Ana içeriğe atla

Misyonerlik Kavramı Ne Demektir?

    Bir dini-mistik felsefeyi yaymakla görevli özel yetiştirilmiş kişiye Misyoner denir. Latince'den doğmuştur. Misyon; görev, misyoner ise görevli olan şahıs demektir.

 Hristiyanlıkta, kiliselerin Hristiyanlık dinini geniş kitlelere tanıtmak, öğretmek ve benimsetmek gibi amaçlarla özel olarak yetiştirdiği rahiplere, rahibelere ya da gönüllü kişilere Misyoner denir.Kısacası Hristiyanlık öğretisini yayma girişimi içinde bulunanların genel adıdır. Misyonerlerin faaliyet alanı, Hristiyanlığı benimsememiş kitleler; ya da kendi mezhebini tanıtmak istedikleri kitleler üzerine kurulur. Coğrafi Keşifler sürecinden itibaren misyonerler yeni dünya kıtalarına yayılarak faaliyet alanlarını genişletmişlerdir.

   Hristiyanlıkta ilk misyonerler, havari aziz Tarsuslu Pavlus ve 12 havarisidir. Reform hareketleri sonucu Katolik ve Ortodoks mezheplerden başka Protestanlık gibi mezheplerin de ortaya çıkışı misyonerlik faaliyetlerine genişlik kazandırır. Katolik Vatikan kilisesi otoritesini yeniden sağlamlaştırmak için misyonerlik faaliyetlerini artırmıştır.

     Misyonerler; hastaneler, yetimhaneler, kitap basım-yayın evleri, yabancı dil kursları ve okullarda faaliyet gösterirler. Misyoner rahiplerin görevlerine bağlılığı açısından evlilik yapması engellenmişti. XIX. yüzyıl ortaları ile XX. yüzyıl başlarında özellikle de Osmanlı topraklarında, Hristiyan misyonerlerin en etkili oldukları devirlerdi. Hristiyanlık için kutsal sayılan 7 kilisenin Anadolu'da olması, kutsal Kudüs'ün bölgede bulnması, farklı yapıda bir çok Hristiyan kitlenin yaşaması nedeniyle Osmanlı toprakları misyonerler için kritik bir yaşam alanı olmuştu. Özellikle açtıkları okullar ile bu faaliyetlerini sürdürmüşlerdi. Bu sayede özellikle siyasi olarak Osmanlı'nın zarar görmelerinde pay sahibi oldular.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl