Ana içeriğe atla

Sâbiîlik Nedir?

    Sâbiîn; Osmanlıca sözlük anlamı ''yıldızlara tapanlar'', sâbi ise ''yıldızlara tapanlardan, sebealı'' demektir. Sabiiler, inançlarının Hz. İbrahim ile başlayan ilk din olduğuna inanırlar. Tarihte Harran'ı da içine alan Ortadoğu coğrafyasında yaşayan bu kitlenin; İbrahimi gelenekten geldikleri ve monoteist (tektanrıcılık) inanca sahip oldukları genel olarak bilinir. 

   Kutsal günleri Pazar günleri ırmakta yıkanırlar. Vaftiz, en önemli ibadetleridir. Temizliğin sembolü olarak sürekli beyaz giyinirler. Bu beyaz elbiselerine rasta adı verilir. Sabii anne ve babadan doğmamış bir kimse bu topluluğa kabul edilmez. Kur'an-ı Kerim ve İncil de bahsedilirler. ''Vaftizci Yahya'' peygamber Hz Yahya'yı peygamber kabul ettikleri bilinir. Hz. İsa ve Hz. Muhammed'i ise kabul etmedikleri belirtilir.  

     Kaynaklarda birçok bilgin tarafından birbirinden farklı ve birbirine benzer tanımlamalar yapılmıştır. Etimolojik köken olarak tartışılır olmaları bir yana, çok zengin bir dini literatüre sahip oldukları kuşkusuzdur.

   Kaynaklar; Yahudi kökenli olduklarını, Hz. Yahya'ya biat ettiklerini ve Yahudilerin bu yüzden Hz. Yahya ile birlikte Sabiilere zulmettiklerini, Zebur okuduklarını hatta Sabiilerden Hz. İbrahim'e uyanların Hanifî olduklarını söyler. Yine kaynaklar; Batılıların ilk tanıştıklarında Hristiyanlığın uzantısı bir mezhep olduklarını düşündüğünü fakat tanıdıkça farklı bir cemaat olarak gördüklerini tasvir eder. Hatta beş vakit namaz kıldıkları, meleklere taptıkları, Yahudilik ve Mecusilik arasında bir yerde kaldıkları da betimlenmiştir. Putperest oldukları, gökyüzündeki yıldızlara taptıkları da farklı bir anlatıda yer alır. ''Kendi dinin terk eden kimse'' şeklinde İslam kaynakları fikir beyan eder. Görüldüğü üzere farklı kaynaklarda etimolojik kökenleri ve inanç biçimleri hakkında bir tartışma mevcuttur.

   
   Günlük hayatta Arapça konuşan Sabiilerin günümüzde yüz bin civarında oldukları tahmin edilmektedir. İran, Suriye veIrak'ta yaşayan Sabii cemaatleri olduğu gibi dünyanın bir çok yerine dağılmış halde yaşayan kitleleri de bulunmaktadır.

Derleyen: Ali ÇİMEN


KAYNAKÇA:

Ferit DEVELLİOĞLUOsmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi yayınları, Ankara, 2005, sayfa 905.

TDV İslam Ansiklopedisi, cilt 35, İstanbul 2008, s.341-344.

→ Ayrıca BKZ. Sabiilerin ruhani lideri Mardin'de ders verecek haberi için




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl