Ana içeriğe atla

Osmanlı Borçları (Dış Borçlar) Sorunu Nedir?

   Osmanlı Devleti döneminden kalan borçların Osmanlıdan ayrılan ülkeler arasında pay edilmesi ve geri ödenmesi ile ilgili Lozan Anlaşması sırasında başlayan tartışmalara ve sorunlara Dış Borçlar Sorunu ya da Osmanlı Borçları Sorunu denir. 

→Konu ile ilgili ÖZET bilgi için BNZ. →Osmanlı Borçları (Dış Borçlar) Sorunu/Özet↴
  http://www.sessiztarih.net/2020/06/osmanli-borclari-dis-borc-sorunu-ozet.html
  
   Bu konuda en çok tartışmanın yaşandığı ülke Fransa olmuştur. Lozan Barış Anlaşmasında Osmanlı borçları, Osmanlı'dan ayrılan 15 ülke arasında pay edilmiştir. Türkiye, Osmanlı'dan kendi payına düşen hissesini en son 1954 yılında ödeyerek kapatmıştır.Borç miktarı ve ödeme biçimi belli bir formüle 1928'de bağlanmış, 1929'da ödemeler başlamış; 1933'de borç sözleşmesi yenilenmiştir.


   Osmanlı Devleti ilk kez dış borcu 1854 yılında Kırım Savaşı sırasında İngiltere'den almıştı. Londra ve Paris’teki Palmer ve Goldschmid isimli iki banka grubundan 24 Ağustos 1854'te,  3 milyon sterlin borç alınmıştı. Bu süreçten sonra borçlanma içinden çıkılamayacak bir durum aldı. Tahvillerini dış borsalara satan Osmanlı Devleti, en çok tahvilini Fransa'ya bırakmıştı. En çok borçlu çıktığı ülke de Fransa olmuştu. 1881'de Duyun-ı Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi kurarak borçlu ülkelerin borçlarını tahsil etmesini sağladı. Böylece ekonomisini yabancıların idaresine bıraktı. 

  Kurtuluş Savaşı döneminde ise TBMM, Duyun-ı Umumiye ödemelerini ertelemiş, Duyun-ı Umumiye'nin ve Reji idaresinin gelirlerinin ödemelerini kendi maliye veznelerine yaptırmıştı. Misak-ı Milli'de ise dış borçların Osmanlı'dan ayrılan milletler arasında pay edilerek ödenmesi planlanmıştı. 19 Ağustos 1920 tarihli Sevr Anlaşması ise bu idareyi tamamen İtilaf Devletlerine bağlıyordu. Fakat bu anlaşma Kurtuluş Savaşı kazanıldığından bir anlam ifade etmeyecekti.

   Lozan Barış Konferansı sırasında Dış Borçlar ve Duyun-ı Umumiye sorunu masaya yatırıldı. İsmet Paşa Lozan'da konu ile ilgili olarak şu tezi ortaya koydu:

 ''…Osmanlı İmparatorluğu’ nun varlığı sona ermiş bulunduğundan, borçlarının da, eskiden bu İmparatorluğun toprakları olup da bunların kendilerine verilmiş olduğu bütün Devletlerarasında bölüştürülmesi doğaldır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, ulusal sınırları içerisinde, eski Osmanlı İmparatorluğu’nun ülkesinde kurulmuş bir hükümet olduğundan, aynı adalet ilkesi uyarınca, kendisine düşen borç payını üstlenmek isteğindedir.''

   Türk tarafı Balkan Savaşlarından bu yana Osmanlı Devletinden bir çok milletin toprak alarak ayrıldığını, borçların bu ülkeler ve Türkiye arasında paylaştırılıp ödenmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bunun dışındaki tüm tezleri Türk heyeti reddetti. Nihayetinde Lozan'da, Osmanlı İmparatorluğundan kalan borçlar, onun mirasına oturan 15 ülke tarafından paylaşılarak kabul edildi. 

    Lozan'da varılan anlaşmaya göre; imparatorluğun toplam dış borcu 129.604.910 liradır. Borç Meclisi (Duyun-ı Umumiye) Kasım 1924'te, her devletin ödeyeceği borç ve faiz miktarını cetvel cetvel hazırladı. Bu arada ödenmemiş borç taksitleri ve avanslarla birlikte toplam Osmanlı dış borcu 161.603.833 liraya ulaşmıştı. Buradan Türkiye'ye düşen borç miktarı ise 105.559.623 liraydı. 


Borçların Lozan'daki Miktarları
    Alacak-verecek (dış borçlar) ile ilgili Fransa ve Türkiye arasındaki ikili görüşmeler uzunca bir süre devam etti. Borcun ödeneceği zaman, para cinsi, taksit zamanı gibi konularda gerginlikler yaşanmıştı. Böylece Türkiye- Fransa arasında Borçlar Krizi başlamıştı. Kriz ancak 13 Haziran 1928'de imzalan ikili anlaşma ile bitirildi. ''Türkiye Dış Borçlar Komisyonu'' ödeme içeriğini hazırlamıştı. Ayrıca sözleşmenin yapıldığı tarihte Osmanlı Duyun-ı Umumiyesinin de tasfiyesi konusunda anlaşma imzalandı. Böylece Paris Sözleşmesi ile Duyun-ı Umumiye Meclisi taşınmazlarına el konularak Paris'e nakledildi ve ülkeden kaldırıldı. Bu sözleşme ile iki ülkenin borçlar sorunu da sorun ve kriz olmaktan çıktı.

  1929 Dünya Ekonomik Bunalımı ile birlikte borçları ödemekte güçlük çekildi. 22 Nisan 1933'de borç takvimi yeniden düzenlenerek ödeme planı da iyileştirildi. Sonraki yıllarda çeşitli nedenler ile takvim değişikliklerine gidildi. Sonunda 25 Mayıs 1954'te 100 yıllık dış borçlanma dönemi kapandı. Duyun-ı Umumiye'nin Türkiye ile ilgili muhasebe arşivleri de imha edildi.

Derleyen : Ali ÇİMEN


KAYNAKÇA:

Yrd. Doç. Dr. Necdet AYSAL, ''KIRIM SAVAŞI’NDAN LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NA OSMANLI DIŞ BORÇLARININ TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ (1854-1923)''Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt 14, Sayı 53, s. 1-28.
Yukarıda adı geçen makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.
http://static.dergipark.org.tr/article-download/43b7/d4b5/7916/5c0a3cd085f21.pdf?

Erhan AFYONCU, 10 Soruda Osmanlı Borçları, Popüler Tarih Dergisi, Haziran 2001, s.16-21.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl