Ana içeriğe atla

Boğazların Kapalılığı İlkesi Nedir?

   Osmanlı Devleti'nin Karadeniz ve İstanbul ile Çanakkale boğazlarındaki egemenlik hakkını tek başına ve serbestçe kullanma ilkesine ''Boğazların Kapalılığı'' ilkesi denir. 


   Fatih'in İstanbul'u fethi ile birlikte Osmanlı Devleti Ege ve Karadeniz'de egemenlik alanlarını genişletti. Bu dönemde Karadeniz, tarihçilerin deyimi ile bir ''Türk Gölü'' haline geldi. Böylece Karadeniz'in yabancı savaş ve ticaret gemilerine kapalılığı ilkesi imparatorlukta ''kadim kaide'' oldu.

   Süreç içerisinde Osmanlılar, yabancılara çeşitli kapitülasyonlar ve imtiyazlar tanıdı. Çıkarları için ve kendi isteği ile bunları tanıdığı için ilke zedelenmedi. Rusya'nın sıcak denizlere inme politikası güttüğü Osmanlı Gerileme Döneminde ilke tehlikeye girmeye başladı. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile boğazlardan savaş gemileri geçemeyecek olsa da Ruslar ticari gemilerini geçirebileceklerdir. Bundan sonra Karadeniz ''güvenli deniz'' olma özelliğini Osmanlılar açısından yitirmeye başladı.

   1807'de İngiltere ile Osmanlı arasında yapılan Kale-i Sultaniye (Çanakkale) Anlaşmasında ise boğazların bütün savaş gemilerine kapatılması ilkesi anlaşmada kabul edildi. Osmanlılar boğazlarla ilgili düzenlemeleri tek başına değil iki taraflı yapmaya başlamıştı. İlke zedelenmişti. 1833 Hünkar İskelesi ile Boğazlar uluslararası bir sorun haline gelmiş; 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi ile uluslararası bir statü kazanmıştı. Boğazların kapalılığı iyiden iyiye zedelenmiş oldu.  

Derleyen: Ali ÇİMEN


Kaynakça:

→Muharrem DÖRDÜNCÜ, ''1774 KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASINDAN 1841 LONDRA SÖZLEŞMESİNE KADAR BOĞAZLAR MESELESİ'', Afyon Kocatepe Üni. Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:1, Sayı:2, Ocak 2019, s.67-79.

Yukarıdaki makaleye genel ağdan ulaşmak için BKZ.↴
https://s3.amazonaws.com/kaynakca/f6c565ce-1b4c-4e54-b33c-13e42e91ee00/6.pdf

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl