Ana içeriğe atla

Mustafa Sagir Olayı Nedir?

   Kurtuluş Savaşı yıllarında, İngilizler tarafından Ankara'da görevlendirilen Hint asıllı İngiliz casus Mustafa Sagir'in faaliyetlerinin fark edilmesiyle İstiklal Mahkemesi'nde yargılanıp idam edildiği olaya Mustafa SAGİR olayı denir. 

     Mustafa Sagir, Temmuz 1920'de, Hindistan Hilafet Heyeti İstanbul Murahhası (delege) olarak İstanbul'a geldi. Bir müddet sonra Kuvay-ı Milliye destekçisi gibi davranıp çevresine gençleri toplamayı başardı. Bir gün evinde yaptığı toplantıyı İngiliz polisler basarak herkesi tutukladı. Bir süre sonra Sagir serbest kaldı. Sagir'in oynadığı ''ilk film'' buydu. Çünkü İngiliz askerleri bilinçli olarak gelmişti. Sagir'in dostluğunun inandırıcı, samimi gözükmesi gerekliydi.5 yaşından beri İngilizler tarafından yetiştirilmiş, Londra'da, Oxford'da kolejlerde okutulmuş, kraliçeye ölümü pahasına hizmet edeceğine dair Kur'an'a el bastırılarak yemin ettirilmiş ve 25 yaşında İngiltere için casusluğa başlamış ciddi yetişmiş, kurnaz, zeki bir kişiydi. 

     Hindistan Hilafet Temsilcisi sıfatı ya da daha doğrusu rolü ile 28 Kasım'da İnebolu'ya, 11 Aralık 1920'de sözde destek için Ankara'ya gelen Sagir, dindar bir Müslüman ve Milli Mücadelenin destekçisi rolünü oynamaya başlamıştı. Ankara'da Mustafa Kemal ile görüştükten sonra Mustafa Kemal'in ''bu casus olmalı, dikkat edin'' uyarısı ve Adnan Adıvar'ın şüpheleriyle çok geçmeden foyası meydana çıkacaktı. 

   Mustafa Sagir, Ankara'da çok sayıda kişi ile görüşüyordu. Görüşmelerinde sürekli Rusları eleştiriyor, İngilizlerden bahis açmıyordu. Kuşkular da artıyordu. Bu sırada yaptığı her şeyi İngilizlere şifreli mektuplarla bildiriyordu.  Bu mektuplardan İstanbul'da İngiliz Nelson'a yazılmış 2 büyük kağıt ama sadece 2 satırlık mektubu ele geçirildi. Bu mektubu kimyager Avni Refik Bey inceledi. İçinde görünmez mürekkep ile yazılmış gizli bilgiler buldu. Bu bilgilerin içinde Mustafa Kemal'in günlük hayatıyla ilgili rapor verdiği de görüldü. 

  Foyası meydana çıkan Mustafa Sagir, tutuklandı. Sagir'e göre; Gazi'nin aşçı ve diğer işlerini görenlerin bahşiş alır takımdan olmadığı belliydi. Onu zehirleyerek öldürmek imkansızdı. Ona göre; silahlı bir saldırı ise küçük bir ihtimaldi. Çünkü Gazi, arabaya ya da ata binerken yaverleri ve sadık arkadaşları sürekli tetikte ve gayet dikkatliydiler. Görünen o ki Sagir, İngilizlere Anadolu'da gördüğü ve duyduğu her şeyi rapor edecekti. Eğer İngilizler açısından iş çığırından çıkarsa Sagir, gelecek emir doğrultusunda Gazi Paşa'ya suikast düzenleyecekti. Zira İngilizler de onların yetiştirmeleri de herkesi kandırabileceklerini sanan kibirle kaplıydılar. Fakat her şey fark edildi.

    Ankara İstiklal Mahkemesi Mustafa Sagir'i yargıladı. 23 Mayıs 1921'de idamına karar verdi. 24 Mayıs'ta ise asıldı. İngiliz Yüksek Komiserliği'nin af isteği kabul edilmedi. İngilizlere, Kraliyet ailesine bağlılığını bildiren Sagir'in ailesine İngilizler sahip çıkmadı. Kendi adamları olduğunu da kabul etmediler. Sadece İngiliz gazetelerinde İngiliz uyruklu bir Müslümanın katledildiği yazıldı. Hintli Sagir'in ifadelerinde söylediği şu sözler ise İngilizlerin sosyo-kültürel sömürgeciliğini özetler niteliktedir:

 ''Her şeyden evvel bir İngiliz teb'aasıyım ve çocukluğumdan itibaren onlar tarafından yetiştirildim. Şayet Türkler de bana İngilizler kadar iyi davranmış olsalardı, o takdirde bütün kalbim ve ruhumla onlar için çalışırdım.''

   Derleyen: Ali ÇİMEN
    



    




KAYNAKÇA:

→Altemur KILIÇ, ''TARİHTEN DERSLER:İstiklal Mahkemesi’nde bir İngiliz casusu'', Yeniçağ Gazetesi, 21 Mart 2010.

Yukarıdaki Yeniçağ gazetesinde yayımlanan makaleye, genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tarihten-dersleristiklal-mahkemesinde-bir-ingiliz-casusu-12514yy.htm

→Dr. Esat ARSLAN, ''1921 Yılı İlk Yarısında Türk-Fransız-İtalyan Yakınlaşması Karşısında İngiliz Politikası ve Mustafa Sagir Olayı'', Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt XI, Sayı 31, Mart 1995, s. 187-222.

Yukarıdaki makaleye, genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.
https://www.atam.gov.tr/wp-content/uploads/Esat-ARSLAN-1921-Y%c4%b1l%c4%b1-%c4%b0lk-Yar%c4%b1s%c4%b1nda-T%c3%bcrk-Frans%c4%b1z-%c4%b0talyan-Yak%c4%b1nla%c5%9fmas%c4%b1-Kar%c5%9f%c4%b1s%c4%b1nda-%c4%b0ngiliz-Politikas%c4%b1-ve-Mustafa-Sagir-Olay%c4%b1.pdf


→Şule YAVUZ, HÂKİMİYET-İ MİLLİYE GAZETESİNE GÖRE MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE TÜRK–İNGİLİZ İLİŞKİLERİ, TC. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ BİLİM DALI Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010, s. 72-78.


Kılıç Ali, İstiklâl Mahkemesi Hatıraları, Yenigün Haber Ajansı Yayıncılık, İstanbul, 1997, s.102-113.
     

     

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hicrî Takvim Miladi Takvime Nasıl Çevrilir?

Örnek: Hicrî 1431 yılını Miladi Takvime Çevirme Aşamaları: I. Aşama : 1441 Hicrî yıl 33 sayısına bölünür. Çünkü 1 Hicri yıl yaklaşık 354 gündür. Hicrî takvim kamerî, yani aya dayalı düzenlenir. Güneşe dayalı düzenlenen Miladi Takvimde ise 1 miladi yıl yaklaşık 365 gündür. İki takvim arasında bir yıllık sürede 11 günlük fark görülür. Bu fark toplamda her 33 yılda 1 yıl olmuş olur. 1431/ 33 = 43,36...→ yaklaşık 43. Böylece 33 yılda 1 yıllık farktan 1431 yılda kaç yıl fark olduğu ortaya çıkar. II. Aşama :  Yukarıda çıkan sonuç, Hicri yıldan çıkarılır. 1431-43= 1388 Böylece Hicri Takvimin Miladi takvim ile arasındaki fark düzeltilmiş oldu. III. Aşama : Yukarıda çıkan sonuç yıl farkı alınmış hicri tarihtir. Son olarak bu sonuca iki takvim arasında 622 yıl farkı eklenir. Hicrî Takvim başlangıcı, İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye Hicreti olayıdır. Bu olay Miladi 622'de olmuştur. 622 rakamı   iki takvim arasındaki yıl farkı

Tevaif-i Mülük Devletler Ne Demektir?

   Abbasi Devleti'nin (750-1258) merkezi otoritesinin zayıflaması ve Abbasiler'e bağlı yöneticilerin (Emir'ül Umeralar) kendi bölgelerinde bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile ortaya çıkan feodal devletlere Tevaif-i Mülük Devletler denir. Tevaif'ül Mülük Devletler, Abbasiler'in çözülmesine ve parçalanmasına zemin hazırlamıştır.  Ayrıca BKZ. → Emir'ül Umera Nedir? ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/08/emirul-umera-nedir.html Tevaif-i Mülük Devletler    şunlardır: * Mısır 'da; - Tolunoğulları (Mısır'da kurulan ilk Türk- İslam Devleti) - İhşitler (Akşitler) (Mısır'da kurulan 2. Türk-İslam Devleti) Ayrıca BKZ. → Hicaz'a egemen olan ilk Türk devleti ↴ http://www.sessiztarih.net/2014/05/hicaza-egemen-olan-ilk-turk-devleti.html - Fatimiler (Şii Arap Devleti) * İran 'da; - Tahiriler - Saffariler - Büveyhoğulları * Horasan 'da; - Samanoğulları * Kuzey Afrika 'da; - Ağlebiler - İd

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay