Ana içeriğe atla

Mareşal Fevzi Çakmak Kimdir? Kısaca

  Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en uzun süre (3 Ağustos 1921- 2 Ocak 1944) görev yapan Genelkurmay başkanıdır. Yine T.C.'nin ilk Genelkurmay Başkanıdır. Atatürk ile birlikte T.C.'nin iki mareşalinden biridir. TBMM'nin ilk Milli Savunma Bakanıdır. Atatürk ile tanışıklığı 1909 Cumalı Manevralarına dayanır. 

  Odu ve siyasetin birbirinden ayrılmasına taraftardır. 3 Mart 1924'te Genelkurmay Başkanlığının Bakanlar Kurulu dışına çıkarılmasını ve ordunun siyasetten ayrı tutulmasını desteklemiştir. Tercihini ordudan yana kullanarak siyasi görevlerinden istifa etmiştir.



  1876'da İstanbul'da doğan Fevzi Çakmak, 1895'te Harbiye'yi bitirdi. 1898'de Kurmay Okulu'ndan kurmay yüzbaşı olarak çıktı. Yaklaşık 14 yıl Balkanlarda görev yaptı. Osmanlı Harbiye Nazırlığı ve I. Ordu müfettişliği gibi görevlerde bulundu. Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Ankara'ya geldiği 27 Nisan 1920'de, tüm meclis tarafından törenle karşılandı. Kurtuluş Savaşı boyunca Mustafa Kemal Paşa'nın en güvendiği isimlerden biri olarak sürekli komuta kademesinde, başkomutanın en yakınında oldu.

  2 Ocak 1944'te yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldı. Bu durumu içine sindiremedi. Bu yüzden İnönü'ye kırgın kaldı. Hatta istemediği ve sevmediği siyasete, askerlikten emekli olduktan sonra tekrar atıldı. Demokrat Parti ve Millet Partisi'nde siyaset yaptı. Askerlik yetenekleri ne kadar güçlü ise siyasi yetenekleri o kadar zayıf olan Fevzi Çakmak, emeklilik döneminde kendini yıprattı. 1950'de ise yaşamını yitirdi. Vatansever, askerlik kimliğine şevkle bağlı, disiplinli, hırslı, lider kişilikli, sadık, uyumlu, sakin ve soğukkanlı yapısıyla Türkiye'nin kuruluşuna imza atan isimler arasında anıldı.

Fevzi Çakmak Kimdir? Ayrıntılı Bilgi ve Kaynakça için Ayrıca BKZ.↴ 

Cumhuriyetin En Uzun Süreli ve İlk Genelkurmay Başkanı Kimdir?Ayrıca BKZ.↴
http://www.sessiztarih.net/2020/06/cumhuriyetin-en-uzun-sure-gorev-yapan.html

Çakmak Hattı Nedir? Ayrıca BKZ.↴
http://www.sessiztarih.net/2020/06/cakmak-hatti-nedir.html


Derleyen: Ali ÇİMEN






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl