Ana içeriğe atla

Atlantik Duvarı Nedir?

   II. Dünya Savaşı döneminde, Nazilerin Atlantik Okyanusu kıyılarından gelecek Müttefik  devletlerin saldırılarına karşı, batı sahillerine  inşa ettiği savunma hattına  Atlantik Duvarı denir. Ayrıca İsveç'te çıkarılan ve Almanya için büyük önem arz eden demir madeni, Norveç limanlarından gemilere yüklenmekteydi. Limanın güvenliği açısından bu savunma hattı stratejik bir önem arz etmiştir. Hitler, 1942'de yapımına başlanan duvarın 7 ayda bitirilmesini emretmiştir.. Fakat duvar zamanında ve tasarlandığı biçimde bitirilememiştir.

  300 bin Nazi askerinin silahlı ve teçhizatlı beklediği 5 bin km uzunluğundaki Atlantik Duvarı, Norveç'ten Fransa'nın güneyine kadar uzanıyordu. Duvar için savaş esirleri zor şartlarda çalıştırılmış; 40 milyon ton beton dökülmüş, 15 bin sığınak inşa edilmişti. Sığınakların 3.5 metre kalınlıkta beton duvarlarla çevrili olduğu belirtilir. Duvar boyunca sahile 800 kilogramlık toplar yerleştirilmişti. Top menzilleri İngiltere kıyılarını içerilere doğru vurabilecek kapasitedeydi. 

   Alman Mareşal Rommel tarafından Fransa sahili boyunca 50 milyon mayının döşenmesi emredilmişti. Sahile Belçika kapısı adıyla bilinen çelik bariyerler konularak çıkarma gemilerinin kapaklarının açılması engellenmeye çalışıldı. Çıkartma gemilerinin altının delinmesi için direkler konuldu. Tankların gemilerden çıkıp ilerlemesini önlemek amacıyla çelik yapılar sahil boyunca sıra sıra dizildi.

  Atlantik Duvarı'nı denetlemekle görevli Alman Mareşal Rommel,  düşman kuvvetlerinin Fransa sahilinden çıkarma yapacağını tahmin ettiği için buradaki hattı kuvvetlendirdi. O, müttefiklerin Normandiya'dan çıkarma yapacağını tahmin etmekteydi. Öyle de oldu. 6 Haziran 1944'te, Normandiya Çıkarması ile müttefikler Atlantik Duvarı'nı aştılar. Böylece Atlantik Duvarı çökmüş oldu.

Diğer savaş hatları için→Ayrıca BKZ.↴
http://www.sessiztarih.net/2020/06/sinavlarda-sorulan-hat-sinir-kavrami.html


Derleyen: Ali ÇİMEN





  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl