Ana içeriğe atla

Cumalı Manevrası ve Atatürk'ün Cumalı Ordugâhı Kitabı

  Mustafa Kemal Atatürk'ün Osmanlı döneminde Kolağası (yüzbaşı) rütbesi ile katıldığı, askeri planlar tertiplediği, "Cumalı Ordugâhı'' adlı askeri kitabını yazdığı eğitim manevrasına Cumalı (Köprülü) Eğitim Manevrası (30 Ağustos- 7 Eylül 1909) denir. Cumalı(Köprülü) Manevrası, Mustafa Kemal Bey'in katıldığı büyük çaptaki ilk manevra olarak kabul edilebilir.

Konu ile ilgili Özet Anlatım için BKZ.↴
  
  Atatürk'ün Fevzi Çakmak'la tanıştığı yer de burasıdır. Atatürk'ün Cumalı Ordugahı adlı eserinde anlattığı talim, tatbikat ve manevralar bu manevra ile ilgilidir.  Henüz askerlik mesleğinin ilk yıllarında olan Atatürk'ün, manevraların ne kadar önemli olduğunu anladığı yerdir. Gazi Paşa, Cumalı Manevraları'nı askerlik hayatının gerçek başlangıcı olarak görmektedir. Cumalı (Lezova) yöresi ise günümüzde Makedonya topraklarındadır. Köprülü-İştip yolu üzerinde ve Köprülü'nün 10 mil kadar kuzeydoğusunda ordugâh kurulan bölgedir.


Cumalı(Köprülü) Manevraları
  
   II. Abdülhamit döneminde askeri talim ve tatbikatlar yeterince yapılamamıştı. Bu açıdan Cumalı Manevrası, uzun bir süreden sonra yapılan ilk önemli manevra olması bakımından önem taşır. Ayrıca ilk defa bir süvari tugayı bir manevra için toplanmıştır. Köprülü'den gelen 15'inci ve İştip'den gelen 16'ncı Süvari Alayları Cumalı'ya gelerek, burada bir ordugah oluşturuldu. Mirliva (Tuğgeneral) Suphi Paşa ise ordugâhın (askeri kışlanın) komutanı olarak atandı. Suphi Paşa, ilk kez olacak bir şey yaptı. Manevra sırasında atları harekatın ileri safhalarında oluşacak şartlara hazırlamak için İşkip'ten gelen Mızıka Birliği'nin yanından geçirmiş ve atları müzik sesine alıştırmak istemişti.

  Manevralar, öncelikli olarak süvari (atlı) birliklerin eğitim yetersizliklerini gidermek amacıyla icra edildi. Tatbikat yedi aşamalı manevra düzeni içinde uygulandı. Atatürk'ün katıldığı askeri manevralar ile ilgili değerli bir doktora çalışması olan emekli subay, tarihçi ve yazar Fatih Özkurt şu bilgileri vermektedir:

  "Birinci aşama; ihtiyat amacıyla taarruz hattındaki birliklerin gerisinde bulunan bir süvari bölüğünün düşman karşısında sarsılan piyade birliklerine zaman kazandırmak için taarruz yapması esasına dayalıydı. 

  Bu manevranın ikinci aşaması; taarruzda bulunan piyade birliklerinin belirli bir mevkide mevzilenmesini sağlayacak bir zamanı, bir süvari bölüğünün daha ileriki bir mevziiyi işgal etmesiyle zaman kazandırması üzerine gerçekleştirilmiştir. Bu aşamada karşı tarafta belirli bir kuvvet temsili olarak kullanılmıştır. 

   Bu manevranın üçüncü aşaması; ileri yürüyüş yapan karma bir müfrezedeki iki bölüklü süvari alayının düşman yakınında yürüyüşe geçmesi ve tesadüf muharebesinde bir düşman süvari birliğine atlı olarak taarruz etmesi esasına dayandırılmıştır. Bu aşama yine her iki tarafta birlikler bulundurularak yapılmıştır.

  Dördüncü aşaması ise bir süvari tugayının ileri yürüyüşünü ve bu yürüyüşte karşılaşılan direnişe karşı açılması, saldırması ve son evresinde bir alayın atlı taarruzunu içermektedir. Düşman kuvvetleri küçük birliklerle temsil edilmiştir. 

  Beşinci aşama; bir süvari bölüğünün bağlı bulunduğu müfreze için örtme görevi yapmasını içermektedir. Bu aşamada uç kısmının ve keşif kolunun hareketi ve arazide bir noktaya ilerlemesi gibi konular üzerinde çalışılmıştır. 

  Altıncı aşama; bir süvari alayının bir kısmının düşmanı takip etme, diğer kısmının ise çekilmede zaman kazanma görevi amacıyla, iki taraflı olarak yaya saldırısı ve savunması üzerine icra edilmiştir. 

  Son kısım olan yedinci aşama ise, ihtiyatta bulunan iki süvari bölüğünün, bağlı oldukları birliğin taarruzuna, kesin sonuç anında katılması üzerine icra edilmiştir."

Atatürk'ün "Cumalı Ordugâhı, Süvari, Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları" Adlı Kitabı
  
  Kolağası Mustafa Kemal Bey, 29 Ağustos 1909'da 3'ncü Ordu Kurmay Başkanı Ali Rıza Paşa'nın maiyetinde manevraları takip etmek üzere geldi.  Askeri bilgi ve yeteneğini ortaya koyma fırsatı buldu. Manevradaki eğitimlerin planlanması ve icrasındaki yeteneği ile üstlerinden takdir topladı. Tatbikat sırasında komutanlarının tatbikat planı ve uygulamalarına dair  eleştirilerini, tatbikat krokilerini ve diğer konuları not alarak yazdı. Bu notları Cumalı Ordugahı adı ile kitap haline getirdi. 

  Nurer Uğurlu'nun araştırmalarına göre kitap; 16-26 Ağustos 1909'da "süvari livası talim ve manevraları" sırasında tuttuğu notları, gözlemleri, açıklamaları ve kumandanlarına yaptığı eleştirileri içermektedir. Behiç Erkin ise konu ile ilgili şunları belirtmiştir:

''1908 inkılâbından evvel Sultan Hamid'in vehminden dolayı manevra yapılmazdı. İnkılaptan sonra az çok geniş mikyasta manevralar yapıldı. Rumeli'de Köprülü civarında yapılan bir süvari manevrasını yine aşağı yukarı Mustafa Kemal Bey tertip, idare ve kritik etmişti. Mustafa Kemal'in memur bulunduğu 5'inci Kolordu Tabiye Tatbikatı seyahatleri yapılmış ve Mustafa Kemal Bey bu manevralara dair "Cumalı Ordugahı" ve "Tabiye Tatbikatı Seyahati'' namile iki kitap neşretmişti. Bu suretle bu manevralarda bulunmayan arkadaşları da istifade etmişti, bu iki eserden birer nüshası kütüphanemde mevcuttur.''

  Bu askeri kitap, ilk olarak 1909'da Selanik'te basıldı. Atatürk, manevra ile ilgili teorik askeri bilgilerin harekata katılmayan subaylara da ulaşmasını istedi. Cumalı'da Mustafa Kemal Atatürk kendi deyimi ile askerlik mesleğinin  başlangıcını yaptı:

"Cumalı Ordugâhı, özlemini çektiğimiz askerlik hayatının başlangıcı gibi anlaşılabileceğinden; orada geçirdiğim on günlük hayatın hatırası olmak üzere tuttuğum bazı notları silah arkadaşlarıma hediye etmek istedim. Asker hediyesinin değeri asker olanlarca bilinir."

  Nurer Uğurlu'ya göre; Cumalı Ordugâhı, Süvari, Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları adlı kitap, '' Asker hediyesi, asker olanlarca makbule geçer" diye başlar. Kitap, 17 Ağustos 1909 Pazartesi günü, Erkan-ı Harbiye Kaymakamı (Yarbay) Hasan Tosun Bey komutasındaki iki süvari bölüğünün talime çıkası ile başlar:

''Talime 11.30'da çıkıldı. S.Y. 15 ile birlikte, (kumandanı) Erkânıharbiye Kaymakamı   Hasan   Tosun Bey, kuvveti (2 dizili bölük). Talimin birinci bölümünde (süre 1 saat); bölükler ayrı  ayrı bölük talimi yaptılar. Alay Kumandanı, Bölük Kumandanlarına özellikle (dört nala savaş düzenine geçmek, hücum ve takip harekatının talim edilmesini) tavsiye ettiler."

  Kitabın sonuna doğru Teğmen Kemal Efendi'nin harekat ile ilgili verdiği bilgiler ve Atatürk'ün bu bilgilere göre değerlendirmesi vardır:

''Amacım, düşmanın asıl büyük kısmını tutmaktır. Süvarisiyle hiç meşgul olmak istemem. Çünkü süvarinin geçip gitmesi o kadar önemli değildir. Fakat büyük bir kısmı bir an önce Köprülü'deki kuvvetlerine katılırsa meydan savaşının belki rengini değiştirir. Şimdi ben şu tepenin gerisinde duracağım. Düşman elbette asıl yoldan ayrılacaktır. Çünkü bu yol bizim topçunun etkisi altındadır. Turfallı ve Karaosmanlı köylerinin doğusundan dolaşmaya kalkışacaktır. Ben yaya savaşla onun az çok uzaklaşmasını sağlamış olacağım. Üzerime süvarisi gelirse yine öyle hareket ederim. Çünkü gördüm, onun da kuvveti çok değil, iki bölüktür. Hatta burada mahvolmak kesin olsa bile benim amacım buna razı olmaktır. Ben bir bölük mahvolacağım. Fakat bu hareketimle asıl meydan savaşını yapacak kuvvetlerimizin geçişine yardım etmiş olacağım. Bizim müfreze kumandanı da sanırım kuvvetin azlığına bakmaksızın o da bu düşman üzerine atılacaktır."

Atatürk, kitabına aldığı bu harekat notlarına şu yorumlarda bulunup, kitabını bitirmişti:

''Genel olarak Kemal Efendi'nin görüşleri benim memnuniyetimi mucip oldu. Orada kendisine  bir şey söylememiştim.  Şimdi burada, bu son satırda, kendisine teşekkür ederim."

   Atatürk'ün henüz askerlik mesleğinin ilk yıllarında Cumalı Manevralarına  katılması, onun askeri kişiliğinin biçimlenmesinde kritik bir önem arz eder.

DİKKAT→ Behiç Erkin Bey, Atatürk ile ilgili anılarında; Ocak 1908'de Selanik yakınlarında Sedes çiftliği etrafında yapılan askeri tatbikata Mustafa Kemal'i misafiri olarak davet edip tatbikata gittiklerini belirtir. Fakat geniş çapta bilgi yoktur. Mustafa Kemal'in kendi tabiri ile askerlik hayatımın başlangıcı dediği Cumalı-Köprülü Manevraları; ilk katıldığı manevra olarak kabul edilmelidir. 
   
Hazırlayan: Ali ÇİMEN

Kaynakça:

Mustafa Kemal, (Atatürk'ün Askerlik ile İlgili Kitapları) Cumali Ordugahı Tabiye ve Tatbikat Seyahati, Cumhuriyet Kitapları- Yenigün Haber Ajansı Basın-yayıncılık, Ağustos 1998. (Nurer Uğurlu Başkanlığında kurul tarafından hazırlanmıştır.)

Fatih ÖZKURTMustafa Kemal Atatürk Döneminde İcra Edilen Askeri Manevra ve Tatbikatlar (1909-1938), T.C. Selçuk Üni. Sosyal Bilimler Ens. Tarih Ana Bilim Dalı Atatürk İlk. ve İnk. Tarihi Bilim DalıDoktora Tezi, Konya 2013.

→Behiç ERKİN, "Atatürk'ün Selanik'teki Askeri Hayatına Dair Hatıralar", BELLETENCilt: XX – Sayı: 80, Ekim 1956, s. 600-604.

Genel Ağdan Ulaşmak için BKZ.↴
https://www.ttk.gov.tr/yayinlarimiz/dergi/belleten-cilt-xx-sayi-80-yil-1956-ekim/



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hicrî Takvim Miladi Takvime Nasıl Çevrilir?

Örnek: Hicrî 1431 yılını Miladi Takvime Çevirme Aşamaları: I. Aşama : 1441 Hicrî yıl 33 sayısına bölünür. Çünkü 1 Hicri yıl yaklaşık 354 gündür. Hicrî takvim kamerî, yani aya dayalı düzenlenir. Güneşe dayalı düzenlenen Miladi Takvimde ise 1 miladi yıl yaklaşık 365 gündür. İki takvim arasında bir yıllık sürede 11 günlük fark görülür. Bu fark toplamda her 33 yılda 1 yıl olmuş olur. 1431/ 33 = 43,36...→ yaklaşık 43. Böylece 33 yılda 1 yıllık farktan 1431 yılda kaç yıl fark olduğu ortaya çıkar. II. Aşama :  Yukarıda çıkan sonuç, Hicri yıldan çıkarılır. 1431-43= 1388 Böylece Hicri Takvimin Miladi takvim ile arasındaki fark düzeltilmiş oldu. III. Aşama : Yukarıda çıkan sonuç yıl farkı alınmış hicri tarihtir. Son olarak bu sonuca iki takvim arasında 622 yıl farkı eklenir. Hicrî Takvim başlangıcı, İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye Hicreti olayıdır. Bu olay Miladi 622'de olmuştur. 622 rakamı   iki takvim arasındaki yıl farkı

Tevaif-i Mülük Devletler Ne Demektir?

   Abbasi Devleti'nin (750-1258) merkezi otoritesinin zayıflaması ve Abbasiler'e bağlı yöneticilerin (Emir'ül Umeralar) kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile ortaya çıkan feodal devletlere Tevaif-i Mülük Devletler denir. Tevaif'ül Mülük Devletler, Abbasiler'in çözülmesine ve parçalanmasına zemin hazırlamıştır.  Ayrıca BKZ. → Emir'ül Umera Nedir? ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/08/emirul-umera-nedir.html Tevaif-i Mülük Devletler    şunlardır: * Mısır 'da; - Tolunoğulları (Mısır'da kurulan ilk Türk- İslam Devleti) - İhşitler (Akşitler) (Mısır'da kurulan 2. Türk-İslam Devleti) Ayrıca BKZ. → Hicaz'a egemen olan ilk Türk devleti ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/05/hicaza-egemen-olan-ilk-turk-devleti.html - Fatimiler (Şii Arap Devleti) * İran 'da; - Tahiriler - Saffariler - Büveyhoğulları * Horasan 'da; - Samanoğulları * Kuzey Afrika 'da; - Ağlebiler - İd

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay