Ana içeriğe atla

İlk Türk Kadın Romancı Kimdir?

   Fatma Aliye Hanım, ilk Türk kadın romancıdır. Tarihçi Ahmet Cevdet Paşa'nın kızıdır. 2009 yılından beri 50 TL banknotların arkasında resmi basılı olan romancıdır. Hakkında müstakil bir monografi yazılan ilk kadın yazardır. Bu monografi hocası Ahmet Mithat Efendi tarafından kaleme alınmıştır. Fatma Aliye Hanım, Soyadı Kanunu sonrası Topuz soyadını almıştır.

Fatma Aliye Hanım
    Türk edebiyatının ilk kadın romancısı Fatma Aliye Hanım; Tanzimat Dönemi'nde, 9 Ekim 1862'de doğdu. İyi bir eğitim hayatı oldu. Özel hocalardan dersler aldı. Ahmet Mithat Efendi ve babası ise en önemli hocaları idi. İyi derecede Fransızca öğrendi. Babasının resmi görevleri nedeniyle Halep, Yanya gibi Osmanlı kentlerinde bulundu. II. Abdülhamid'in yaverliği görevinde de bulunan kolağası Fâik Bey ile evlendi. Merâm adlı romanı Fransızca'dan Türkçeye çevirmesi ile ilgiyi üzerinde toplamayı başardı. Tercüman-ı Hakikat Gazetesinde yazılar kaleme aldı. 

  "Meram, Hayal ve Hakikat, Muhâdarât, Nisvân-ı İslâm, Re'fet, Ûdî, Levâyih-i Hayat, Taaddüd-i Zevcât’a Zeyl, Terâcim-i Ahvâl-i Felâsife, Tedkîk-i Ecsâm,  Enîn, Târîh-i Osmâniyye’nin Bir Devre-i Mühimmesi - Kosova Zaferi ve Ankara Hezimeti, Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı" Fatma Aliye Hanım'ın önemli romanları ve diğer eserleridir.

    Osmanlı modernleşmesinin Tanzimat dönemi ile birlikte ele alınan kadın konusunun önde gelen isimlerindendir. Romanlarında çok eşle evlilik, aldatılma, boşanma gibi konuları eleştirmiştir. Kadın sorunlarını romanlarında, makalelerinde, konferanslarında dile getirmiştir. Eğitimli, bilinçli ve kendi ayakları üstünde durabilen kadınların toplumsal kalkınmadaki önemine işaret etmiştir.

  1924'ten itibaren sağlığı bozulmaya başladı. Notre Dame de Sion mezunu küçük kızı Zübeyde İsmet Hanım'ın katolik rahibesi olması ve bunun gazetelere yansıması Fatma Aliye Hanım'ın üzüntüsünü ve hastalığını artırdı. 13 Temmuz 1936'da, 73 yaşında İstanbul'da vefat etti. 

Derleyen: Ali ÇİMEN

Kaynakça:

→Gülnaz Gezer BAYLI,"Osmanlı'da Kadının Uyanışı: Fatma Aliye Hanım", CEDRUS, Cilt:6, 2018, s. 597-611.

→TDV İslam Ansiklopedisi, Fatma Aliye Hanım, Cilt:12, İstanbul 1995, s. 261-262.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl