Ana içeriğe atla

2. Dünya Savaşı'nda Refah Şilebi Olayı (Faciası)

   İngiltere'den sipariş edilen 4 adet denizaltı ve 4 adet destroyeri teslim almak üzere, askeri deniz personelinden oluşan 200 kişilik mürettebatı ile Mersin'den 23 Haziran 1941'de ayrılan Refah Şilebi'nin, hangi ülkeye ait olduğu resmi olarak kesinlik kazanmayan bir denizaltıdan atılan torpil sonucu batırılmasıyla meydana gelen faciaya Refah Şilebi Olayı denir.

  II. Dünya Savaşı döneminde, Hitlerin, Türkiye'ye saldırmama garantisinde bulunması ve yakınlaşmak istemesi İngiltere'yi rahatsız etmişti. İngiltere'nin istememesine rağmen Türk-Alman saldırmazlık anlaşması imzalandı. İngiltere ise Türkiye'nin savaş başlamadan önce, 1939'da istediği siparişleri teslim etmek ve Türkiye ile ilişkilerini artırmak amacıyla Türkiye'den bir askeri grubun gönderilmesini talep etti. Bu durum üzerine Türkiye, eski bir deniz aracı olan Refah Şilebi'ni bu teslimat için görevlendirdi.

Olay İle ilgili Özet Anlatım için BKZ.↴
http://www.sessiztarih.net/2020/06/refah-silebi-olayi-ozet.html





Olay Nasıl Gerçekleşti?

    En seçkin deniz, hava ve 28 gemi personelinden oluşan 200 kişilik görevli kafile belirlendi. Kafiledeki havacı pilot subaylar ise İngiltere'de uçuş eğitimi almak amacıyla giden gemideki yolculardı. Programa göre 25 Haziran'da Mısır'ın Port Said Limanına varılacak; limanda hazır bekleyen ünlü Quenn Mary transatlantiğinin koruması altında konvoy gemileri ile birlikte Ümit Burnu üzerinden İngiltere'ye varılacaktı. Akdeniz'de Alman ve İtalyan donanması cirit attığından Akdeniz güvenli değildi. Zaten savaştaki bütün ülkelerin denizaltıları birbirlerinin gemilerini batırıyor; Akdeniz'de gövde gösterisi yapıyordu. 

  Dikkat çekmemek için eski, yaşlı bir yük ve ticaret gemisi olan Refah Şilebi seçildi. 23 Haziran 1941'de Refah Şilebi Mersin'den 17.30'da hareket etti. Saat 23.01'de (ya da 22.30)Mersin'in 41 (ya da 20-25 ) mil açıklarına gelen şilep, hangi ülkeye ait olduğu belli olmayan bir denizaltı tarafından atılan torpil ile iskele borda makina dairesi hizasından yara aldı. Beklenmedik şiddetli ve büyük bir patlama oldu. Gemi su almaya başladı. Elektrik sistemi zarar gördüğünden telsiz iletişimi kapandı. Gemi güvertesinde bulunan birçok kişi patlama ile ya hayatını kaybetti ya da yaşanan panik ile denize atladı; kimisi boğuldu kimisi de köpek balıklarının saldırısına uğradı. Geriye kalan şahıslar elde kalan bir filikaya binme paniği ile birbirlerine girdiler. Yüzbaşı Nevzat Erül, belindeki tabancasını çekerek soğukkanlılıkla filika önündekileri sıraya koydu ve 28 kişiyi filikaya bindirdi. Filika 20 saatlik yolculuk sonrası Adana Karataş Feneri yakınına yanaştı. Böylece olay, duyuldu ve ülke gündemine oturdu. Nevzat Erül anılarında filika hadisesini şöyle anlatmıştı:



Kurtulma ümidimizi kaybetmemiştik. Filikayı kaldıramadığımız için saat 02.00’ye kadar geminin yavaş yavaş batmasını bekledik. Filika su seviyesine gelir gelmez içine atladık. İngiliz, sandala atlayamamıştı. Sonradan boğulduğunu öğrendik. Torpillendiğimiz sırada kurtuluruz ümidiyle denize atlayanlar da boğulmuşlardı. Küreklerden direk yapıp battaniyeleri de yelken olarak kullandık. Kıbrıs’a gitmemiz 10 millik yakınlığı yüzünden daha elverişliydi fakat lodos bizi Türkiye kıyılarına doğru sürüklüyordu..''

  Yaşanan faciada resmi son rakamlara göre; 1'i İngiliz olmak üzere, İngiltere'ye pilotluk kursuna giden 16 hava subayı ve 15 deniz subayı, 48 deniz astsubayı, 63 deniz eri, 25 gemi mürettebatı olmak üzere 168 personel yaşamını yitirdi.  28'i filikada olmak üzere 32 kazazede personel ise kendi çabaları ile kurtulmuştu. Filikaya binmeyip gemide kalmak isteyen Kaptan İzzet Dalgakıran ve gemi kafilesinin komutanı Yarbay Zeki Işın da şehitler arasındaydı.





TBMM'nin Olaya Tepkisi

   TBMM'de olaydan sonra tansiyon yükseldi, şiddetli tartışmalar meydana geldi. Milli Müdafaa (Savunma) Bakanı Saffet Arıkan ve Milli Münakalat (Ulaştırma) Bakanı Cevdet Kerim İncedayı istifa etti. TBMM, olayı Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal ve uluslararası güvenliğine bir müdahale olarak değerlendirdi. Olayla ilgili tahkikat komisyonu kuruldu. Dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, dönemin Savunma ve Ulaştırma bakanlarını çok ağır bir biçimde eleştirdi. Facia ile ilgili dava açıldı. Yapılan soruşturma ve dava sonucunda hem bakanlar aklandı; hem de ortadaki kusur ve kabahatin kasıt taşımadığı gerekçesiyle bu işteki tüm sorumlulara ceza verilmedi. Fakat 40 yıllık bir eski yük gemisinin, 200 kişilik bir yolcu grubuna müsait olmayışı; gemi rotasının tehlike bir yol üzerine kurulması, Mersin İngiliz konsolosunun bu yolculuğa güvence vermemesi, geminin hava ve denizden desteklenerek takip edilmemesi, kaptan ve diğer görevlilerin geminin böyle bir yolculuğa müsait olmamasını uyarmaları tarihi açıdan dikkate değerdir.


                                        Refah Şilebini Hangi Ülke Batırdı?

  Olayın hemen ardından Almanya ve İtalya olayla ilgilerinin olmadığı yönünde açıklamalar yaptılar. Almanya ve İngiltere ise karşılıklı olarak birbirlerini de suçladılar. İngiltere, Almanya, İtalya ve Fransa üzerine iddialar belirtildi. Fakat kimin torpidoları attığı hala netlik kazanmamış bir durumdur.

   Gemiyi, Fransızların yanlışlıkla batırdığı yönünden bulgulara rastlandı. Araştırmacılara göre; gizli pazarlık sonucunda tazminat olarak 2 savaş gemisi Türkiye'ye verildi. Diğer bir araştırmacıya göre ise en bariz gösterge, Teğmen Dal Pozzo Corrado'nun komutasındaki R. Smg Ondina adlı denizaltının bu faciaya sebep olduğudur. Hatta İtalyanların gemiye rıhtımdayken mıknatıslı mayınlar yerleştirdiği ve gemi açıldıktan sonra patlattıkları komploları öne sürüldü. Refah şilebinin kim tarafından batırıldığı tam olarak netleşmemiştir. Fakat net olan; Türkiye'yi her halukârda II. Dünya Savaşı'na sokma isteğidir.

  Olaydan yaklaşık 10 yıl sonra, 27 Haziran 1951'de, olayda yaşamını kaybeden kişiler şehit kabul edildi. 23 Haziran 1972 tarihinde ise Refah Şehitleri Anıtı açıldı. Emperyalizm, savaşa katılmak istemeyen ülkelerden de kurbanlar alıp ocaklar söndürdü.

Derleyen: Ali ÇİMEN

Kaynakça:

→ Rahmi AKBAŞ, İkinci Dünya Savaşı'nda Batırılan Bir Türk Gemisi Refah Şilebi, Atatürk Araştırma Merkezi yay., I.Baskı, Ankara, 2014.

→Osman YALÇIN- Mustafa ŞAHİN, ''İkinci Dünya Savaşı'nda Refah Şilebi Hadisesi ve Sonrası Gelişmeler'', Atatürk Araştırma Merkezi, Cilt:34, Sayı:98, s. 181-226.

Makaleye genel ağdan ulaşmak için BKZ↴

→Evren KÜÇÜK, ''Büyük Güçlerin Mücadelesinde Akdeniz: Refah Şilepi Örneği'', Karadeniz Araştırmaları Dergisi, Sayı:57,  Bahar 2017, s.99-121.

Makaleye genel ağdan ulaşmak için BKZ↴

→Emekli Deniz Kurmay Albay Bora SERDAR, ''78 Yıldır Cevabı Aranan Soru... Refahı Kim Batırdı.'', Odatv İnternet sitesi, 23 Haziran 2019.

Makaleye genel ağdan ulaşmak için BKZ↴

→''77 yıldır derinlerde bulunmayı bekliyor'', Milliyet, 23,06,2018.
Habere ulaşmak için BKZ.↴



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hicrî Takvim Miladi Takvime Nasıl Çevrilir?

Örnek: Hicrî 1431 yılını Miladi Takvime Çevirme Aşamaları: I. Aşama : 1441 Hicrî yıl 33 sayısına bölünür. Çünkü 1 Hicri yıl yaklaşık 354 gündür. Hicrî takvim kamerî, yani aya dayalı düzenlenir. Güneşe dayalı düzenlenen Miladi Takvimde ise 1 miladi yıl yaklaşık 365 gündür. İki takvim arasında bir yıllık sürede 11 günlük fark görülür. Bu fark toplamda her 33 yılda 1 yıl olmuş olur. 1431/ 33 = 43,36...→ yaklaşık 43. Böylece 33 yılda 1 yıllık farktan 1431 yılda kaç yıl fark olduğu ortaya çıkar. II. Aşama :  Yukarıda çıkan sonuç, Hicri yıldan çıkarılır. 1431-43= 1388 Böylece Hicri Takvimin Miladi takvim ile arasındaki fark düzeltilmiş oldu. III. Aşama : Yukarıda çıkan sonuç yıl farkı alınmış hicri tarihtir. Son olarak bu sonuca iki takvim arasında 622 yıl farkı eklenir. Hicrî Takvim başlangıcı, İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye Hicreti olayıdır. Bu olay Miladi 622'de olmuştur. 622 rakamı   iki takvim arasındaki yıl farkı

Tevaif-i Mülük Devletler Ne Demektir?

   Abbasi Devleti'nin (750-1258) merkezi otoritesinin zayıflaması ve Abbasiler'e bağlı yöneticilerin (Emir'ül Umeralar) kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile ortaya çıkan feodal devletlere Tevaif-i Mülük Devletler denir. Tevaif'ül Mülük Devletler, Abbasiler'in çözülmesine ve parçalanmasına zemin hazırlamıştır.  Ayrıca BKZ. → Emir'ül Umera Nedir? ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/08/emirul-umera-nedir.html Tevaif-i Mülük Devletler    şunlardır: * Mısır 'da; - Tolunoğulları (Mısır'da kurulan ilk Türk- İslam Devleti) - İhşitler (Akşitler) (Mısır'da kurulan 2. Türk-İslam Devleti) Ayrıca BKZ. → Hicaz'a egemen olan ilk Türk devleti ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/05/hicaza-egemen-olan-ilk-turk-devleti.html - Fatimiler (Şii Arap Devleti) * İran 'da; - Tahiriler - Saffariler - Büveyhoğulları * Horasan 'da; - Samanoğulları * Kuzey Afrika 'da; - Ağlebiler - İd

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay