Ana içeriğe atla

Büyük Taarruz'un Gizli Planı: Kod Adı SAD ص (Özet Anlatım)

   Büyük Taarruz Harekatı'nın temelini oluşturan taarruz planına Sad Planı denir. Ordu komuta kademesinde taarruz hazırlıkları yapılırken gizlilik amacıyla Arapça''ص'' (Sad) harfi ile şifreli haberleşme yapılmıştır. Sandıklı kasabasının ilk harfinden esinlenerek haber kağıtlarına ص sad harfi not olarak düşülmüş, taarruz planı adını buradan almıştır. 




   Büyük Taarruz Harekatı'nın esası olan plan (SAD) yukarıdaki haritada da belirtildiği gibi  kısaca şudur: I. Ordu siklet merkezini Kalecik Sivrisi ve Çiğiltepe arasında olmak üzere konumlandırıp  Afyon Toplusivri hattına yarma hücumu gerçekleştirecektir. 5. Süvari Kolordusu Çiğiltepe- Toklusivri arasından Ahır Dağları etrafından düşmanı çevirecektir. II. ordunun üç tümeni Sandıklı-Şuhut-Efe Sultan bölgesinde ordunun önlemi olarak yedekte kalacak. Yine II. Ordu Afyon ile Kuzey Sakarya arasında düşmanı taarruzla tespit edecek. Kocaeli ve Menderes grupları da düşmana taarruz ile tespit yapacaktır. Böylece İzmir'deki merkez komuta kademesi ile düşmanın bağlantısı kesilecektir. Kuşatılan düşman yıldırım savaşı ile imha edilecektir.

  Plan, Sakarya Savaşı sonrası uygulanmak üzere hazırlandı. Fakat kış mevsiminin girmesi, ordunun eksiklikleri ve Sakarya Savaşı'ndan ordunun yorgun çıkması gibi nedenlerle haklı olarak yaklaşık 10 ay ertelendi. Büyük Taarruz hazırlıkları çerçevesinde asker, subay, iaşe, teçhizat, mühimmat ihtiyaçları giderildi. Türk ordularında taarruz hazırlıkları son sürat yapılırken; SAD planı gereğince yüksek gizlilik uygulandı. Bu gizlilik çerçevesinde harekatın yapılacağı son ana kadar düşmanın harekattan haberi olmadı. Türk orduları plan çerçevesinde görev yerlerine geceleri ses ve ışık disiplinine uymak sureti ile kilometrelerce yol alıp; gündüzleri ağaç altında saklanarak, dinlenerek ilerledi. Stratejik aldatmalar hem askeri hem siyasi olarak devam etti. Yunan ordularını piyon olarak kullanan İngiltere bile Yunan ordusu imha edildikten sonra olanların farkına vardı. Türk orduları usul usul Afyon güneyine ve Türk süvarileri Ahır Dağından düşmanın arkasına yürürken düşman, hiçbir şeyin farkına varmadı. 

  26 Ağustos'ta başlayan taarruz düşmanın beklemediği yönde ve zamanda oldu. Motorsuz yıldırım harekatı ile ani bir baskınla düşmanın toparlanmasına bir daha fırsat verilmedi. Atatürk'ün deyimi ile düşman ordusu diye bir şey kalmadı. İleri harekat ile 9 Eylül 1922'ye kadar iki haftada 400-500 kilometre giden Türk orduları Batı Anadolu'da düşmanı imha edip, taarruz planını başarı ile uygulamıştır.

Konu ile ilgili Ayrıntılı Anlatım ve Kaynakçaya ulaşmak için BKZ.↴
http://www.sessiztarih.net/2020/06/buyuk-taarruz-planinin-temeli-kod-ad-sad.html

Derleyen: Ali ÇİMEN









Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl