Ana içeriğe atla

Savaşta Şehit Düşen İlk ve Tek Osmanlı Padişahı

     Sultan I. Murat Han (Hudâvendigâr) savaş meydanında şehit olan ilk ve tek Osmanlı padişahıdır. Osmanlı Devleti ile Haçlı Orduları arasında yapılan 1389 I. Kosova Savaşı'nda şehit düşmüştür. Kazanılan savaş sonrası harp meydanını gezerken, yaralı halde bulunan Sırplı bir düşman askeri tarafından hançerlenerek şehit edilmiştir.

Sultan I. Murat
   I. Murat (1362-1389) komutasında Osmanlı Orduları,  Sırp despot Lazar'ın komuta ettiği Haçlı Ordusu ile 10 Ağustos 1389'da Kosova'da karşılaştı. Savaş sırasında Osmanlı sol kanadı zayıflamıştı. Oğlu Yıldırım Bayezid'ın tuttuğu sağ kanat ise düşmanı bozguna uğrattı. Osmanlılar 8 saat içinde kesin bir galibiyet aldı. Fakat savaş sonrası Miloş Kobiloviç adında bir Sırplı "Müslüman oldum" bahanesi ile padişahın yanına yaklaşıp onu hançerledi. Uzunçarşılı, olayı şöyle nakleder:

"Yıldırım Bayezid tarafından Bursa kadısına gönderilen fermanda; Sultan Murat'ın harpten sonra otağına dönmesini müteakip Miloş Kobiloviç adında birisinin "ben müslüman oldum" diye otağ-ı hümâyun etrafındaki adamlardan birisine rica ile pâdişahın yanına girmeği arzu etmiş ve bu suretle kabul olunduğu sırada yeninde gizlediği hançerle vurup şehit ettiği ve Miloş'un derhal parça parça edildiği beyan olunmaktadır. 

Düsturnâme'de muharebeyi müteakip Miloş at üzerinde gelmiş ve senin dinine gireceğim diye atından inmiş ve el öpmek bahanesiyle yeni içindeki hançeri ile vurarak Murad'ı attan yıkmıştır. Ağır yara alan Murad, ölümünden sonra oğlu Bayezid'ın hükümdar olmasını vasiyet etmiştir.

Oruç Bey tarihinde harp henüz bitmeden at üzerinde iken şehit edildiği beyan olunuyor. Bu rivayetlerin en doğrusu İslâm adeti üzere galibiyet şükranesi olarak harp sahasını gezdiği sırada yaralı Milaş adında bir Sırplı tarafından yaralanmasıdır."

    Sırp despot Lazar, oğlu ve maiyetinde bulunan bin civarındaki kimse esir edildi. Sultan I. Murat'ın şehit olması ile Sırp despot ve oğlu derhal katledildi. Öleceğini anlayan Sultan Murat, düşman birliklerini takibe devam eden oğlu Bayezid'ı çağırarak hükümdarlığı kendisine bıraktı. 

I. Murat Türbesi- Bursa
   Düşman takibini sürdüren Murat Han'ın diğer oğlu Yakup Çelebi de olaydan habersizce geri çağrıldı. Devlet erkanının kararı ile saltanat iddiasına kalkmasın diye orada boğduruldu. 30 yaşındaki Yakup Çelebi'nin ölümü orduda acı uyandırdı. Padişah ve oğlunun tahnit edilen naaşları, Bursa'ya götürülüp defnedildi.

Derleyen: Ali ÇİMEN

Kaynakça:

→Ord. Prof Dr. İsmail Hakkı UZUNÇARŞILIBüyük Osmanlı Tarihi,I. Cilt, 7. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları-XIII. Dizi, s. 255-256-257.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl