Ana içeriğe atla

Balkan Antantı Nedir?

Balkan Antantı

Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya dışişleri bakanları tarafından Yunanistan'ın başkenti Atina'da, 9 Şubat 1934'te, Almanya ve İtalya'nın yayılmacı politikaları karşı sınırları koruma amacıyla imzalanan anlaşmadır.

Türkiye, bağımsızlığını kazandığı 24 Temmuz 1923 Lozan Anlaşması sonrası, Atatürk'ün ''Yurtta sulh, cihanda sulh (barış)'' ilkesi çerçevesinde hareket etti. Yunanistan ile Lozan'da konuşulan ''Nüfus Mübadelesi'' sorununu çözdükten sonra karşılıklı dostluk anlaşmaları imzaladı. Hatta Türkiye, 1923-1930 arası dış politikada Arnavutluk, Bulgaristan, Yugoslavya gibi Balkan devletleriyle de dostluk anlaşmaları imzalayarak barışçı politikalar güttüğünü kanıtladı.

Bütün iyi niyetli gelişmelere karşın Nazi Almanyası ve faşist yapıdaki İtalya yayılmacı politikaları ile Balkan ülkelerini tehdit etmekteydi. İşte Balkan Antantı bu tehditlere karşı Türkiye'nin öncülüğünde kuruldu. Yunanistan, Yugoslavya, Romanya ve Türkiye Atina'daki antant ile güç birliği oluşturdu.

Balkan Antantı, ülkelerin Balkanlar'da sınırlarını revizyonist devletlere karşı korumak amaçlı alınmış bir tedbir, Balkanlar'da kalıcı barışın sağlanması için atılmış bir adımdı. Antanta göre; taraflar birbirine danışmadan herhangi bir Balkan devleti ile birlikte siyasi harekette bulunmayacak, anlaşma yapmayacaktı. Balkan ülkeleri birbirine saygı göstereceklerdi. Balkanlı olmayan bir devletin saldırısına karşı alınacak önlemler saklı tutulacaktı.

Türkiye, Balkan Antantı ile batı sınırlarının güvenliğini sağlamış oldu. Bulgaristan, Romanya ile sınır sorunları yaşadığı için ki Dobruca bölgesini almaya çalışıyordu,  Arnavutluk ise italya ile yakınlığından dolayı antanta katılmadı. Ayrıca İtalya, antantı bozmak amacı ile siyasi adımlar attı. Arnavutluk'u işgal ederek antanta gözdağı verdi. Almanya da ekonomik etkisi ile boş durmadı. Nihayetinde Yugoslavya 1937 yılında Bulgaristan ile dostluk anlaşması yapınca antantın dağılması amaçlı temeller atıldı. II. Dünya Savaşı başladıktan sonra ise 1940 yılı içerisinde Balkan Antantı tarihe karıştı.

Derleyen: Ali ÇİMEN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl