Ana içeriğe atla

Men-i Müskirat Kanunu Nedir?

I. TBMM tarafından 14 Eylül 1920 tarihinde çıkarılan alkollü içeceklerin yasaklanması kanunudur.

İçki yasağı, ilk olarak I. Meclis içinde II. grup olarak adlandırılan, muhafazakar çevreler tarafından kanun teklifi olarak sunuldu. Men-i Müskirat Kanunu'yla ilgili uzun tartışmalar  ki yaklaşık 5 ay sürdü, mecliste I. gruptaki Müdafa-i Hukuk Grubu ile 2. grupta yer alan muhafazakar milletvekilleri arasında 14 Eylül'e kadar sürdü. İçki yasağını savunanlar ''taassup'' ile hareket ettiler. Bu dönemde İstanbul Hükümeti ve İtilaf devletleri tarafından TBMM'ye atılan ''dinsiz, kafir'' iftiraları; İcra Vekilleri Heyeti'nin de (TBMM Hükümeti) istememesine rağmen kanun teklifini kabul etmesinde etkili oldu. 

Görüldüğü üzere başlangıçta muhafazakar milletvekillerinin bir isteği olan içki yasağı; Kurtuluş Savaşı yıllarında toplumu disipline etmek, TBMM'nin otoritesini artırmak, Milli Mücadele içerisinde muhafazakar grupların desteğini almak, ülke ekonomisinden yabancıların ve gayrimüslimlerin tekelini kırmak amaçlarıyla uygulamaya konuldu. Bu kanun bir araç olarak kullanıldı. Yaklaşık dört yıl boyunca kanun uygulandı. Mağduriyetler süre içerisinde af yasalarıyla giderilmeye çalışıldı. En sonunda içki üretimi devlet kontrolüne alındı.

Kanun Metni:


MEN-İ MÜSKİRAT KANUNU


NO: 21

BÎRÎNCÎ MADDE — Memaliki Osmaniye'de her nevi müskirat imal, ithal, fü-
ruht ve istimali memnudur.

IKÎNCÎ MADDE — Müskirat imal, ithal ve nakil ve füruht edenlerden müskira¬
tın beher kıy esi için elli lira cezayi nakdî alız ve elde edilen müskirat imha olunur.

ÜÇÜNCÜ MADDE — Alenen müskirat istimal edenler veya hafiyen istimal
edipte sarhoşluğu görülenler ya haddi seri veya elli liradan iki yüz liraya kadar
cezayi nakdî veyahut üç aydan bir seneye kadar hapis cezasıyle tecziye olunurlar.
Sıfatı resmiye erbabından olanlar dahi memuriyetten tardedilir ve bu husustaki hü¬
kümler kabili itiraz ve istinaf ve temyiz değildir.

DÖRDÜNCÜ MADDE — Bu kanunun tasdiki ve neşriyle beraber içki imaline
mahsus bilcümle alât ve edevat müsadere edilir. Mevcut içkiler derhal temhir edilir
ve iki ay zarfında memaliki ecnebiyeye ihracına müsaade olunur. îki ay hitamın¬
da mevcut müskirat imha olunur.

BEŞÎNCl MADDE — Tababette kullanılacak her nevi ispirtolu mevat ihtiyaç
nispetinde Sıhhiye vekâletince eczanelere tevzi ve sarfiyatı kontrole tabi tutulur.

ALTINCI MADDE — Tababette istimal olunacak ispirtolu mevaddm sureti
istimal ve sarfı hakkında Sıhhiye vekâletince bir talimatname kaleme alınacaktır.

YEDÎNCÎ MADDE — Bu kanun tarihi neşrinden itibaren mer'idir.

SEKÎ.ZÎNCÎ MADDE — Bu kanunun icrayi ahkâmına Dahiliye, Adliye ve Sıh¬
hiye vekilleri memurdur,

14 eylül 1336 ve 1 muharrem 1339

Kaynak: Doç. Dr. Onur KARAHANOĞULLARI,BİRİNCİ MECLİSİN İÇKİ YASAĞI (Men-i Müskirat Kanunu), 2007, Ankara.
Ayrıca Bakınız: http://80.251.40.59/politics.ankara.edu.tr/karahan/makaleler/menimuskirat.pdf



Men-i Müskirat Kanunu





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl