Ana içeriğe atla

Osmanlı'da Açılan İlk Metro Tüneli

   Türkiye tarihinde ilk kez metro tüneli 17 Ocak 1875'te, İstanbul'da açılmıştır. Bu metro tüneli dünyada Londra metrosundan sonra en eski ikinci yeraltı kentsel demiryoludur.  Dünyadaki ilk çağdaş füniküler sistemdir. Tünel, Haliç'in kuzey kıyısında yer alan Galata ile Pera'yı (Karaköy ile Beyoğlu) birbirine bağlayan tüneldir. Tünele Galata-Pera Tüneli denilmiştir. Sultan Abdülaziz döneminde inşa edilmiştir. 1867'de İstanbul'u gezmeye gelen Fransız mühendis Gavand, kente hayran kalmıştır. Kentin en işlek yerlerinden biri olan Galata ve Pera arasının eğimli bir caddesinin olduğunu görmüş ve buna göre bir demiryolu tüneli tasarlamıştır.



   17 Ocak 1875'de görkemli bir tören ile yolcu taşınması işlemine başlandı. Dönemin şeyhülislamı "...bu zirri zemin arabalarında insan götürülmesi caiz değil..." demişse de bu fetva daha sonra değiştirilmişti. Tünel açıldığı ilk günden itibaren halkın ilgisini çekmiş; ilk on dört günde 75 bin yolcu seyahat etmişti. Birinci mevki gidiş-dönüş 3 kuruş, ikinci mevki ise 1,5 kuruş olarak belirlenmiş; 5 yaşından küçük çocuklardan bilet alınmamış, resmi ve askeri kıyafetliler ise  yarım ücret ödemişti.

 Tünel, Fransız mühendis Eugene Henri Gavand tarafından asansör hat üzerinde kısa bir tren yolculuğu olarak tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Metro tünelinin uzunluğu 574 metre, ray uzunluğu 626 metredir. Ortalama yol eğimi ise %10'dur. Yolculuk süresi bir buçuk dakikadır. İlk yapım maliyeti 180 bin Osmanlı Lirasıdır. Tünelin toplam maliyeti ise 4.125.554 Frank'tır. 

Galata-Pera Tünelinin Planı
  Tünel tesislerinin enerjisi Osmanlı döneminde, 150 beygir gücünde iki buhar makinası ile sağlanmıştır. 1 Mart 1939'da yabancı şirketten alınarak millileştirilen tünel; İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) Umum Müdürlüğü’ne devredilmiştir. Buharlı tren 1971'de yerini elektrikli trene bırakmıştır.

Derleyen: Ali ÇİMEN

KAYNAKÇA:

Eren Kayaoğlu , Adem Candaş  , Y. Ziya Kocabal , C. Erdem İmrak, "İSTANBUL’UN TARİHİ FÜNİKÜLERİ ‘TÜNEL’", Asansör Sempozyumu, İzmir 25-27 Eylül 2014.

Yukarıdaki kaynağa ulaşmak için BKZ.↴

Dünyanın Üçüncü Yeraltı Metrosu Tüneli 120 Yaşında, Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı:384, 1996.

Yukarıdaki kaynağa ulaşmak için BKZ.↴
http://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/1235.pdf

Tünel Hakkında↔BKZ. İETT↴
https://www.iett.istanbul/tr/main/pages/tunel-hakkinda/93



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl