Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele yıllarında, 1 Nisan 1922'de, beraberindeki heyetten Rus elçi Aralov ve Azerbaycan elçisi Abilof ile birlikte Ilgın'da 5. Süvari Kolordusunu denetledikten sonra Konya'ya geçmişti. Konya'da büyük bir halk kalabalığı, paşayı coşku ile karşıladı. Maiyetindekilerle birlikte 3 gün Konya'da kalan Gazi Paşa, çeşitli ziyaretler gerçekleştirdi. Bu ziyaretlerden biri de medreselere yapıldı. Bir medresede çeşitli istekler dile getirildikten sonra medrese hocasının medresedeki askerlik çağındaki öğrencilerin askere alınmaması isteği Gazi Paşa'yı çok öfkelendirdi. Sovyet Rusya elçisi Aralov, hatıralarında bu konudan şöyle bahsetmiştir:
"O gece iki dini müesseseyi ziyaret ettik. Kanlı, canlı hemen hepsi de gencecik mollalar medresenin avlusunda dizilmişlerdi. Bunların yanında geniş cübbeli, beyaz sarıklı hocalar da yer almıştı. Hepsi de yerlere kadar eğilerek Mustafa Kemal Paşa'yı selamlıyorlardı. Bunların içinden biri, bunların başı ve en nüfuzlusu, M. Kemal Paşa'dan medrese sayısını artırmasını rica etti. Bu zat, ayrıca medrese öğrencilerinin askere alınmamalarını da istirham etti. Hoca konuşurken M. Kemal'in kendini zor tuttuğu belli oluyordu. Ama medrese öğrencilerinin askere alınmamaları söz konusu olunca, artık kendini tutamadı ve yüksek bir sesle sertçe:
- Ne o, dedi. Yoksa sizin için medrese, Yunanlıları mağlup etmekten, halkı ızdıraptan kurtarmaktan daha mı değerlidir? Millet kan içinde yüzerken, halkın en iyi çocukları cephelerde döğüşür, yurt için canlarını feda ederken, siz burada, genç, sapasağlam delikanlıları besiye çekmişsiniz!.. Bu asalakların askere alınmaları için hemen yarın emir vereceğim."
Gazi Paşa, Aralov ve beraberindekilerle oradan ayrılıp arabasına bindiğinde dahi hala keyifsizdi. İlerlerken medreseler hakkında konuşmaya devam etti. Aralov şöyle aktarmıştır:
"Savaş sona erince onlarla daha ciddi konuşacağım! Her şeyden önce onları mali dayanaklarından, vakıflardan yoksun edeceğim. Yurt topraklarının büyük bir parçası, nerde ise üçte ikisi, belki de daha çoğu vakıftır. Bu topraklar mollaların hayat kaynaklarıdır. Bunların çoğu köylülerin elinden alınmış topraklardır. Buna son vereceğiz. Bir de utanmadan hükümetten yardım istiyorlar."
Gerçekten de o dönem Mustafa Kemal'in dediği gibi dinç ve sağlam askerlik çağındaki delikanlıları askerden kaçıran tekkeler ve medreseler vardı. Tahmini kaçan kişi sayısı tam bir kolordu demekti.
Derleyen: Ali ÇİMEN
KAYNAKÇA:
→Hazırlayan,Erol CİHANGİR, Aralov'un Hatıralarında Mustafa Kemal ve Türkiye, Kum Saati Yayınları, İstanbul, Mayıs 2005, s. 87-88.
→Zekeriya TÜRKMEN, "Mustafa Kemal Paşa'nın Büyük taarruz Öncesinde Süvari Kolordusunu Denetlemesi ve Ilgın Manevrasında Süvari Kolordusu", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 20, Sayı:58, 2004, s. 203-230.
→Zekeriya TÜRKMEN, "Mustafa Kemal Paşa'nın Büyük taarruz Öncesinde Süvari Kolordusunu Denetlemesi ve Ilgın Manevrasında Süvari Kolordusu", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt: 20, Sayı:58, 2004, s. 203-230.
Yorumlar
Yorum Gönder