Ana içeriğe atla

Edirne Vak'ası (Olayı) Nedir?

    1703'te, Osmanlı Devleti'nin Gerileme Dönemi'ne girdiği yıllarda, şeyhülislam  Feyzullah Efendi'nin yanlış politikaları yüzünden çıkan ve sonucunda II. Mustafa'nın tahtan indirilip yerine III. Ahmet'in tahta çıkarıldığı olaya Edirne Vak'ası (Olayı) denir. Bu olaya tarihte Feyzullah Efendi Vak'ası da denir. Çünkü olayda kendisinin üstlendiği büyük rol yadsınamaz. İstanbul'dan uzun süre ayrı kalıp Edirne'de daha çok vakit geçiren ve devlet işleriyle yeterince meşgul olmayan II. Mustafa, bunun bedelini tahtı kaybetmekle ödemiştir. Bundan sonra da Osmanlı padişahları, uzun bir süre İstanbul dışında, özellikle de Edirne'de  kolay kolay vakit geçirmeyecektir.

      II. Mustafa tahta çıktıktan sonra hocası Feyzullah Efendi'yi Erzurum'dan İstanbul'a getirterek şeyhülislamlık görevine tayin etti. Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi, göreve geldikten sonra devlette nüfuzunu artırmaya başladı. II. Mustafa da hocasına çok güveniyordu. Kendisine idari bir imtiyaz vermiş gibiydi. Zaten Köprülü sülalesi yerine hocasını tercih etmeyi yeğlemişti. Padişah genelde Edirne'ye çekiliyor; devlet işlerinden uzakta babası IV. (Avcı) Mehmet gibi av ile meşgul oluyordu. 1699 Karlofça Anlaşması sonrası Edirne'de yaşadı. Maddi açıdan da büyük bir külfet getiren av eğlenceleri yapmaya başladı. Feyzullah Efendi ise İstanbul'da devlet yönetiminde etkinliğini artırıyordu. Dârüssaâde ağalığı, Edirne bostancıbaşılığı, silahdârlık gibi önemli saray görevlerine kendi adamlarını getiriyordu. Hatta Anadolu ve Rumeli kazaskerlikleri ile İstanbul kadılığı, tabiri caiz ise kendi oğulları tarafından işgal edilmişti. 50-60 senede gelinebilecek mevkilere henüz çocuk yaştaki oğullarını getirmesiyle beşik ulemalığını gözler önüne sermişti.

   Bu arada Osmanlı Devleti, tarihinde ilk kez toprak kaybı yaşayarak siyasi olarak gerilemeye başlamıştı. Ekonominin bozulması ile Osmanlı'nın problemleri büyüyordu. Üstüne padişahın devletin merkezinden uzaklaşması ve İstanbul'da otoriteyi Feyzullah Efendi üzerine kurması; tayin ve liyakat bekleyen ulemadan devlet görevlilerine, askerlerden halka büyük bir hoşnutsuzluk yaratmıştı. Feyzullah Efendi, medresede fenni dersleri men ediyor; liyakat düzenini iltimas düzenine çeviriyordu. Bir yandan başkentin Edirne'ye taşınacak söylentisi havayı iyiden iyiye germişti.

    1702 yılında bazı devlet görevlileri karşı atağa geçtiler. Amaçları II. Mustafa'yı tahtından indirip yerine küçük kardeşi III. Ahmet'i padişah yapmak ve Feyzullah Efendiyi etkisiz bırakmaktı. İlk girişimler sonuçsuz kaldı. Fakat bunun devamı gelmeye başladı. 17 Temmuz günü Cebeci Ocağı'nda isyan başladı (Cebeci İsyanı). Yeniçeri Ocağı ve medrese öğrencilerinin isyana katılması gecikmedi. Hatta İstanbul esnafı,tüccarı, halkı ve salıverilen mahkumlar da isyana katıldılar. İsyanı bastırmak isteyenler öldürülüyor; Feyzullah Efendi ve oğullarının evleri yağma ediliyordu. İsyancılar oluşturdukları bir heyet ile Edirne'ye padişaha dertlerini anlatmaya gittiler. Fakat Feyzullah Efendinin emri ile bu kişiler tutuklandı. Bundan ilk başta haberi olmayan II. Mustafa bu duruma çok içerledi. Her şey padişahın kontrolünden çıkmaya başlamıştı. Şeyhülislam Feyzullah Efendi görevinden azledildi. Fakat olaylar dinmedi.

    Çoğunluğunu askerlerin oluşturduğu yaklaşık 60 bin civarında isyancı Edirne'ye doğru yürümeye başladı.  II. Mustafa ise Edirne'de savunma önlemleri aldırdı. Bu anda Osmanlı askerleri Edirne ve İstanbul kuvvetleri diye ikiye ayrılmıştı. Fakat kısa sürede Edirne askeri de diğer saflara katıldı. II. Mustafa da tahtı mecburen ve bihassa Köprülülerin de çabasıyla III. Ahmet'e bırakmak zorunda kaldı. Diğer devlet erkanı ise kaçacak yer arıyordu. Feyzullah Efendi kaçarken yakalandı. Yarı çıplak halde, Edirne'de fena bir işkence ile öldürüldü. Oğlu Fettullah Efendi de İstanbul'da öldürüldü. Feyzullah Efendi'nin diğer oğulları ve yakınları bir süre Yedikule zindanlarında tutuldu. Sonra Kıbrıs'a sürüldüler. 

Derleyen: Ali ÇİMEN


Edirne


KAYNAKÇA:

Tahir SEVİNÇ, ''II. MUSTAFA’NIN İKTİDAR MÜCADELESİ VE 1703 EDİRNE İSYANIYLA TAHTTAN İNDİRİLMESİ'', Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, Cilt 4, Sayı 9, Temmuz 2017, ss.25-42.

Yukarıdaki makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.
http://www.osmanlimirasi.net/dergi//ii-mustafanin-iktidar-mucadelesi-ve-1703-edirne-isyaniyla-tahttan-indirilmesi-ss-25-4220170710d70e0.pdf

Uğur KURTARAN, ''II. Mustafa'nın Avcılığı Üzerine Bir Araştırma'', Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, Cilt 7, Sayı 1, s.147-166.
Yukarıdaki makaleye genel ağ üzerinden ulaşmak için BKZ.
http://static.dergipark.org.tr/article-download/db3b/a187/a4bb/5ab6b7c723f67.pdf?

TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt X, İstanbul,1994, s. 445-446.

Yukarıdaki ansiklopediye ulaşmak için BKZ.
https://cdn.islamansiklopedisi.org.tr/dosya/10/C10003982.pdf

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl