Türkiye topraklarında MODERN ANLAMDA İLK NÜFUS SAYIMI 28 Ekim 1927'de Türkiye Cumhuriyeti döneminde yapıldı. İLK NÜFUS SAYIMI ise Osmanlı İmparatorluğu döneminde; II. Mahmut tarafından 1831 tarihinde yapıldı. 1844, 1866, 1885, 1907 yıllarında da Osmanlı Devleti'nde nüfus sayımları yapıldı. Yine Selçuklular ve İlhanlılar dönemlerinde nüfus sayımları yapıldığı belirtilir. 1927 yılına kadar yapılan sayımlar, eksik ve yetersiz kalmıştı.
Kadın ve erkeklerin tüm talkın ilk kez sayılması 1927 dönemidir. Farklı istatistik yapıları da oluşturulmuştur. Modern anlamda ilk nüfus sayımı kavramlarının kullanılması bu nedenlerden dolayıdır. Halbuki Türkiye tarihinde ilk nüfus sayımı 1831 yılındadır. Erkekler sayılmıştır. Fakat kadınlar sayılmamıştı. II. Mahmut'un sayımdaki temel amacı, asker toplama ve vergi kontrollerini sağlamaktı. Sonuçta yıllar önce çok köklü bir kurumu, Yeniçeri Ocağı'nı, çok kanlı bir biçimde kaldırmış; yeni bir ordu kurmaya, Asakir-i Mansure-i Muhammediye'yi oluşturmaya başlamıştı. 1831 Sayımı, modern anlamda Osmanlı döneminde ve günümüze değin yapılan nüfus sayımlarına öncülük etmişti.
1927 nüfus sayımı için ilk resmi hazırlık, 1926'da, İstatistik Umum Müdürlüğü'nün kurulmasıydı. Kurumun başına Belçikalı istatistikçi Camille Jackquart getirildi. Kurum düzenli bir biçimde istatistiksel verilere ulaşmayı amaçladı. Nüfus sayımı, modern ve batılı anlamda ulus-devlet inşa etme amacı için yapılan bir çalışma olarak görülüyordu. Nüfusun üretim gücü hakkında bilgi edinilmeliydi. Sayımın halk için yapıldığı, hükümetin halka ulaştıracağı hizmetin refah getirmesi açısından elde verilerin olmasının önemi belirtiliyordu. Yine devletçi ekonomi politikalarının, planlamacılığın zemini için sayım önemli ve şarttı. Sayım sayesinde, bina cetvelleri oluşturulmuş, konut ve iş yeri sayıları kayıt altına alınmıştı. Sayımda 28 Ekim günü saat 08:00'den itibaren sokağa çıkma yasağı uygulanmıştı. 52.276 görevli sayım memuruna sadece yol ücreti verilmişti. Öğretmen ve öğrenciler sayımda görevlendirilmişti.
Modern anlamda ilk nüfus sayımı olarak kabul edebileceğimiz 1927 nüfus sayımına göre; İl sayısı: 63, ilçe sayısı: 328, köy sayısı: 39.901, toplam nüfus: 13.648.370'di. Nüfusun % 51.91'i kadın nüfustu. Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfus bakımından en büyük kenti 794.444 ile İstanbul'du. 526.065 kişi ile ikinci sırada gelen kent İzmir'di. Nüfus sayısı sırasıyla; 504.384 kişi ile Konya, 421.066 kişi ile Balıkesir, 404.720 kişi ile başkent Ankara gelmekteydi. En az nüfusu olan kent ise 24.980 kişi ile Hakkâri'ydi. Dönemin başbakanı İsmet İnönü ''Ne bir eksik; ne bir fazla'' sözleriyle bu sayımın sloganını ortaya koymuştu.
28 Ekim 1927 nüfus sayımı verilerine göre; ülke içinde 11.777.810 kişi ana dili olarak Türkçe konuşmaktaydı. Ana dili Türkçe dışında bir dil kullananların sayısı, 1.870,465’tir. 1.184.446 kişi Kürtçe, 134.273 kişi Arapça, 119.822 kişi Rumca, 95.901 kişi Çerkezce, 68,900 kişi İbranice (Yahudi dilleri), 64.745 kişi Ermenice konuşmaktaydı. Bundan başka anadili olarak Bulgarca, Arnavutça, Tatarca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve diğer başka dillerden konuşan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları vardı.
1927 Nüfus Sayımı |
Sonuç olarak; ilk nüfus sayımı 1831 sayımları; MODERN (ÇAĞDAŞ) anlamda İLK Genel Nüfus Sayımı 1927 tarihinde gerçekleştirildi.
Derleyen: Ali ÇİMEN
KAYNAKÇA:
TAMER, Aytül, BOZBEYOĞLU, Alanur Çavlin, ''1927 NÜFUS SAYIMININ TÜRKİYE’DE ULUS DEVLET
İNŞASINDAKİ YERİ: BASINDA YANSIMALARI'', Nüfusbilim Dergisi\Turkish Journal of Population Studies, 2004, Sayı:26, s. 73-88.
↳ Genel Ağ üzerinden ilgili makaleye ulaşmak için BKZ.↧
''Türkiye'de Yapılan İlk Nüfus Sayımı'' adlı araştırma yazısından yararlanılmıştır. Genel Ağ üzerinden Kaynağa ulaşmak için BKZ.↧
İstatistik Genel Müdürlüğü (1927) tarafından yapılan açıklamada bu sayımın halktan bir şeyler istemek için değil halka hizmet vermek için yapıldığı vurgulandı:
YanıtlaSil“Zamanımızda nüfus meselesi başlı başına bir gaye olmuştur. Halkçı bir hükümetin hikmet-i
mevcudu da ancak nüfusun refah ve saadetindedir. Cumhuriyet idaresinin saltanattan tefrik
eden vasfı da budur. Eski idarede halk sağmal bir inek gibi telakki olunurdu. Halbuki yeni
idarede nüfus hükümet için değil, hükümet nüfus içindir. O halde hizmet-i umumiyeyi teşkilat,
hükümeti nüfusun ihtiyacına tetabuk ettirmek hükümetin en esaslı vazifesini teşkil eder.”