Ana içeriğe atla

Sandler Raporu

  Milletler Cemiyeti Konseyinin belirlediği İsveçli raportör Sandler'in 1937'de, Hatay'a giderek, Sancak (Hatay) Sorunu hakkında hazırladığı rapora SANDLER RAPORU denir. Hatay'ın anavatana katılması sürecinde olumlu etkileri olan, Hatay'ın Suriye'den ayrı bir statüde görülmesini sağlayan ve özerkliğini hazırlayan rapordur.



    Türkiye- Fransa arasında 20 Ekim 1921 Ankara Anlaşması'nda, Hatay, içinde yaşayan Türklerin sosyal ve kültürel hakları gözetilerek Fransız mandası Suriye sınırları içinde kalmış bir Misak-ı Milli toprağıydı. 1930'lu yıllarda İtalya ve Almanya'nın yayılmacı-saldırgan-faşist politikaları nedeniyle diğer ülkeler gibi Fransa da mandalarını terk etmeye başlamıştı. 1936'da Fransa; Suriye ve Lübnan üzerindeki mandaterlik haklarını çektiğini belirtmişti. Suriye'nin bağımsızlık kazanma süreci başlamıştı. Türkiye de, İskenderun Sancak Sorununu (Hatay Sorunu) hemen gündeme taşımıştı. Hatay'da yaşayan Türkler Türkiye'ye katılmak istiyor; Suriye ise sancağı bırakmamak istiyordu. Cumhurbaşkanı Atatürk ise II. Dünya Savaşı tehlikesinin kol gezdiği bir süreçte sıkışan Fransa üzerinden Hatay Sorununu gündeme taşımış ve planlarını yapmıştı. Fransa'ya Sancak Sorunu üzerine siyasi notalar verildi.

   Fransa'nın Sancak Sorununu Milletler Cemiyetine götürme teklifini Türkiye hemen kabul etti. 14-16 Aralık 1936 tarihleri arasında Miletler Cemiyeti meseleyi görüştü. Uyuşmazlığın giderilmesi amacıyla İsveçli raportör Sandler görevlendirildi. Sandler'in hazırladığı raporda; bölgeye üç kişilik gözlemci heyet gönderilmesini, tarafların raportör aracığıyla görüşmelerini ve Milletler Cemiyetinde Ocak 1937 toplantısında sorunun tekrar ele alınmasını tavsiye etti. Bu süreçte görüşmelerde uzlaşma sağlanamadı; Hatay'da Türkler ve Araplar arasında gerginlikler yaşandı. 2o Ocak 1937'de Millerler Cemiyeti toplantısında görüşmeler ilerlemiş, 26 Ocak'ta Türkiye ve Fransa prensip anlaşmasına varmıştı. 27 Ocak 1937'de ise cemiyet tarafından SANDLER RAPORU ONAYLANDI. Bu rapora göre;

İskenderun Sancağı içişlerinde bağımsız, dışişlerinde Suriye'ye bağlı olacak. Ancak Suriye, sancağın statüsüne ilişkin zararlı kararlar alamayacaktı.

Sancakta, resmi dil Türkçe olacak. İkinci bir dil için MC Konseyi karar verebilecek.
  
Suriye ile sancak arasında bir gümrük ve para birliği kurulacak; ortak yapılacak işler hususunda özel memurlar ile eş güdüm sağlanacak.

Bölge, gayri askeri hale (silahsızlandırılmış) getirilecek.

Sancak statüsü ve anayasasına uyulmasını denetlemek için Fransız uyruklu bir delege sancağa atanacak.

Sancağın toprak bütünlüğü Fransa ve Türkiye'nin garantörlüğü altında olacak.

   Milletler Cemiyeti, Sandler Raporu sonrası süreçte rapor doğrultusunda hareket etti. Sancağın ayrı varlığı, özerkliği ve hukuki statüsü, uluslararası hukuksal bir çerçeve ile resmen ortaya konuldu. Ayrıca İskenderun Sancağı, daha önce Atatürk'ün adını verdiği ''Hatay'' adını aldı. 

  Hatay Sorunu, süreç içerisinde devam etmiş ama Hatay'ın ana vatana katılmasında Sandler Raporu'nun olumlu etkileri olduğu görülmüştür. 2 Eylül 1938'de Suriye'den ayrılan Hatay Sancağı bağımsız bir devlet olmuş; 29 Haziran 1939'da ise Türkiye'ye katılmıştır.

Hazırlayan: Ali ÇİMEN

KAYNAKLAR:

Figen ATABEY, ''Hatay'ın Anavatana Katılma Süreci'', AVRASYA ULUSLARARASI ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, Cilt III, Sayı:7, Temmuz 2015, s.195-198.

  Yukarıda adı geçen makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.↴















   

   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Misak-ı Milli'den Verilen İlk Taviz Neresidir?

Misak-ı Milli'den verilen ilk taviz Batum'dur . Sovyet Rusya ile TBMM arasında 16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Anlaşması'nda Sovyetler, TBMM'nin Misak-ı Milli sınırlarını tanımıştı. Ancak Sovyetler Birliği TBMM'nin daha önce Ermenistan ve Gürcistan ile imzaladığı anlaşmalarda belirlenen sınırı, Batum'un Gürcistan'a bırakılması şartıyla tanıdı. Gürcistan, Bolşevik rejiminin önemli uydu devletlerinden biri haline gelmişti. Lazistan'ın liman kenti Moskova Anlaşması ile Gürcülere bırakılmasına rağmen 20 Mart 1921'de Sovyetlerin ünlü Kızıl Ordu birlikleri, bölgedeki TBMM birliklerine saldırmış, hatta bir kısmını esir almıştı. Çünkü Moskova Anlaşması'nın haberi Batum'a ulaşmamıştı.  BATUM

Hicrî Takvim Miladi Takvime Nasıl Çevrilir?

Örnek: Hicrî 1431 yılını Miladi Takvime Çevirme Aşamaları: I. Aşama : 1441 Hicrî yıl 33 sayısına bölünür. Çünkü 1 Hicri yıl yaklaşık 354 gündür. Hicrî takvim kamerî, yani aya dayalı düzenlenir. Güneşe dayalı düzenlenen Miladi Takvimde ise 1 miladi yıl yaklaşık 365 gündür. İki takvim arasında bir yıllık sürede 11 günlük fark görülür. Bu fark toplamda her 33 yılda 1 yıl olmuş olur. 1431/ 33 = 43,36...→ yaklaşık 43. Böylece 33 yılda 1 yıllık farktan 1431 yılda kaç yıl fark olduğu ortaya çıkar. II. Aşama :  Yukarıda çıkan sonuç, Hicri yıldan çıkarılır. 1431-43= 1388 Böylece Hicri Takvimin Miladi takvim ile arasındaki fark düzeltilmiş oldu. III. Aşama : Yukarıda çıkan sonuç yıl farkı alınmış hicri tarihtir. Son olarak bu sonuca iki takvim arasında 622 yıl farkı eklenir. Hicrî Takvim başlangıcı, İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye Hicreti olayıdır. Bu olay Miladi 622'de olmuştur. 622 rakamı   iki takvim arasındaki yıl farkı

Atatürk Dönemi Türkiye- Fransa Arasındaki Sorunlar Nelerdir?

* Osmanlı Borçları Özet için BKZ.↴ http://www.sessiztarih.net/2020/06/osmanli-borclari-dis-borc-sorunu-ozet.html Ayrıntı bilgi için BKZ.↴ http://www.sessiztarih.net/2020/06/osmanli-borclari-dis-borclar-sorunu.html * Yabancı Okullar Özet bilgi için BKZ. ↴ http://www.sessiztarih.net/2020/06/yabanci-okullar-sorunu-ozet.html Ayrıntı bilgi için BKZ.↴ http://www.sessiztarih.net/2020/06/osmanlidan-turkiyeye-yabanci-okullar.html * Hatay Sorunu * Bozkurt-Lotus Olayı Konu ayrıntısı için içeriğe BKZ↴ http://www.sessiztarih.net/2020/06/bozkurt-lotus-davasi-ve-onemi-nedir.html * Adana- Mersin Demiryolu'nun Millileştirilmesi