Ana içeriğe atla

Osmanlı'da Hayır Derneği- Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti

   Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı döneminde faaliyet gösteren sosyal yardım cemiyetidir. Halktan topladığı bağışlar ile asker ailelerine yardım etmiştir. Döneminde ''Mehmetçik Vakfı'' gibi çalışarak  çeşitli faaliyetler yürütmüştür. Sosyo-kültürel amaçlarla hareket eden ve ülkenin her yerine dağılmış bir paramiliter (yarı askeri- askeri güce yardımcı sivil örgüt) kuruluştur. Partiler üstü ve tarafsız bir yapıyı savunmasına rağmen İttihat ve Terakkiye yakınlığı ile bilinen bir cemiyettir.

Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti Biçki Yurdu Madalyası


   1 Şubat 1913'te İstanbul'da kuruldu. İlk beyannamesinde cemiyet;  "Vatanı kurtarmak için uzanacak her ele sarılacağız, öpeceğiz ve vatanı kurtaracağız" diyerek amacını ortaya koydu. Cemiyet, halktan kimselerin, özellikle yoksul asker ailelerinin giderlerini karşılamıştı. Orduya yardım amacı ile kurulmuştu. Ordunun kışlık ihtiyaçlarına katkı yaptılar. Cephe gerisinde hastaneler kurulmasına ve teknik imkanların sağlanmasına ön ayak oldular.

   Cemiyet, kaynak olarak halktan para toplamış; sinema, tiyatro gösterileri ve spor karşılaşmaları organizasyonları yaparak savaş döneminde sosyo-kültürel bir ortam oluşturmuştu. Hayır amaçlı Müdafa-i Milliye rozetleri sattılar. Piyangolar düzenlediler.Bu organizasyonlardan sağlanan tüm gelirler yardım amaçlı kullanıldı. Sarayın da dikkatini çeken cemiyet, 1914 yılında Hilal-i Ahmer ve Donanma Cemiyeti ile birlikte kamu yararına hizmet eden dernek ve cemiyetler statüsüne kavuştu. 

     Müdâfaa-i Milliye Cemiyeti yapacağı çalışmalar ile ilgili çalışma heyetleri oluşturdu. Bunlar; Sıhhiye Heyetleri, Gönüllü Heyetleri, İrşad Heyetleri, İdare Heyeti (Heyet-i Faale) Hanımlar Heyeti, Mümaresat-ı Bedeniye ve Askeriye Heyetleri'ydi. Bu heyetler sayesinde bir çok yardım desteğinde ve faaliyetlerinde bulundular.
  
 6 yıllık faaliyetleri ile halkın ve sarayın takdirini kazanmasına rağmen Mondros'un imzalanması ile cemiyet dağılmaya başladı. Damat Ferit Hükümetinin de etkisiyle padişah tarafından Nisan 1919'da cemiyetin varlığı sona erdi. 

Derleyen: Ali ÇİMEN

Makbuz


Kaynakça:

Erdal AYDOĞAN, ''PARAMİLİTER BİR KURULUŞ OLAN MÜDÂFAA-İ MİLLİYE CEMİYETİ'NİN KURULUŞU VE  I. DÜNYA SAVAŞl'NDA BAZI ÇALIŞMALARIAtatürk Üniversitesi Atatürk Dergisi, Cilt 3, Sayı 3, 2003, s.67-75.

Yukarıda adı geçen makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl