Ana içeriğe atla

Osmanlı'da Kadınlar Saltanatı Dönemi (Özet)

 Osmanlı Tarihi'nde, XVI. yüzyılın ikinci yarısından XVII. yüzyılın ikinci yarısına kadarki dönemde; padişah eşlerinin ve annelerinin devlet yönetimine, siyasete, idareci atamalarına ve padişah değişikliklerine doğrudan ya da dolaylı müdahalede bulunduğu sürece "Kadınlar Saltanatı Dönemi" denir. Bu dönemde padişahın ailesinden saray kadınları; yabancı ülkeler ile diplomatik ilişkiler kurmuş, başta sadrazamlar olmak üzere bürokratik atamalarda etkin olmuş, hatta padişah değişikliklerinde önemli roller üstlenmişlerdir.

  Kanuni Sultan Süleyman'ın gözdesi ve nikahlı eşi Hürrem Sultan, III. Murat'ın vâlidesi (annesi) Nurbânû Sultan, III. Mehmet'in annesi Safiye Sultan, IV. Murat ve Sultan İbrahim'in annesi Kösem Sultan, IV. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan, dönemin en etkili ve önemli isimleridir. 

 Dönem; haseki Hürrem'in diplomatik yapıya dolaylı müdahalesi ile başlamıştı. Şehzadelerin sancaklarına gönderilmesinden, Damat Pargalı İbrahim'in hal'edilmesine, damadı Rüstem Paşa'nın vezirirazam yapılmasına kadar birçok işte onun parmağı olduğu iddia edilir. Hatta şehzade Mustafa ile babası Kanuni'nin arasının açılmasının da perde arkasında Hürrem'in olduğu diğer bir iddiadır. Şehzade Mustafa'nın boğdurulması ile Osmanlı'nın kaderinin değiştiği ifade edilir. Hürrem'in ölümü sonrası kızı Mihrimah Sultan'nın, eşi Damat Rüstem Paşa ile birlikte hareket ederek Kanuni üzerinde etki etmesi de bu dönemin diğer bir özelliğidir. Mihrimah Sultan, kardeşi II. Selim ve yeğeni III. Murat dönemlerinde hem haremde hem de devlette en yetkin kadın şahsiyetti. 



 Kadınlar Saltanatı Dönemi'nde Nurbânû Sultan ile birlikte vâlide sultanların devri başlamıştı. Venedik-Osmanlı siyasi ilişkilerinin iyiye dönük biçimde geliştirilmesinde Nurbânû Sultanın büyük etkisi olduğu belirtilir. III. Mehmet'in annesi Safiye Sultan'ın vâlide sultanlığı döneminde ise anne sultanların etkinliği daha da artmıştır. Devlette liyakatsizliğin ve rüşvetin sıradanlaşması bu döneme rastlar. Oğlu III. Mehmet'in başdanışmanı Safiye Sultan, nüfuzu (gücü) sayesinde devlet atamalarında en önemli isimdi. Vâlidenin devlet işlerine yoğun müdahalesi; bürokratlar arasındaki çekişmelere ve askerin isyanına neden olmuştu. Safiye Sultan, padişah oğlu sayesinde paçayı yırtabilmişti. 

 Safiye Sultan'ın etkisizleşmesi sonrası Handan Sultan ve Mahfiruz Sultanların siyasete etkisinin az olduğu bir ara dönem yaşandı.  IV. Murat'ın padişah olması ile birlikte ara dönem sona erdi. Böylece Kadınlar Saltanatı Dönemi'nin en parlak süreci Mahpeyker Kösem Sultan ile başladı. 

  Kösem, hem oğulları Murat ve İbrahim dönemlerinde hem de torunu Mehmet dönemlerinde; saltanat naibesi olarak devleti idare etmişti. Yeniçeri ağalarından tutun da Osmanlı bürokrasisinin en uç noktalarına kadar her yerde kendi atadığı isimler vardı. Kendisine büyük bir saygı ve hayranlık duyulurdu. Oğlu IV. Murat'ın saltanatında haremin en yetkin ismi olan Kösem, diğer oğlu İbrahim döneminde de vâlide sultan etkinliğini sürdürdü. Oğlunun akli dengesinin bozulması ile onu tahttan indirtip torununu tahta çıkarmıştı. 

 Annesi Turhan Sultan'ın genç ve tecrübesiz olması ile torunu IV. Mehmet döneminde de "Ulu Vâlide Sultan " olarak saltanat naibiydi. 6 yaşında tahta geçirilen IV. Mehmet döneminde idare onun ellerindeydi. Fakat Turhan Sultan ile yaşadığı çatışma acı bir son ile bitti. Turhan Sultan'a ve torununa suikast girişiminde bulunacağı anlaşılan Ulu Vâlide Kösem Sultan, Turhan Sultan taraftarlarınca haremde katledildi. Kösem Sultan "vâlide-i şehide" olarak anıldı. 

 Vâlide Turhan Sultan da en az Kösem kadar nüfuzlu bir kadın haline geldi. Fakat döneminde yaşanan siyasi olaylar, ekonomik sıkıntılar, isyanlar kendisini zor durumda bıraktı. Oğlunun padişahlıktan gideceğini sezinleyen Turhan Sultan, şartlarını kabul ettiği  Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam olmasıyla siyasi işlerden geri çekildi. Böylece Kadınlar Saltanatı Dönemi sona erdi.


 Vâlide Sultanların en önemli birincil görevleri, haremin düzeni idi. Hanedan soyunun sürdürülmesi temel varlık nedenlerinden biriydi. Fakat saray kadınları, şehzade oğullarını hayatta tutabilmek için bir iktidar mücadelesine girişmişti. Bu iktidar mücadelesinde devlet idaresine de etki etmeleri kaçınılmazdı. Bu etki ile birlikte liyakatsiz yöneticiler, rüşvet ve iltimas derken Osmanlı idari yapısı sosyo-ekonomik, siyasi problemler ile baş edememişti. İsyanlar çıkmış, padişahlar, valideler katledilmiş, merkezi otorite bozulmuştu. Üç kıtaya yayılmış büyük bir imparatorluk haline gelmiş Osmanlı'nın Duraklama Dönemi yaşamasındaki onlarca nedenden biri, padişah ailesindeki kadınların iktidar kavgaları olarak gösterilebilir.

 Dönemin sona ermesi kadınların Osmanlı siyasetinde etki alanlarının pasifleşmesi demektir. Bundan sonra padişahların başdanışmanı ve Osmanlı idaresinin nüfuzu sadrazamların elinde olacaktır.

Derleyen: Ali ÇİMEN

Ayrıntılı Anlatım ve Kaynakça İçin BKZ. Osmanlı'da Kadınlar Saltanatı Dönemi↴



  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hicrî Takvim Miladi Takvime Nasıl Çevrilir?

Örnek: Hicrî 1431 yılını Miladi Takvime Çevirme Aşamaları: I. Aşama : 1441 Hicrî yıl 33 sayısına bölünür. Çünkü 1 Hicri yıl yaklaşık 354 gündür. Hicrî takvim kamerî, yani aya dayalı düzenlenir. Güneşe dayalı düzenlenen Miladi Takvimde ise 1 miladi yıl yaklaşık 365 gündür. İki takvim arasında bir yıllık sürede 11 günlük fark görülür. Bu fark toplamda her 33 yılda 1 yıl olmuş olur. 1431/ 33 = 43,36...→ yaklaşık 43. Böylece 33 yılda 1 yıllık farktan 1431 yılda kaç yıl fark olduğu ortaya çıkar. II. Aşama :  Yukarıda çıkan sonuç, Hicri yıldan çıkarılır. 1431-43= 1388 Böylece Hicri Takvimin Miladi takvim ile arasındaki fark düzeltilmiş oldu. III. Aşama : Yukarıda çıkan sonuç yıl farkı alınmış hicri tarihtir. Son olarak bu sonuca iki takvim arasında 622 yıl farkı eklenir. Hicrî Takvim başlangıcı, İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye Hicreti olayıdır. Bu olay Miladi 622'de olmuştur. 622 rakamı   iki takvim arasındaki yıl farkı

Tevaif-i Mülük Devletler Ne Demektir?

   Abbasi Devleti'nin (750-1258) merkezi otoritesinin zayıflaması ve Abbasiler'e bağlı yöneticilerin (Emir'ül Umeralar) kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile ortaya çıkan feodal devletlere Tevaif-i Mülük Devletler denir. Tevaif'ül Mülük Devletler, Abbasiler'in çözülmesine ve parçalanmasına zemin hazırlamıştır.  Ayrıca BKZ. → Emir'ül Umera Nedir? ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/08/emirul-umera-nedir.html Tevaif-i Mülük Devletler    şunlardır: * Mısır 'da; - Tolunoğulları (Mısır'da kurulan ilk Türk- İslam Devleti) - İhşitler (Akşitler) (Mısır'da kurulan 2. Türk-İslam Devleti) Ayrıca BKZ. → Hicaz'a egemen olan ilk Türk devleti ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/05/hicaza-egemen-olan-ilk-turk-devleti.html - Fatimiler (Şii Arap Devleti) * İran 'da; - Tahiriler - Saffariler - Büveyhoğulları * Horasan 'da; - Samanoğulları * Kuzey Afrika 'da; - Ağlebiler - İd

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay