Ana içeriğe atla

Atatürk: 'Ben Size Taarruzu Değil Ölmeyi Emrediyorum...' Emrini Hangi Cephede Verdi?

    Çanakkale Savaşlarında Arıburnu Cephesinin Conkbayırı bölgesinde 57. Piyade alayına verdiği emirdir.

     18 Mart 1915'de Çanakkale'yi denizden geçemeyeceğini anlayan İtilaf devletleri karadan çıkarma harekatına giriştiler. Böylece dünya savaş tarihine geçecek göğüs göğüse çarpışmaların olacağı bir döneme giriliyordu. Sofya'da ateşemiliter (askeri ateşe-elçi) görevinde bulunan Yarbay Mustafa Kemal ise I. Dünya Savaşı'nın başlaması sonrası Gelibolu 19. Tümen Komutanlığına atandı. 
Arıburnu Cephesi

  Atatürk, Arıburnu Cephesinde, düşmanın çıkarma yaptığına dair raporu ve cephedeki 9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey'in yardım mesajı ile harekete geçti. En büyük riskin Halil Sami Bey'in sorumluluk alanı dışında kalan Kocaçimentepe Bölgesin'de olduğunu gördü. Bu yüksek bölgeyi Anzak kuvvetlerinin ele geçirmesi demek, boğazın kıyılarına düşmanın rahatlıkla inebilmesi, Arıburnu ve Seddülbahir cephelerinde savaşan 9. Tümen'in geri cephe ile bağlantısının kesilmesi demekti. Fakat Yarbay Mustafa Kemal Bey'in komutanı olduğu 19. Tümen, 5. Ordu'ya bağlıydı. 5. Ordu Komutanı Alman Mareşal Otto Liman Von Sanders, Gelibolu'daki karargâhtan ayrıldığından kendisi ile iletişim kurulamadı. Ayrıca 19. Tümen, yedekte bekletilen yardımcı ordu ihtiyatı olduğundan ordu komutanının emri dahilinde istenilen bir yere gönderilebilirdi. Bu durumda Yarbay Mustafa Kemal Bey insiyatif alarak tümenini Arıburnu Çıkarmasına karşı taarruz edecekmiş gibi hazırladı.

   Mustafa Kemal Bey, saat 08.00'da bir topçu bataryası ve 57. alay ile birlikte Kocaçimen Tepe Mevkii'ne hareket etti. Buradan Conkbayırı mevkiine ilerleyen Mustafa Kemal Bey, Düztepe yönünden çekilmekte olan iki mangalık asker gördü. Bu askerler kıyıdaki gözetleme erleriydi. Cephaneleri kalmadığından geriye çekiliyorlardı. Bu birliğe verdiği emirle süngü takmalarını ve siper almalarını emretti. Bu sırada bu erleri Conkbayırı yönünden takip etmekte olan düşman askerleri de siper alma vaziyetine geçtiler. Böylece Conkbayırı'nda 57. Alay'ın mevzi alması için zaman kazanıldı. 25 Nisan 1915 saat 10.00'da 57. Alay'ın bir taburu yedekte bekletilmek suretiyle 2 taburu düşman üzerine taarruza geçti. Topçu bataryasının ateşi de bu taarruzu destekledi. Conkbayırı mevkinden Düztepe yönünde taarruz eden 57. Alay çok kritik bölge olan Kılıçbayır'ı kontrol altına almıştı. Çanakkale savunmasının omurgası oluşturulmuştu.  Atatürk verdiği emri açıklarken;

  ''Kumandanlara verdiğim sözlü emirlere şunu eklemişimdir: Ben size taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir'' demişti.

Derleyen: Ali ÇİMEN


KAYNAKÇA:

→Suat İLHANAtatürk'ün Cephede Verdiği Dört EmirAtatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt:III, Sayı: 9, Temmuz 1987, s. 479-486.
    

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl