Ana içeriğe atla

İstiklâl Savaşı'na Subay Yetiştiren Zabit Namzetleri Talimgâhı

   1 Temmuz 1920'de, Ankara'da, Cebeci'de, Abidin Paşa Köşkü'nde; İstiklal Savaşı'nın subay ihtiyacını karşılamak için açılan Harp Okuludur.

Abidin Paşa Köşkü ve çevresi- Zabit Namzetleri Karargahı


    Mondros Ateşkes Anlaşması ile ordular dağıtılmış, komutanlar merkeze çekilmiş, Anadolu'nun işgal edildiği bir ortamda, tüm zorluklara karşın Kurtuluş Savaşı başladı. Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmasıyla başlattığı Kurtuluş Savaşı süreci, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasıyla ciddi bir yol katetti. Yeni Türk Devleti, Anadolu'da doğdu. Fakat Anadolu işgal altındaydı. Bu işgale karşı silahlı halk birlikleri olan Kuvay-ı Milliye yöresel bir kurtuluş çabası içerisindeydi. Bu çaba memleketi topyekûn kurtarmaya çare olamayacaktı. Bunun üzerine 16 Mayıs 1920'de Kuvay-ı Milliyecilerin Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmasına karar verildi. 

   Düzenli ordu kurma hazırlıkları  hızlanmıştı. Aralık 1920 tarihine kadar düzenli ordu kuruldu. Ordunun asker ihtiyacı ile birlikte subay ihtiyacı da vardı. İstanbul'da Harp Okulu, İstanbul'un 16 Mart 1920'de resmen işgal edilmesi üzerine, 20 Nisan 1920'de kapatıldı. Asker öğrencilerin büyük bir kısmı Anadolu'ya geçerek; Kurtuluş Savaşı'na katılmaya karar verdi. Bu süreçte subay ihtiyacı için hızlandırılmış bir eğitim- öğretim programı planlandı. Harbiye'nin Ankara'da subay yetiştirmesine karar verildi. Harp Okulu mecburen Ankara'ya taşınmıştı. Bu bağlamda Ankara- Cebeci'de, Abidin Paşa Köşkü civarındaki barakalarda, 1 Temmuz 1920'de ''Sınıf-ı Muhtelife Zabit Namzetleri Talimgâhı''  açıldı. Kurtuluş Savaşı'nın Subay Yetiştirme Merkezleri açılmıştı. Öğrenciler barakalarda, yerde oturarak eğitim görüyorlardı. Sınıf sıraları ve masaları yoktu. Fevzi Paşa'nın tabiriyle öğrencilerin yatakları perişan vaziyette ve elbise ihtiyaçları vardı. 

   Planlamada, 1 yıllık eğitim süresi dört aylık üç devreye ayrıldı. Ankara'da hızlı bir program ile subay yetiştiren Harp Okulu, ilk mezunlarını 1 Kasım 1920'de asteğmen rütbesi ile verdi. Abidin Paşa Talimgâhı'nda yetişen subaylar, Sakarya ve Büyük Taarruz zaferleriyle bağımsız bir ülke hediye ettiler. 

Abidin Paşa Köşkü


   Kurtuluş Savaşı kazanılıp Lozan Anlaşması imzalanınca; subay yetiştiren Harp Okulu, tekrar İstanbul'da faaliyete geçti (17 Eylül 1923). 
   
Atatürk'ün, talimgâhın ilk mezunlarının verilmesi ile ilgili Okul Şeref Defterine Yazdıkları dikkate değerdir:

''Türkiye Büyük Millet Meclisi, ya İstiklâl, ya Ölüm! Andıyla yetişen ilk istiklâl subaylarının ordu ve milletimize takdim ve tevdi olunduğunu görmekle bahtiyardır.''



Derleyen: Ali ÇİMEN




KAYNAKÇA:

GÜLER, Ali, ''MİLLİ MÜCADELEDE KARA HARP OKULU: FOTOĞRAFLARLA ANKARA ABİDİN PAŞA KÖŞKÜ SINIF-I MUHTELİFE ZABİT NAMZETLERİ TALİMGÂHI '' adlı makalesinden yararlanılmıştır. Adı geçen makaleye Genel Ağ üzerinden ulaşmak için BKZ:




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl