Ana içeriğe atla

Nyon Anlaşması Nedir?

   10-14 Eylül 1937'de Akdeniz'de güvenliğin sağlanması amacıyla İsviçre'nin Leman Nehri kıyısındaki Nyon kasabasında imzalanan pakta Nyon Anlaşması denir. İngiltere, SSCB, Fransa, Yunanistan, Türkiye, Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya, Mısır konferansa katılan ülkelerdi.

   İspanya iç savaşı devam ettiği sırada, iç savaşa devletlerin müdahaleden kaçınması gerekirken, müdahil olmakta ısrarcı olanlar vardı. Öyle ki İtalyan donanmasına ait bazı denizaltıların kimliklerini gizlemek suretiyle yabancı bandıralı gemilere silah taşıdığı bahanesiyle saldırması, Akdeniz'de güvenliği tümden tehdit etmeye başlamıştı. Halbuki saldırılan gemiler ticari gemilerdi. Bu durum üzerine devletlerin toplanarak müşterek tedbirler alması gecikmedi. 

   Pakt, Konferans Diplomasisi yöntemi ile başladı. İtalya, Akdeniz'deki egemenliği İngiliz-Fransız donanmalarına bırakmak istemediğinden konferansa katılmadı. Konferans sonucunda; İngiliz ve Fransız donanmalarının Akdeniz'de güvenlik sağlamalarına yönelik tedbirler alındı. Alınan resmi kararların bir kısmı şöyledir:

 “1-Batı Akdeniz’de ve Malta Kanalında, gözetleme işi ayrı hükümlere bağlı tutulacak Tirenyen bölgesi kapsam dışı kalmak üzere işbu harekât, açık denizde ve konferansa katılan devletlerin karasularında, İngiliz ve Fransız donanmalarının, iki hükümet arasında kararlaştırılacak kesimlere göre görevi olacaktır. 
2-Doğu Akdeniz’de: 
a-Bu uygulama karasularında, kendisine ilintili kesimlerde, ilgili hükümetçe yapılacaktır.
b-Açık denizde, Adriyatik Denizi kapsam dışı olmak üzere, işbu uygulama Çanakkale Boğazı’nın girişine dek İngiliz ve Fransız donanmalarınca, gidiş gelişin tehlikeli olduğu sanılan bölgelerde iki hükümet arasında kararlaştırılacak kesimlere göre üstlenilecektir. Öteki katılan devletlerden Akdeniz’e kıyısı bulunanlar, bu donanmalar için istenecek yardımları, kendi olanakları ölçüsünde, yapmayı yükümlenirler; bu donanmaların harekâtını kendi karasularında sürdürmelerine, ayrıca gösterecekleri limanlardan bu donanmaların yararlanmalarına izin vereceklerdir.''


Derleyen: Ali ÇİMEN

Kaynakça:

Mehmet Sait DİLEK, ''AKDENİZ’DE YAŞANAN GÜVENLİK SORUNU VE BÜYÜK GÜÇLERİN POLİTİKASI (1936-1939)'' adlı makaleden yararlanılmıştır.
Adı geçen makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.
http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423933410.pdf




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl