Ana içeriğe atla

Elviye-i Selase Nedir?

Elviye-i Selase, ''Üç Liva'' anlamına gelir. Osmanlı Devleti döneminde; Kars, Ardahan ve Batum sancaklarının (liva) ortak adıydı. 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı (93 Harbi) sonrası yapılan Berlin Anlaşması ile savaş tazminatı olarak Çarlık Rusyası'na bırakılan Elviye-i Selase, Brest-Litovsk Anlaşması (3 Mart 1918) ile yeniden Osmanlı topraklarına katıldı.

30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Anlaşması nedeniyle Osmanlılar Elviye-i Selase'yi tekrardan terk etmek zorunda kaldılar. Bölgede bulunan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Türk, yeniden esarette yaşamak zorunda bırakılmıştı. 

İşgale boyun eğmek istemeyen bölgedeki Türk halkı da teşkilatlanma yoluna gitti. Öyle ki Piroğlu Fahrettin Bey ve Kepenkçi Emin Ağa önderliğinde Kars'ta ''Kars İslam Şurası''; Emir Bey Ekberzade başkanlığında Iğdır merkez olmak üzere ''Araş Türk Hükümeti; Ömer Faik Bey başkanlığında Ahıska merkez olmak üzere ''Ahıska Hükümet-i Muvakkkatası'' kuruldu. 30 Kasım 1918'de bölgede gerçekleştirilen kongrede bu üç hükümet ''Kars Milli İslam Şurası'' (daha sonraki adı; Cenûb-i Garbî Kafkas Hükûmet-i Muvakkata-i Milliyesi) adıyla Cihangiroğlu İbrahim Bey başkanlığında birleşti. 12 bakandan 131 milletvekilinden oluşan bir meclis tertip edilmişti. Hatta hükümet bağımsızlığını ilan ederek Cenubi Garbi Kaskas Cumhuriyeti'ni kurdu. Fakat İngilizler bu meclisi basarak dağıttı. Başkan Cihangiroğlu ibrahim Bey diğer meclis üyeleri ile birlikte Malta Adası'na sürgüne gönderildi.

23 Temmuz-7 Ağustos 1919 Erzurum Kongresi'ne başvurarak Mustafa Kemal'den yakın ilgi gören Elviye-i Selase Hükümeti, büyük moral bulmuştu. Bundan sonra Kurtuluş Savaşı mücadelesinde, Misak-ı Milli sınırlarında bu bölge de göz ardı edilmeyecekti. TBMM'ye bağlanan, Osmanlı'dan kalan ve Mondros Ateşkesi ile terhis edilmeyen Kazım Karabekir komutası'ndaki 15. Kolordu Komutanlığı, Ermeniler üzerine harekata geçti. Kurtuluş Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde Kars, Ardahan ve Göle gibi Ermeni işgali altında bulunan yöreleri kurtardı. 

Ermenilerle yapılan 2- 3 Aralık 1920 Gümrü Anlaşması ve Gürcüler ile 1921 Şubat ayında Ankara'da imzalanan anlaşma ile Kars, Ardahan ve Batum düşman işgalinden kurtarıldı. Elviye-i Selase düşmandan kurtarılmıştı.  I. İnönü Savaşının kazanılmasıyla birlikte TBMM Hükümeti'ne yakınlaşan Sovyet Rusya ile 16 Mart 1921'de Moskova Anlaşması yapıldı. Buna göre Misak-ı Milli'yi ve yeni Türk devletini tanıyan Sovyet Ruslar'a Batum (Gürcistan'a bırakılmak kaydıyla) taviz olarak verildi. Kars ve Ardahan ise Türkiye sınırları içerisinde kaldı. 13 Ekim 1921 Kars Anlaşması'yla da bu durum kesinleşti.

Derleyen: Ali ÇİMEN

Kars-Ardahan-Batum (Elviye-i Selase)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl