Geldikleri Gibi Giderler!
Atatürk’ten Anılar 6 : ‘’Geldikleri
Gibi Giderler.’’
30
Ekim 1918 Mondros Ateşkes Anlaşmasını imzalayan Osmanlı Devleti, mütareke hükümleri gereği ordusunu terhis
etmeye, komutanlarını merkeze çağırmaya başlamıştı. O sırada Suriye- Filistin
Cephesi Yıldırım Orduları Grup Komutanı Mustafa Kemal Paşa da merkeze çağrıldı.
Yıldırım Orduları Grubu ve VII. Ordu Karargâhı da 7 Kasım 1918’de lağvedildi. Mustafa
Kemal Paşa, yaveri Cevat Abbas Bey ile birlikte 10-11 Kasım 1918’de Adana’dan
trenle İstanbul’a hareket etti.
Üç
gün süren tren yolculuğu sırasında M. Kemal Paşa çok düşünceliydi. İstanbul’da
karşılaşacağı manzarayı merak ediyordu. 13 Kasım 1918 günü M. Kemal, Haydarpaşa
Garı’na indi. Kaderin cilvesidir ki o tarihte Yunan kruvazörü Averof’un da bulunduğu
55 parçadan oluşan İtilaf Devletleri ortak donanması gövde gösterisi yaparak
yavaş yavaş Haydarpa önlerinden İstanbul Boğazı’na doğru yol alıyordu. İstanbul
fiilen işgal ediliyordu. İşgal ordularının savaş gemileri Haydarpaşa önlerinden
Kızkulesi’ni sıyırarak İstanbul Boğazı’na bir geçit töreni disiplini ile girmekteydi.
Hatta bu yüzden deniz ulaşımı durdurulmuştu.
Mustafa
Kemal, yaveri Cevat Abbas Bey, Dr. Rasim Ferit (Talay) Bey işgal gemilerini
hüzünle seyrediyorlardı. O esnada M. Kemal: ‘’ Hata ettim, İstanbul’a
gelmemeliydim. Ne yapıp yapıp Anadolu’ya dönmenin çaresine bakmalı,’’ cümlesi
ağzından döküldü.
M.
Kemal Paşa, işgal güçlerinin gösteriş geçişinin sona ermesini, Haydarpaşa
Garı’nın köşesindeki çayhaneden çaresizlik içinde 3-4 saat seyretmek zorunda
kaldı. Ancak öğleden sonra saat 15. 00’a doğru ‘’Kartal’’ adlı eski bir askeri
istimbotla Sirkeci’ye geçti. Pera Palas Oteli’ne yerleşti. Düşman savaş
gemileri ise Dolmabahçe Sarayı önlerinde, toplarının ağızlarını saraya çevirip
yarım ay biçiminde bir konum alarak demirlediler. 55 parçalık bu donanma 22 İngiliz, 12 Fransız,
17 İtalyan, 4 Yunan savaş gemisinden oluşuyordu.
İstanbul'un Fiilen İşgali |
Şevket
Süreyya Aydemir bu olayı şöyle nakleder:
‘’13
Kasım 1918 günü Adana treninden inip de Haydarpaşa rıhtımına ayak basınca
karşılaştığı manzara şudur: 55 düşman gemisi, zafer bayraklarını açarak,
İstanbul limanına girmektedirler. Bütün karşı sahiller Rumların, Yahudilerin,
Levantenlerin sarhoş çığlıkları ve palikarya naraları ile çınlar.
13
Kasım 1918 günü Haydarpaşa’dan köprü yakasına, bu gemiler kafilesini dolaşarak,
onların zafer bayrakları altında güvertelere dizilmiş çeşit çeşit, renk renk
yabancı bahriyeli saflarını seyrederek, kıyıları, rıhtımları dolduran
sarhoşların haykırışları, kiliselerin şenlik çanları arasından geçti. Bunun
böyle oluşu böyle rastlayışı da iyi oldu. Bu kadar büyük bir dünya gücü ile
yarın onları yüzgeri edecek bir adamın, bu kadar yakından ve bu kadar baş
döndürücü şartlar içinde karşılaşmasının, dünya tarihinde başka bir misali
yoktur. Bu misal bize, çok değil, ancak dört yıl sonra, tamamen tersine dönecek
olan kader çarkının anlamını ve büyüklüğünü anlamak için, geniş bir görüş
açıklığı verecektir.’’
13 Kasım 1918 |
M,
Kemal Paşa’nın Çanakkale Savaşları’ndan beri yakınında olan Başyaveri Cevat
Abbas (Gürer) Bey ise şöyle nakleder:
‘’İstanbul’a
geldiğimiz günü hiç unutmam. Şehrin çok hazin bir hali vardı. İstanbul, düşman donanmalarının limana
girmeleri felaketinin yasını tutuyor, bu büyük yasa Atatürk’ü de ortak
ediyordu. Atatürk ile ben askeri ulaşımın köhne bir motoru ile deniz ortasında
yaslanan bir çelik ormanının içinden geçiyorduk.
Atatürk’ün
zarif dudaklarından ‘’Geldikleri gibi giderler!’’ Cümlesini işittiğim zaman,
mütarekenin doğurduğu derin ve elemli ümitsizliği derhal unutmuştum. Cevabımda
aceleci davrandım: ‘’Size nasip olacak, siz bunları kovacaksınız Paşam!’’
dedim. Gülümsedi. Aziz başının içinde şekillenmeye başlayan vatanı kurtarma
planlarını bir an için yeniden gözden geçiriyor gibi daldı. Sonra: ‘’Bakalım!’’
dedi.’’
Düşman
gemileri arasında küçük bir istimbotla karşı kıyıya geçen 37 yaşındaki
Çanakkale Anafartalar, Conkbayırı Kahramanı M. Kemal Paşa... Bu hüzünlü durum
karşısında duygularını dışa vuran ağzından çıkan şu üç kelimeydi:
‘’GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER!..’’
KAYNAKLAR:
Sadi
Borak, Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk, İstanbul, 1966, sayfa 45.
Alev
Coşkun, Altı Ay, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, Şubat, 2010, 19.
Baskı, Sayfa 39-40-41-42.
Sina
Akşin, İstanbul hükümetleri ve Milli Mücadele, Cilt I
Şevket
Süreyya Aydemir, Tek Adam, Cilt I, Sayfa 341-342.
Derleyen:
Ali ÇİMEN
Geldikleri Gibi giderler |
Yorumlar
Yorum Gönder