Ana içeriğe atla

Osmanlı Mebusan Meclisi'nin Son Başkanı Kimdir?

   12 Ocak 1920'de son kez açılan Osmanlı Mebusan Meclisi'nin son başkanı, ayrıca 23 Nisan 1920'de kurulan TBMM'nin Mustafa Kemal'den sonra II. Başkanı Celaleddin Arif Bey'dir.

    1875'de Erzurum'da doğdu. Mektebi Sultani sonrası,  Paris'teki hukuk eğitimini tamamladı. II. Meşrutiyet döneminde İstanbul'a geldi. İstanbul Dava Vekilleri Meclisi (İstanbul barosu) Başkanlığı ve Mülkiye-i Hukuk-i Esâsiye Muallimi (öğretmeni) görevlerinde bulundu. Meclis- Mebusan'da hem Erzurum hem de İstanbuldan meb'us  (milletvekili) seçilerek görev aldı.  

    Son Osmanlı Meb'usan Meclisi'nde eski başkan Reşat Himet Beyin ölümü nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinde 4 Mart 1920'de, 80 oyla başkan seçildi. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin son başkanı oldu. 16 Mart 1920'de İstanbul'un itilaf devletleri tarafından resmen işgali ile Mebusam Meclisi basışmış ve dağıtılmıştı. Celaleddin Arif Bey'in Beyoğlundaki yazıhanesini ve evini arayan İngilizler, kendisini bulamadı. Celaleddin Bey, ''vazifeyi ifa edebilmek için'' diyerek İstanbul'dan ayrıldığını bir kısa not ile bildirdi.Rauf ve kara Vasıf Beylerin plandıkları kaçış yolu ile bir grup mebus ile Celaleddin Bey de Ankara'ya indi. Rauf ve Kara Vasıf beyler ise İngilizler tarafından tutuklanarak Malta Adasına sürgüne gönderildi. Fakat planları işledi.

     Celaleddin Arif Bey, 24 Nisan 1920'de TBMM başkanlığı seçiminde M. Kemal Paşa'dan sonra meclisin II. başkanı olarak seçildi. TBMM'de Erzurum milletvekili ve Adalet (Adliye) Bakanı olarak görev aldı. Mustafa Kemal Paşa ile çeşitli fikir ayrılıkları yaşayan Celaleddin Arif Bey 1921'de Roma Büyükelçisi olarak atandı. 1923'te görevinden istifa ederek Paris'e yerleşti. 18 Ocak 1930'da Paris'te vefat etti.  Celaleddin Arif Bey, ''Başımıza Gelenler'' adlı 93 Harbi'ni konu ettiği eseri ile bilinen Erzurumlu Mehmet Arif Bey'in oğludur.

Derleyen: Ali ÇİMEN




Kaynakça:

→Haluk SELVİ, ''Büyük Millet Meclisinde Celaleddin Arif Bey (1875-1930)'', Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Erzurum-1994.

Yukarıda adı geçen makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.

TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt: VII, İstanbul 1993, s. 246-247.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl