Ana içeriğe atla

Amiral Bristol Raporu nedir?

Türk Kurtuluş Savaşı tarihinde; Kurtuluş Savaşı'nda haklılığımızı ilk kez ortaya koyan önemli bir rapor bulunmaktadır: Bu rapor, Amiral Bristol Raporu'dur.


Amiral Bristol Raporu
12 Ekim 1919

Yunanlılar, 15 Mayıs 1919'da, İzmir'in işgali sonrası, Türk mahallelerinde katliamlara giriştiler. Bu durum, dünya kamuoyuna duyurulmaya çalışıldı. İstanbul'daki işgalci İtilaf Devletlerinin yüksek komiserlerine ''Yunan ordularının zulüm ve edepsizliklerini ''anlatan raporlar geliyordu. Milletler Cemiyetinin kurulması arefesinde bu durum, Avrupa kamuoyunda yankı buldu. Nihayetinde İtilaf devletleri, durumu değerlendirmek amacıyla ABD'li Amiral Bristol liderliğinde bir grup İtilaf Devletleri temsilcisini, olayları yerinde incelemek üzere İzmir'e gönderdi. Heyet, İzmir, Ödemiş, Menemen, Nazilli, Manisa, Ayvalık gibi yöreleri dolaştı. Amiral Bristol, bölgedeki incelemelerini bir rapor halinde yayımladı. Bu rapora göre özetle şu ifadeler yer aldı:

''Başlangıçta düzenin korunması amacını taşıyan plan, bölgenin açıkça Yunanistan'a katılması biçimini almıştır. Yunanlılar kendilerine verilen görevi yapmaya yeterli değildir.

*Mütarekeden sonra, İzmir ve havalisinde (çevresinde) Hristiyan halkın hayatının tehlikede olduğuna dair barış konferasına yanlış bilgi verilmiştir. Bu bilgiyi vermiş olan hükümetler ve kişiler sorumludur.

*İşgalden sonra Batı Anadolu'da yapılan katliamların sorumlusu Yunanlılardır.

*Yunan askerlerinin derhal geri çekilmesi ve yerlerine itilaf kuvvetlerinin getirilmesi gerekir.

*İzmir ve havalisinin milliyet prensiplerine göre, Yunanistan'a katılması söz konusu olamaz. Çünkü bu yerlerde Türk çoğunluğu egemendir.''

Böylece Paris Barış Konferansı'na Rumların (Yunanistan) sahte belgelerle hak iddia ettiği anlaşılmış, işgalin haksız olduğu resmi bir raporla tespit edilmişti.İngiltere, her ne kadar bu raporu dikkate almak istemediyse de Mustafa Kemal Paşa bu raporu, Kurtuluş Savaşı'nı desteklemek için her defasında kullandı.

 Amiral Bristol Raporu, Türk Milletinin Kurtuluş Savaşı'nın haklılığını ortaya koyan ilk uluslararası belge olmuştur.

Derleyen Ali ÇİMEN


KAYNAKÇA:

Prof. Dr. Ergün AYBARS, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I,Ercan Kitabevi, Eylül 2000, s. 133-134.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl