Ana içeriğe atla

Kıta Ablukası Nedir? Özet

  XIX. yüzyılın başlarında Fransa ve Fransa'nın üzerinde egemenlik kurduğu Avrupa ülkelerinin Fransa'nın baskısı ile İngiltere'ye uyguladıkları ekonomik baskı ya da ambargoya Kıta Ablukası ya da Kıta Sistemi denir. 

      Fransa ve Birleşik Krallık (İngiltere) arasında kurulduklarından itibaren, tarih boyunca bir düşmanlık ve rekabet vardı. Fransa'nın ünlü komutanı ve imparatoru Napolyon Bonapart, tüm Avrupa kıtasına egemenlik kurmayı planlıyor, Avrupa'nın lideri olmak istiyordu. Bunun için önündeki engel de İngiltere idi. Napolyon 1806'da çıkarttığı Berlin Kararnamesi ile işe koyuldu. Buna göre, İngiliz malları Fransa'nın hükmettiği ya da ittfak kurduğu Avrupa ülkelerinde satılmayacak, ticareti yapılmayacaktı. Avrupa kıtası İngilizlerle ilişkilerini kesecekti. Böylece kıta Sistemini kurmaya başlayan Napoyon hem İngiliz ekonomisini zayıflatacak hem de Avrupa ekonomisine egemen olacaktı.

  Napolyon, 1807'den itibaren Fransız limanlarını İngiliz gemilerine kapatmaya başladı. Fakat İngilizler bir yolunu bulup Avrupa'ya kaçak mal sokmaya devam etti. Ayrıca bu zorlama karara Portekiz ve İsveç uymak istemedi. Fransızlar Portekiz'in inadını da kırdı. Fakat bu ambargo, başta Fransa olmak üzere Avrupa ekonomisini, ticaretini olumsuz etkiledi. İngiltere okyanus ötesi sömürgecilikle dönemin ticaretini kontrol eden bir ülkeydi. Napolyon, İngilizlere yıpratma politikası uygulayıp Avrupa ekonomisine yön vermek isterken bu plan tam tersine gitmeye başladı. Avrupa ekonomisi bozuldu. Bu duruma karşı çıkan Rusya, limanlarını İngilizlere açınca; ambargoyu ve planını inatla sürdümeye çalışan Napolyon 1814'ten itibaren Avrupa savaşlarında da kaybetmeye başlayınca; ambargo kendiliğinden sona erdi. İngiltere dünyaya açılmaya devam etti. Napolyon'un da ters tepen planının etkisi olsa gerek, İngiltere büyük bir sömürge imparatorluğuna doğru yürüdü.

Derleyen: Ali ÇİMEN

Napolyon Dönemi'nde Avrupa

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl