Ana içeriğe atla

Cumhuriyetin En Uzun Süreli ve İlk Genelkurmay Başkanı Kimdir?

     Mareşal Fevzi Çakmak Paşa, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk ve en uzun süre görev yapan Genelkurmay Başkanıdır. Ayrıca TBMM'nin ilk Milli Savunma Bakanı'dır. TBMM İcra Vekilleri Heyetinde Reislik (başbakanlık) görevinde bulunmuştur. 3 Ağustos 1921 tarihinden itibaren hem Erkan-ı Harbiye Umumi Reisi (Genelkurmay Başkanı) hem Müdafaa-i Milliye Vekili (Milli Savunma Bakanı) hem de İcra Vekilleri Heyet-i Reisi (Başbakan) görevlerini aynı anda sürdürmüştür. Atatürk ile birlikte ülkedeki iki mareşalden biridir. II. Dünya savaşı döneminde Alman tehlikesine karşı Doğu Trakya'da yapılan Çakmak Hattı'na adını veren kişidir. Ayrıca Osmanlı Devleti döneminde de Genelkurmay Başkanlığı ve Harbiye Nazırlığı yapmıştır.

    Ordunun siyasetten ayrılmasını Balkan Savaşlarındaki acı tecrübeden beri isteyen bir ordu mensubu olarak bu durum askeri kişiliğinin bir parçası oldu. Askerliğin ve siyasetin ayrılmaya başladığı 3 Mart 1924 döneminde kararını vermiş ve askerlik mesleğini tercih etmişti. Genel Kurmay Başkanlığı Bakanlar Kurulu'ndan bu tarihte çıkarılmış, 19 Aralık 1924'te ise çıkarılan yasa ile askerlerin aynı anda milletvekilliği yapamayacağı karara bağlanmıştı. Mareşal Fevzi Paşa ise 31 Ekim'de kararını ortaya koymuş, Kozan milletvekilliği görevinden istifa etmişti. Böylece 1921'den beri aralıksız ve yaklaşık 23 yıl Genelkurmay Başkanlığı görevini sürdürdü. 12 Ocak 1944'te, 68 yaşında tahdit-i sin (yaş haddi) gerekçesi ile istememesine rağmen emekli edildi.

DİKKAT: Mareşal Fevzi Çakmak, ilk TBMM ordusunun II. Genelkurmay Başkanı Cumhuriyetin ise ilk Genelkurmay Başkanıdır. TBMM ordularının ilk Genelkurmay Başkanı 3Mayıs 1920'de Mirliva İsmet (İnönü) Bey'dir.

Fevzi Çakmak Kimdir? Ayrıntılı Bilgi ve Kaynakça için Ayrıca BKZ.↴ 

Çakmak Hattı Nedir? Ayrıca BKZ.↴
http://www.sessiztarih.net/2020/06/cakmak-hatti-nedir.html

Hazırlayan: Ali ÇİMEN

Mareşal Fevzi ÇAKMAK


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl