Osmanlı Devletinde, padişahların sefere çıkmadığı zamanlarda ordunun başında sefere çıkarak başkomutanlık yapan vezîr-i âzamlara (Baş vezir, sadrazam) Serdar-ı Ekrem denir. Sözlük anlamı ise; başkomutan, başbuğ, başkumandan demektir. Padişah, sefere çıkacak vezîr-i âzamına, tören yaptırır; çeşitli hediyeler ile birlikte sancak-ı şerifi teslim ederdi.
Sefere çıkan Serdar-ı Ekrem geniş yetkiler ile donatılmıştı. Savaş meydanında bir divan toplayabilir, kararlar alabilirdi. Tayin yapabilirdi.. Yapılan tayinler için serdar ruûs defterlerine; ''ordudan tayin edilmiştir'' notu düşülürdü. Bir kimseyi görevden azledebilirdi. Öyle ki II. Viyana Kuşatması (1683) sırasında, Serdar-ı Ekrem Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, suçlu bulduğu Budin (Budapeşte) Valisi Uzun İbrahîm Paşa'yı idam ettirmiştir. Yapılacak harcamalarla ilgili kendisine hesap sorulmazdı. XIX. yüzyıldan itibaren sadrazamlık yapmayan seraskerlere (ordu komutanı) de serdar-ı ekrem unvanı verilmiştir.
Derleyen: Ali ÇİMEN
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa |
KAYNAKÇA:
→TDV İslam Ansiklopedisi, C.36, 2009, s.551-552.
→Ferit DEVELLİOĞLU, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi yayınları, Ankara, 2005, sayfa 941.
Yorumlar
Yorum Gönder