Ana içeriğe atla

İyd-i (îdî milli) Milli Bayramı Nedir?

   İyd-i Millî (Îd-i Millî) Bayramı; Osmanlı Devleti'nde II. Meşrutiyet'in ilan edilmesiyle ilgili kutlanan milli bayramdır. (Rumi) 10 Temmuz Hürriyet Bayramı, Osmanlı İstiklal Bayramı gibi adlarla anlamlandırılır. Îd-i Milli Bayramı, 23 Temmuz 1909'dan  (Rumi 10 Temmuz 1325) itibaren her yıl Rumi 10 Temmuz (Miladi 23 Temmuz) tarihinde kutlanmaya başlanmıştır. Osmanlıca-Türkçe Sözlüğe göre Îdî Milli, ulusal bayram demektir.

Özet Anlatım İçin BKZ↴




  Osmanlı Devleti'nde 23 Temmuz 1908'de (Rumi 10 Temmuz 1324) II. Meşrutiyet ilan edildi. Türk Tarihinde ikinci kez meşruti yönetime geçilmiş oldu. Bu hali bayrama dönüştürmek amacı ile 22 Haziran'da (Miladi 5 Temmuz) Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisi bayramın kutlanması ile ilgili kanun tasarısını kabul etti. Böylece kanun 23 Haziran 1325 (Miladi 6 Temmuz 1909) tarihli Takvim-i Vekayi'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Osmanlı Devleti'nin ilk resmi milli bayramı kutlanmaya başladı.

Takvim-i Vekayi



  Meşrutiyet ve Osmanlıcılık bilincinin yerleşmesi, Osmanlı'da yaşayan farklı kimliklerin Osmanlı vatandaşlığı düşüncesini pekiştirmesi, hürriyete kavuşulması ile kanun önünde eşit vatandaşlar haline gelinmesi bilincine erişilmesi gibi amaçlarla ulusal bayram olarak kabul edildi. 10 Temmuz, hem İstanbul'da hem de İstanbul dışında her yıl görkemli törenlerle kutlandı. İttihat ve Terakki kulüpleri de kutlamalarda görev aldı. Padişah V. Mehmet Reşat 1909'daki kutlamalarda yerini aldı. 1911 yılı kutlamalarında 31 Mart Vak'asında ölenlerin anısına Âbide-i Hürriyet Anıtı açıldı. Resmi geçitler, havai fişeklerle gösteriler yapıldı. Devlet dairelerinde resmi tatil ilan edildi. Resmi kurumlara, gemilere ve benzeri yerlere bayraklar asıldı. Bu yerler geceleri de aydınlatıldı. Şiirler okundu. Milli marşlar çalındı. Tabir-i caiz ise Osmanlı'da bir düğün dernek günü kuruldu. Kutlamalar I. Dünya Savaşı yılları boyunca sönük kaldı. 1918'de ise işgal altında olunması nedeni ile coşkulu kutlamalar yapılmadı.

  Kutlamalar Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da bir müddet devam etti. 1925'te Türkiye 29 Ekim'in milli bayram olarak kutlanmasına karar verdi. Bu süreçte İd-i Milli Bayramı da kutlanmaya devam etti. Fakat eski heyecanını ve coşkusunu kaybetmeye başladı.
 
  27 Mayıs 1935 yılında kabul edilen “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile “İleri memleketlerden her biri kendisi için ulusal bayram olmak üzere tek bir gün kabul etmiştir..." gerekçesi ile sadece 29 Ekim milli bayram olarak kabul edilmiş; 10 Temmuz İd-i Milli, milli bayramlar ve genel tatil günleri dışında bırakılmıştır.

Derleyen: Ali ÇİMEN

Kaynakça:

→Sanem YAMAK, "MEŞRUTİYETİN BAYRAMI: “10 TEMMUZ ÎD-İ MİLLİSİ”,İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:38, Mart 2008, s.323-342.

→Ferit DEVELLİOĞLU, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, yay., 22. baskı, Ankara, 2005,s.410.

→www.dunyabulteni.net, "İlk Milli Bayramımız II. Meşrutiyetin İlanıydı.",27 Temmuz 2013.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl