Ana içeriğe atla

Atatürk'ün Geçirdiği Hastalıklar ve 1938

Atatürk'ün Geçirdiği Hastalıklar ve 1938

Sakarya Savaşı (23 Ağustos- 13 Eylül 1921) sırasında attan düşerek kaburga kemiklerini kıran Mustafa Kemal Paşa, cephelerde geçen hayatı boyunca çeşitli mevsim rahatsızlıkları geçirdi. Günlük hayatının düzenli olmadığını düşünürsek hastalıklar geçirmesi yadsınamazdı.

*Çocukken geçirdiği hastalıklar ise şunlardır:

Malarya, tertinyana, intani hastalıklar, çocukluğunda üzerine kapı devrilmesi.

Gazi Paşa’nın mevsim hastalıkları dışında hayatı boyunca geçirdiği rahatsızlıklar şunlardı:

Geçirdiği Hastalıklar

 *Manastır Askeri Lisesi (1896) yıllarında Sıtma hastalığı

*Trablusgarp-Bingazi’de gözlerinde beliren rahatsızlık

 *I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan böbrek rahatsızlığı:

Mustafa Kemal, Carlspad’a giderek kaplıcada böbreklerini tedavi ettirmiştir. Daha önce de Viyana’da tedavi olmuştur.

* I. Dünya Savaşı yıllarında öksürük şikâyetleri ve akciğer iltihabı hastalığı
Zatürre

*Aşırı çalışma temposu ve yorgunluklar sonucunda üç yıl ara ile gelen kalp krizleri:

Atatürk'ün Çankaya Köşkü’nde göğsünde ve sol kolunda şiddetli bir ağrı ile seyreden bir Koroner spazmı geçirmesi (11 Kasım 1923). (13 Kasım 1923) Köşkün bahçesinde gezerken yeniden koroner spazmı geçirmesi. Doktor Neşet Ömer (İrdelp) Bey Ankara’ya bu yüzden çağrıldı.

22-23 Mayıs 1927 gecesi Gazi Paşa, bir kez daha koroner spazmı geçirdi. Üç gün sonra aynı durum tekrar nüks etti. Bunun üzerine Berlin Tıp Fakültesi Dâhiliye Kliniği Direktörü Prof. Dr. Kraus ve Münih Tıp Fakültesi Dâhiliye Kliniği Direktörü Prof. Dr. Von Romberg Ankara’ya davet edildi.

*Haziran 1926’da Bursa’da bulunduğu sırada kulaklarından rahatsızlık geçirmesi.


*22 Kasım 1936’da atlattığı zatürre hastalığı:

Dr. Refik Saydam ve Dr. Asım Arar tarafından yüksek ateş ve titreme şikâyeti üzerine zatürre teşhisinin konulmasıyla Paşa,  gün boyunca istirahat etti.

1938:

Mustafa Kemal’e 22 Ocak 1938’de Yalova’da, Dr. Nihat Reşat Belger tarafından ilk defa siroz teşhisi kondu. Dr. Neşet Ömer İrdelp de bir gün sonra hastalığı teyit etti. 7 Şubat 1938 gecesi ise Atatürk göğüs ağrısı ve öksürük şikâyeti ile Dr. Nihat Reşat Belger’i köşke çağırdı. Doktor Atatürk’e zatürre teşhisi koydu. Atatürk on gün tedavi altında kaldı.

Paşa, 27 Şubat’ta şiddetli bir burun kanaması geçirdi. Hatta Balkan Paktı üyelerine verilen yemeğe bu yüzden geç katıldı. 28 Mayıs’ta Dolmabahçe’den Florya’ya gelirken fenalık geçirdi. Karnında su birikmesi olduğu saptandı. 


5 Eylül1938’de Gazi Paşa vasiyetnamesini hazırladı. 7 Eylül’de Dr. Mim Kemal Öke, paşaya karın ponksiyonu yaptı. On beş gün sonra ikinci kez yapıldı. Hastalık karaciğer koması tehlikesi gösteriyordu. 6 Ekim’de Mustafa Kemal vasiyetnamesini notere teslim ettirdi. 16 Ekim’de ise karaciğer komasına girdi. 4 gün sonra komayı tamamen atlattı. Hemen her gün doktorlar tarafından muayene edilen Gazi Paşa’ya 7 Kasım’da, Dr. Mehmet Kamil Berk tarafından üçüncü kez karın ponksiyonu yapıldıktan bir gün sonra; Gazi Paşa ağır bir karaciğer komasına girdi. 


10 Kasım 1938’de ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve önderi Gazi Mustafa Kemal Paşa Dolmabahçe Sarayı’nda saat 09.05 sularında hayata gözlerini yumdu. 

 Kaynaklar:

Sadi Borak, Bilinmeyen Yönleriyle Atatürk, İstanbul, 1966, sayfa 120.

Yrd. Doç. Dr. Eren AKÇİÇEK, Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Müdür Yardımcısı, Atatürk’ün Sağlık Takvimi.

Derleyen: Ali ÇİMEN

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl