Ana içeriğe atla

Dörtlü Takrir Ne Demektir? Kısaca Bilgi

  7 Haziran 1945'te, Cumhuriyet Halk Partisi içinde yer alan dört siyasetçi; Celal Bayar, Fuat Köprülü, Adnan Menderes, Refik Koraltan'ın meclise önerge sunması ile Türkiye siyasetinde yeni bir döneme girilmesi sürecini ifade eden kavramdır. Dörtlü Takrir (önerge) ile siyasette yeni bir oluşum başlamıştır. "Yeter söz milletin" sloganı ile 7 Ocak 1946'ta, adları geçen dört kişi tarafından Demokrat Parti kurulmuştur.

  CHF'nin Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu tasarısı mecliste tartışılırken parti içindeki muhalif sesler yükselmiş; tasarıya sert biçimde karşı çıkışlar olmuş; muhalefet bu süreçten itibaren kopuşa doğru ilerlemişti. Cumhuriyet Halk Fırkası içindeki ufak gruplaşmalar ve ayrışmalar, bu tasarı tartışmalarıyla iyiden iyiye belirginleşti. Yeni oluşumlara zemin hazırlandı. Sonunda da Dörtlü Takrir doğdu.

A. Menderes- R. Koraltan- C. Bayar- F. Köprülü

  Dörtlü Takrir tarafından TBMM'ye sunulan önerge; demokrasinin ruhundan uzaklaşıldığı, yönündeydi.  Önerge 12 Haziran'da reddedildi. Fakat CHP içindeki bu muhalif yapı sesini gazetelerde de yükseltti. Çok geçmeden Menderes ve Köprülü partiden ihraç edildi. Sonra da Koraltan ihraç edildi. Celal bayar ise hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etti. Böylece Demokrat Parti oluşum süreci Türkiye'de başladı.



Derleyen: Ali ÇİMEN

Kaynakça:

→Işıl TUNA,"VERİLİŞİNİN 70. YILINDA DEMOKRATİKLEŞME BELGESİ OLARAK TÜRK SİYASAL HAYATINDA DÖRTLÜ TAKRİR", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XV/30 (2015-Bahar), ss.203-219.

→Erdal İNCE, "KÖYLÜYÜ TOPRAKLANDIRMA KANUNU’NUN TÜRK SİYASAL YAPISININ OLUŞUMU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi (ÇTTAD), V/13, (2006/Güz), s.s. 59–78.

→Mehmet Korkud AYDIN, "CHP’DE PARTİ İÇİ MUHALEFETİN İLK ÖRNEĞİ: ÇİFTÇİYİ TOPRAKLANDIRMA KANUNU VE TBMM’DE YAŞANAN TARTIŞMALAR", Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.41, 2018, s. 359-384.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl