Ana içeriğe atla

Mürur Tezkeresi Ne Demektir?

   Geçiş belgesi, seyahat izin belgesi demektir. Osmanlı Devleti döneminde ülke içinde şehir değiştirirken özellikle de  İstanbul'a giderken alınması zorunlu olan bir çeşit ülke içi pasaport belgesine Mürur Tezkeresi denir.   Bu izin belgesine; neden yolculuk ettiği nereden nereye gittiği ve kimlik bilgileri yazılırdı. Tezkerenin geçerlilik süresi 1 yıldı. Eğer yolculuk İstanbul'a ise İstanbul'da sözü geçen bir kişinin bir süreliğine kefilliği de istenirdi.

   Osmanlı Devleti'nde farklı adlarla özellikle de Fatih döneminden itibaren görülen bu uygulama, II. Mahmut döneminde Mürur Tezkeresi adıyla önemli bir zorunluluk halini aldı. Çünkü Osmanlı devleti toprakları üç kıtaya yayılmış, farklı ulusların yaşadığı, bir çok ülkeden insanın ülke içine gelip ticaret yapmak için yolculuk yaptığı geniş, kozmopolit bir coğrafyaydı. Böyle bir ortamda bu uygulama, güvenlik açısından zorunluluk haline gelmişti. Çünkü gelen kişi salgın hastalıkların olduğu bir yerden de gelebilirdi. Casus da olabilirdi. 

   Osmanlı Devleti XVII. yüzyıldan itibaren duraklamaya başlamış, toprak sistemi bozulmuş, ekonomik sıkıntılar artmıştı. İşsizlik önemli bir sorun haline gelmiş, ülke içinde göç hareketliliği baş göstermişti. Gerileme ve dağılma dönemlerinde toprak kaybı ile birlikte kitleler,  yaşadıkları yöreleri terk ediyordu. Şehirlerin nüfusunun şişmemesi açısından tedbir almak gerekiyordu.  Göç, işsizlik, ekonomi gibi toplumsal sorunlara sistemsel ve toplumsal çözümler bulunması gerekirdi; fakat devlet kademeleri sistemin çöküşünün farkına geç varmış, yüzeysel önlemlerle toplumsal sorunları aza indirememişti. 

   Güvenlik kaygıları, salgın hastalık endişesi, göç hareketliliği riski ve kentlerin nüfusunun şişmemesi adına ve özellikle de başkent İstanbul için II. Mahmut döneminde zaman zaman sert bir biçimde uygulanırdı. Bir başına öyle bir yerden bir yere gidip yerleşmek, o kadar kolay değildi. Fakat II. Meşrutiyetle yeniden başlayan ''hürriyet'' ortamı, temel hak ve hürriyetlere aykırı olduğu gerekçesiyle Mürur tezkeresi faaliyetini ortadan kaldırdı.
Mürur Tezkeresi

Derleyen: Ali ÇİMEN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl