Ana içeriğe atla

Trakya-Paşaeli Cemiyetinin Düzenlediği Edirne-Lüleburgaz Kongreleri

      Trakya- Paşaeli Cemiyeti; 10 Temmuz 1919'da *I. kongresini, 16 Ekim 1919'da II. kongresini, 15 Ocak 1920'de III. kongresini düzenledi. Bu kongreler, Edirne Kongreleri olarak adlandırılabilir. Cemiyet IV. kongresini ise, 31 Mart- 2 Nisan 1920'de Lüleburgaz'da gerçekleştirdi. Bu kongre de Lüleburgaz Kongresi olarak adlandırılabilir. Bunların içindeki en büyük kongre, V. kongre olan 9-13 Mayıs 1920'de düzenlenen Büyük Edirne Kongresidir.

İşgaller ve Kongrelerin Faaliyetleri

  30 Ekim 1918 Mondros Ateşkesi'nin 7. maddesi ile bir taraftan Anadolu işgal edilirken, diğer taraftan da Doğu Trakya yöresinde Yunan kuvvetlerinin işgali başlamıştı. Bu işgallere karşı Anadolu'da olduğu gibi Trakya'da da yöresel güçler örgütlenmeye başladı. Örgütlenme ve kongre hareketlerinin başlangıcı 2 Aralık 1918'de Trakya-Paşaeli Müdafa-i Heyet-i Osmaniyesi'nin kuruluşu ile oldu.. Örgüt halka sesini duyurup daha iyi örgütlenebilmek amacıyla 6 Aralık 1918'de Trakya- Paşaeli gazetesini çıkardı. Gazetede cemiyetin programı yayınlandı. ''Trakya daima Osmanlıdır'' , ''Trakya Trakyalılarındır'' gibi gazete başlıkları ile yöresel bilinç aşılamaya çalıştı.

        I. ve II. Edirne Kongrelerinde, teşkilatın daha fazla genişlemesi için kararlar alındı. Bu dönemde, Yunanlılar 9 Ocak 1920'de, Uzunköprü- Hadımköy demiryolu hattını işgal ederek Doğu Trakya'da yayılmaya başladı. Bölge ısınmaya başlamıştı. III. Edirne Kongresi'nde Mustafa Kemal'in de talimatları çerçevesinde silahlı müfrezeler oluşturulması için çalışıldı. Süreç içerisinde I. Kolordu Komutanı ve Trakya Milli Mücadele lideri Cafer Tayyar (Eğilmez) Bey Mustafa Kemal'den silah, cephane ve teçhizat isteklerinde bulunmuştu. Cafer Tayyar Bey Mustafa Kemal Paşa’nın 9 Ocak 1920 tarihli seferberlik ve harekât planı hakkındaki emrini uygulama kararı almış ve Anadolu’da başlayan seferberlik hareketini Trakya’da uygulamaya koymuştu. Bu çerçevede; 16 Mart 1920’de İstanbul ile irtibat kesilmiş, Trakya’da seferberlik ilan edilmiş, bu suretle Trakya Anadolu ile birlikte hareket etmeye başlamıştır. 

  Mondros'un emirlerini uygulatmamaya çalışan Cafer Tayyar Bey'in ordu komutanlığından alınması da uzun sürmedi. TBMM ise kendisine "Rumeli Umum Kumandanlığı" görevini verdi. Büyük Edirne Kongresi ise kendisine "Trakya Millî Kumandanı" unvanını verdi. I. Kolordu'daki kimi askerlerin savaşmak istememesi ve kaçması;  Babaeski'de atından düşerek yaralanan Cafer Tayyar Beyi köylülerin Yunanlılara teslim etmesi ise kayda değer gelişmelerdi. Cemiyetin bazı üyelerinin siyasi çözüm araması ve askeri mücadeleyi desteklememesi de aksamalara neden olmaktaydı. Nihayetinde Edirne'nin işgali de önlenemedi. 20 Temmuz'da taarruza geçen Yunan kuvvetleri 25 Temmuz 1920'de Edirne'yi işgal etmişti.

