Ana içeriğe atla

Grek ve Dakya Projeleri Nedir?

      Kısaca, XVIII. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti ile savaşta olan Rusya'nın Avusturya ile ittifak yaparak Osmanlı'yı parçalama projelerine GREK ve DAKYA Projesi denir. ''Doğu Sisteminin Büyük Planı'', Grek-Dakya Projeleri, Osmanlıları yıkma projeleriydi. 

   Grek Projesinde temel amaç; Türkleri Avrupa'dan atmaktır.Plana göre; Ruslar Boğdan'ı, Avusturya da Bosna'yı işgal etti. Sırbistan, Bosna, Hersek Avusturya'nın olacak. Türkler Avrupa'dan kovulacak, İstanbul merkezde yeniden Bizans Grek Devleti kurulacaktı. Devletin başına, 1779'da doğan ve ismi Konstantin konulan II. Katerina'nın torunu geçecekti. 

    Dakya Projesinde temel amaç; Osmanlı topraklarını paylaşarak Dakya Devleti kurmaktı. Plana göre; Eflak ve Boğdan bölgelerinde Avusturya ve Rusya'ya bağımlı olacak bir Dakya Devleti kurulacaktı.

   1787-1791 Osmanlı-Rus ve Osmanlı-Avusturya Savaşları'nın yaşandığı bir dönemde,  Avusturya ile Rusya, Osmanlı'ya karşı ittifak yaptılar. Bu ittifaktaki temel amaç sadece Osmanlı'yı yenmek değil; Osmanlı Devleti'nin Grek ve Dakya projeleri ile parçalamaktı. Fakat 1789 Fransız İhtilali'nin yaşanması Grek ve Dakya hayallerini suya düşürdü. Avusturya 1791'de Ziştovi Anlaşmasını, Rusya ise 1792 Yaş Anlaşmasını imzalayarak savaş durumuna son verdiler. Avusturya bir daha Osmanlılarla savaşmadı. Zaten milliyetçilik akımının kendi toprak bütünlüğünü tehdit etmesiyle uğraştı. Yaş Anlaşması ile Kırım'ın Ruslara ait olduğu kesinleştive Ruslar boğazları tehdit etmeye başladı. Rusya ise aslında bir korku ve hayal proje olan Grek Projesi ile gerçek amacı olan Kırım'ın tamamiyle ilhakını sağlamlaştırmış oldu.

    Doğu Avrupalı tarihçiler; Grek-Dakya projelerine dair bazı yorumlarda bulunmuşlardır. Özellikle Grek projesinin, bir hayalperest proje olduğunu, bu projenin gerçekleştirilmesi için yüklü bir mali güç ve insan gücüne ihtiyaç duyulduğunu, aslında projenin bir kamufle proje olduğunu, asıl amacın Kırım'ın tamamen Rus kontrolüne girmesi olduğunu belirtmişlerdir. 

Derleyen: Ali ÇİMEN



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl