile kara propaganlar yaparak, TBMM'yi dinden uzak bir yapı gibi gösterip halkın isyan etmesini isteyenlere karşı, atılan iftiralara dini değerler aracılığıyla yanıt vermek, halkı bilinçlendirmek ve halkın TBMM'ye olan güvenini artırmak gibi amaçlarla oluşturulan, içinde TBMM vekilleri, din görevlileri ve imamların bulunduğu öğüt heyetlerine İrşad Heyetleri denir. İstiklâl Marşı şairi M. Akif Bey, İrşad Heyeti görevlisi olarak Balıkesir, Konya ve Kastamonu'da vaazlar verdi.  Kurtuluş Savaşı döneminde, İtilaf Devletleri'nin istekleri, padişah ve Osmanlı Hükümeti'nin direktifleri doğrultusunda TBMM'ye dinsiz, vatan haini, Bolşevik gibi suçlamalar yapıldı. Kara propaganda bildirileri, düşman uçakları vasıtası ile Anadolu'ya atıldı. Bu süreçte TBMM'ye karşı isyanlar oldu. Bu olan biteni önlemek amacıyla İrşad Heyetleri oluşturuldu. İstiklâl Marşı şairi ve TBMM Burdur milletvekili Mehmet Akif  (Ersoy) Bey de İrşad Heyetleri'nd

Dumbarton Oaks Konferansı (Kısaca Bilgi)

  II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası düzeni ve güvenliği tesis etmek;  Milletler Cemiyeti yerine dünya barışını sağlamak amaçlı Birleşmiş Milletler adında yeni bir yapı oluşturmak gibi amaçlar ile çeşitli fikirlerin ortaya konulduğu ve projelerin üretildiği konferansa Dumbarton Oaks Konferansı denir. ABD,SSCB, İngiltere ve Çin arasında iki farklı dönemde gerçekleştirilmiştir.  21 Ağustos 1944 Pazartesi günü, ABD'nin başkenti Washington'daki Dumbarton Oaks Malikânesinde  çalışmalarına başlayan konferans, 7 Ekim günü sona erdi. Görüşmeler; 21 Ağustos- 28 Eylül tarihleri arasında ABD, SSCB ve İngiltere; 29 Eylül 7 Ekim tarihleri arasında ise ABD, Çin, İngiltere arasında gerçekleşti. Dumbartok Oaks Malikhanesi   Birleşmiş Milletler projesi, Dumbarton Oaks Konferansı ile ortaya atılmış, 26 Nisan 1945'te toplanan San Fransisco Anlaşması ile 26 Haziran 1945'te resmen imzalanmıştır .  Ayrıca BKZ. BM Nerede-Ne Zaman- Hangi Anlaşma İle Kuruldu↴ http://www.sessiztarih.net/20

II. Dünya Savaşı'nın Ekonomik Sonuçları

  ⇒ II. Dünya Savaşı'nın tüm dünyaya toplam maliyetinin en az 1.5 trilyon dolar olduğu tahmin edilmektedir. ⇒ Savaşta demiryolları, köprüler, limanlar, su kanalları, yollar büyük zarar gördü. Avrupa şehirleri harabeye döndü. Yaklaşık 50 milyon insan yaşamını yitirdi. 30 milyon insan mülteci durumuna düştü. Fabrikalar yıkıldı. Tarım alanları silah atıkları ile doldu. Böylece maddi zarar daha da büyüdü. ⇒ 1939-1945 yılı arasındaki savaş sürecinde dünyada tarım, sanayi üretimleri büyük düşüş ve daralma yaşadı. İhracat geriledi. Patates, buğday gibi tarımsal ürünlerin üretim miktarları düştü.   ⇒ Ülkelerin milli gelirleri üçte bir oranında azaldı. Avrupa'da gayrisafi milli hasıla % 25 oranında azaldı. ⇒ Ülkelerin ticaretleri büyük düşüş ve daralma yaşadı. Ticaret açıkları büyüdü. Öyle ki Fransa'nın 1945 yılında dış ticaret hacmi yok denecek seviyedeydi. ⇒ Birçok ülkede ekmek karneyle dağıtıldı. ⇒ Avrupa ülkelerinin dünya üretimindeki payı, Sanayi Devrimi sonrasından beri ilk ke

Osmanlı'da Kadınlar Saltanatı Dönemi Nedir? (kısaca bilgi)

   XVI. yüzyılın ikinci yarısından XVII. yüzyılın ikinci yarısına kadarki Osmanlı Tarihi döneminde, padişah eşlerinin, annelerinin, kızlarının haremde giriştiği iktidar mücadelesi eşliğinde, devlet bürokrasisini doğrudan ya da dolaylı olarak yönettiği döneme " Kadınlar Saltanatı Dönemi " denir. Hürrem Sultan ile başladığı belirtilen dönem, Turhan Sultan'ın sadrazamlığa Köprülü Mehmet Paşa'yı getirmesi ile sona ermiştir.  Bu dönemde Hürrem Sultan gibi hasekiler (padişah eşi) ile Safiye Sultan, Mahpeyker Kösem Sultan, Turhan Sultan gibi vâlide sultanlar devlet idaresine müdahalede bulunmuşlardır. Şehzadelerin canlarının korunması için girişilen mücadele; saray kadınlarının devlet idaresinde padişahların ve vezirlerin değiştirilmesine, elçilikler vasıtası ile diğer devletlerle ilişkiler kurulmasına kadar giden kozmopolit bir süreç oluşturmuştur.   Sosyal, siyasal, ekonomik problemler, bu dönemde köklü reformlar yapılamadığından çözüme ulaşamamış, isyanlar ve kargaşa önle

Osmanlı'da Kadınlar Saltanatı Dönemi (Özet)

  Osmanlı Tarihi'nde, XVI. yüzyılın ikinci yarısından XVII. yüzyılın ikinci yarısına kadarki dönemde; padişah eşlerinin ve annelerinin devlet yönetimine, siyasete, idareci atamalarına ve padişah değişikliklerine doğrudan ya da dolaylı müdahalede bulunduğu sürece " Kadınlar Saltanatı Dönemi " denir. Bu dönemde padişahın ailesinden saray kadınları; yabancı ülkeler ile diplomatik ilişkiler kurmuş, başta sadrazamlar olmak üzere bürokratik atamalarda etkin olmuş, hatta padişah değişikliklerinde önemli roller üstlenmişlerdir.   Kanuni Sultan Süleyman'ın gözdesi ve nikahlı eşi Hürrem Sultan, III. Murat'ın vâlidesi (annesi) Nurbânû Sultan, III. Mehmet'in annesi Safiye Sultan, IV. Murat ve Sultan İbrahim'in annesi Kösem Sultan, IV. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan, dönemin en etkili ve önemli isimleridir.   Dönem; haseki Hürrem'in diplomatik yapıya dolaylı müdahalesi ile başlamıştı. Şehzadelerin sancaklarına gönderilmesinden, Damat Pargalı İbrahim'

Osmanlı'da Kadınlar Saltanatı Dönemi

  Osmanlı Tarihi'nde, nüfuzlu padişah eşlerinin (haseki sultanlar), annelerinin (valide sultanlar) hatta kızlarının devlet diplomasisine etki ettiği, ülke yönetimine doğrudan müdahalede bulunduğu, XVI. yüzyılın ortalarından başlayıp XVII. yüzyılın ortalarına kadar süren döneme " Kadınlar Saltanatı Dönemi " denir. Bu kavramı tarih literatürüne kazandıran isim, popüler tarihçiliğin Türkiye'de öncüsü kabul edilen Ahmet Refik Altınay 'dır. ÖZET ANLATIM İÇİN BKZ.↴ http://www.sessiztarih.net/2021/02/osmanlida-kadinlar-saltanati-donemi-ozet.html  Sürecin Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan'la başladığı, III. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan ve III. Mehmet'in annesi Safiye Sultan ile devam ettiği, Kösem Sultan ile zirveye çıktığı, Hatice Turhan Sultan ile sona erdiği kabul edilir. Kanuni'nin kızı Mihrimah Sultan da sürecin içindeki bir diğer önemli kişiliktir. Bu dönemin öncesinde harem kadınlarının nüfuzlarını (güçlerini) siyasi açıdan kullandı