   Cemiyetin yörede dördüncü kez düzenlediği kongre ise Lüleburgaz Kongresiydi. Burada Yunan işgaline karşı bir savunma yapılması ve bunun için Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetinden bağımsız bir heyetin kurulması sağlanarak müdafaa noktasında kritik bir adım atıldı. Ayrıca Büyük Edirne Kongresi'nin de toplanması kararlaştırılmıştı. Büyük Edirne Kongresi'ne ise 236 delege katıldı. Burada yöredeki işgaller, kesin bir biçimde reddedildi ve silahlı savunma mecbur kılındı.


Yörede Yapılan Müdafaa Hareketlerinin Başarısızlık Nedenleri

  Doğu Trakya'da yapılan örgütlenme faaliyetleri yörenin işgale uğramasını durduramamış, işgale karşı yeterince zaman kazanılamamış, kurulan müdafaa hattı kısa bir sürede çökmüştür. Bu işgal, örgütlenme faaliyetlerinin başarısız olduğunu ortaya koyar. Çünkü fikirde ve faaliyette birlik sağlanamamıştır.

  Cemiyet üyelerinin büyük kısmının silahlı mücadeleye karşı isteksiz oluşları, siyasi çözüm arama çabaları ve hatta kimilerinin Fransızların mandası olma ve yöresel bir devlet kurma istekleri gibi nedenler birlik ve beraberliğin oluşumunu zedelemiştir. I. Kolordu birliklerinin ve Trakya-Paşaeli Cemiyeti'nin, Anadolu-Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin bir şubesi olarak hareket etmemesi ve Ankara'dan çok İstanbul'a yönlerini çevirmeleri başarısızlığın diğer nedenleridir. Balkan Savaşları ile saf dışında kalan Batı Trakya'nın da kurtarılma düşüncesi ile cemiyetin hareket etmesi, fikir birliğini zedelemiş ve genel başarısızlığa neden olmuştur. Öyle ki cemiyet Batı ve Doğu Trakya'yı birleştirip bağımsız bir devlet kurma fikrine de girişmiştir. ''Trakya Cumhuriyeti'' fikri cemiyetin bazı ileri gelenleri tarafından sürekli dile getirilmiştir.
   
   Edirne'nin İstanbul'a yakınlığı, kritik coğrafi konumu ve halkın yıllardır süregelen savaşlardan bıkması da göz ardı edilmemelidir. Ayrıca Çatalca ve Tekirdağ mutasarrıfları gibi mülki amirlerin İstanbul'a bağlılık duygusu ile hareket etmesi de yöredeki birlikteliğin sağlanamamasındaki diğer bir etkendir. Bu süreçte Trakya Milli Direniş Hareketi'nin lideri Cafer Tayyar Bey'in yanlış bir stratejik yöntem ile İstanbul ile yeniden iletişim kurması ve kolordu komutanlığından alınması; yeni komutan Muhittin Bey ile eşgüdüm içinde hareket edememesi ve talihsiz bir biçimde Yunan birliklerine esir düşmesi, yörenin müdafaasının başarısızlığında diğer önemli nedenlerdir.

 Sonuç olarak Trakya'da Kurtuluş Savaşı yıllarında yapılan çalışmalarda yeterince zaman kazanılamadığı ve işgale karşı müdafaa hattının çöktüğü tespit edilmiştir. Fakat buradaki çalışmaların olumlu yönü; halkın bilinçlenmesi, ulusal ve uluslararası çapta kamuoyu oluşması, bölgenin Türk yurdu olduğu ve silahla savunulması hassasiyetiyle Anadolu'nun parçası olduğu vurgusudur.


*Bülent TANÖR, Türkiye'de Yerel Kongre İktidarları  (1918-1920) adlı önemli yapıtında tüm kongreleri kronolojik olarak göstermiştir. Lüleburgaz Kongresi'ni ayrı bir yerde tutarak Edirne'de 3 kongre olduğunu I. Kongrenin 16 Ekim'de başladığını belirtmiştir.

Ayrıca BKZ.→Trakya Neresidir?

http://www.sessiztarih.net/2020/06/trakya-neresidir.html

Ayrıca BKZ.→Cafer Tayyar Bey Kimdir?

http://www.sessiztarih.net/2020/06/cafer-tayyar-bey-kimdir.html

Derleyen: Ali ÇİMEN



Lüleburgaz Kongresi'ne Katılanlar



Kaynakça:

Kemal ATATÜRK, NUTUK(1919-1927)Atatürk Araştırma Merkezi-(Bugünkü Dille Yayına Hazırlayan Prof. Dr. Zeynep KORKMAZs. 276-278.

Bülent TANÖRTürkiye'de Yerel Kongre İktidarları  (1918-1920), Afa Yay., Temmuz 1992, sayfalar 22, 38, 41, 62.

Dr. Hüsnü ÖZLÜ, ''İSTİKLAL SAVAŞI’NDA DOĞU TRAKYA’DA TEŞKİLATLANMA SÜRECİ, LÜLEBURGAZ VE EDİRNE KONGRELERİ'',ULUSLARARASI AVRASYA SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, Yıl:3, Sayı:6, Mart 2012, s. 24-51.   
Yukarıdaki makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.↴  
http://www.ijoess.com/Makaleler/2104247076_istiklal%20sava%c5%9f%c4%b1nda.pdf


Yrd. Doç. Dr. Zülal KELEŞ, ''Cafer Tayyar Paşa''Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: XV, Sayı :44, Temmuz 1999, s.529-545.

Yukarıda adı geçen makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.

Yrd. Doç. Dr. Zülal KELEŞ, ''İstikâl Savaşı'nda Trakya Bölgesi ve Başarısızlık Nedenleri (Ekim 1918-Temmuz 1920)'',Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt XIX, Sayı 57, Kasım 2003, s.107-1042.

Yukarıda adı geçen makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.



Milli Mücadelede Trakya Kongreleri, Görünüm Gazetesi, 3 Nisan 2018.

Yukarıdaki gazete yazısına genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.↴
http://gorunumgazetesi.com.tr/haber/50878/milli-mucadelede-trakya-kongreleri.html


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hicrî Takvim Miladi Takvime Nasıl Çevrilir?

Örnek: Hicrî 1431 yılını Miladi Takvime Çevirme Aşamaları: I. Aşama : 1441 Hicrî yıl 33 sayısına bölünür. Çünkü 1 Hicri yıl yaklaşık 354 gündür. Hicrî takvim kamerî, yani aya dayalı düzenlenir. Güneşe dayalı düzenlenen Miladi Takvimde ise 1 miladi yıl yaklaşık 365 gündür. İki takvim arasında bir yıllık sürede 11 günlük fark görülür. Bu fark toplamda her 33 yılda 1 yıl olmuş olur. 1431/ 33 = 43,36...→ yaklaşık 43. Böylece 33 yılda 1 yıllık farktan 1431 yılda kaç yıl fark olduğu ortaya çıkar. II. Aşama :  Yukarıda çıkan sonuç, Hicri yıldan çıkarılır. 1431-43= 1388 Böylece Hicri Takvimin Miladi takvim ile arasındaki fark düzeltilmiş oldu. III. Aşama : Yukarıda çıkan sonuç yıl farkı alınmış hicri tarihtir. Son olarak bu sonuca iki takvim arasında 622 yıl farkı eklenir. Hicrî Takvim başlangıcı, İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye Hicreti olayıdır. Bu olay Miladi 622'de olmuştur. 622 rakamı   iki takvim arasındaki yıl farkı

Tevaif-i Mülük Devletler Ne Demektir?

   Abbasi Devleti'nin (750-1258) merkezi otoritesinin zayıflaması ve Abbasiler'e bağlı yöneticilerin (Emir'ül Umeralar) kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile ortaya çıkan feodal devletlere Tevaif-i Mülük Devletler denir. Tevaif'ül Mülük Devletler, Abbasiler'in çözülmesine ve parçalanmasına zemin hazırlamıştır.  Ayrıca BKZ. → Emir'ül Umera Nedir? ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/08/emirul-umera-nedir.html Tevaif-i Mülük Devletler    şunlardır: * Mısır 'da; - Tolunoğulları (Mısır'da kurulan ilk Türk- İslam Devleti) - İhşitler (Akşitler) (Mısır'da kurulan 2. Türk-İslam Devleti) Ayrıca BKZ. → Hicaz'a egemen olan ilk Türk devleti ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/05/hicaza-egemen-olan-ilk-turk-devleti.html - Fatimiler (Şii Arap Devleti) * İran 'da; - Tahiriler - Saffariler - Büveyhoğulları * Horasan 'da; - Samanoğulları * Kuzey Afrika 'da; - Ağlebiler - İd

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay