Ana içeriğe atla

Osmanlı'nın Kısa Zamanda Büyümesinin Nedenleri Nelerdir?

Osmanlı'nın Kısa Sürede Büyümesinin Nedenleri

1299’da henüz bir aşiretken uc beyliği unvanı alan Osmanlılar, bir devlet için kısa sayılabilecek bir sürede, yaklaşık 150 küsür yılda, 1453’te imparatorluk oldu. Tarihi gözle bakıldığında bu durumun, birçok nedenden kaynaklandığı ortadadır. Kayı Aşireti’nin kısa sürede büyüyüp Osman Bey zamanında bir uc beyliği; Orhan Bey zamanında bir devlet, I. Murat zamanında daha gelişmiş bir devlet örgütü; Fatih zamanında da bir imparatorluk sürecini geçirmesinin nedenleri şunlardır:

1-Coğrafi Konumu.

2-Güçlü bir merkezi otoriteye sahip olma.

3-Devlet yönetiminde yetenekli padişahların ve devlet adamlarının bulunması.

4-Fethedilen bölgelerin halklarına hoşgörü ve adalet ile yaklaşılması, din ve mezhep özgürlüğü tanınması (İstimalet politikası).

5-Fethedilen bölgelere başarılı bir iskân (yerleştirme) siyaseti izlenerek Anadolu’da konar-göçer yaşayan Türkmenlerin yerleştirilmesi.

6- Balkanlardaki uluslar arasında sürekli mücadele olması ve siyasi birliğin olmaması.

7-Avrupa’da Fransa ve İngiltere arasındaki Yüzyıl Savaşları’nın, uzun süre (1337-1453) Avrupa’yı karışıklık içinde bırakması.

8-Bizans’ın taht kavgaları içinde olması ve tekfur adı verilen Bizans valilerinin merkezi otoriteden uzak keyfi yönetimler sergilemesi.

9- Kayı Aşireti Lideri Osman Gazi’nin Ahilerin Eskişehir-İtburnu Tekkesi Şeyhi Edebali’nin kızı Bala Hatun ile evlenmesi. Böylece Ahi desteğini alarak Anadolu’da saygın bir konuma gelmesi.

10- Anadolu beylikleri ile başlangıçta siyasi bir mücadeleye girişilmemesi. Anadolu beyliklerinin kendi aralarındaki mücadeleye karışılmaması.

11- Beyliklerle evlilik yoluyla ilişki kurularak, beyliklerden toprak alınması. Örneğin Germiyanoğlu II. Yakup Bey’in kızı ile Yıldırım Bayezit’ın evlenmesi. Böylece çeyiz yoluyla Kütahya, Tavşanlı, Simav bölgelerinin Osmanlı’ya katılması.
 12- Türk-cihan hâkimiyeti düşüncesi ve İslami anlamda gaza cihat düşüncesi.



Hazırlayan: Ali ÇİMEN

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yurt Açan-Yurt Tutan-Yurt Kurtaran Savaşları Nedir?

Tarihte; Malazgirt Savaşı "Yurt Açan Savaş", Miryokefalon Savaşı "Yurt Tutan Savaş", Büyük Taarruz "Yurt Kurtaran Savaş", Dandanakan Savaşı "Devlet Kuran Savaş" olarak nitelendirilir.    26 Ağustos 1071'de Büyük Selçuklu Devleti ile Anadolu'ya egemen olan Bizans İmparatorluğu arasında Malazgirt Meydan Savaşı yapıldı. BSD Sultanı Alparslan'ın orduları Romen Diyojen'in Bizans Ordusunu hezimete uğrattı. Bu savaştan sonra Türkler Anadolu'yu yurt edinmeye başladı. " Anadolu'nun kapıları Türklere açıldı."    11 Eylül 1176'da Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında Denizli-Isparta arasındaki bölgede Miryokefalon  ( Myriokephalon)  Savaşı yapıldı. Bizans İmparatorluğu'nun bu savaştaki amacı Türkleri Anadolu'dan çıkarmaktı. ASD Sultanı II. Kılıç Arslan'ın orduları Bizans ordularını bozguna uğrattı. Böylece Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Türklerin Anadolu'dan atılamay

Atatürk ve Dayısının Çiftliğindeki Günleri

Mustafa Kemal'in Çiftlik Hayatı Mustafa Kemal, Selanik Şemsi Efendi İlkokulu'nda okulun altıncı sınıfında, yani orta kısmının ikinci bölümünü de bitirdiği dönemde babası Ali Rıza Efendi'yi kaybetmenin (28 Kasım 1893) acısını yaşadı. Şok yaşayan aile Zübeyde Hanım'ın isteği üzerine bir müddet Selanik yakınlarındaki Langaza'ya gitti. Orada küçük Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa, çiftlikte çalışıyordu. Zübeyde Hanım maddi zorluklar yüzünden bu tercihi yapmıştı. Çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çiftlik işlerine yardım etti. Doğayla iç içe oldu. El becerilerini geliştirdi. Bakla tarlsında bekçilik yaptı. Bu çiftlikte bir dönem kalan Mustafa Kemal öğrenim hayatına da ara vermek zorunda kalmıştı. Mustafa'yı buradaki Rum Kilise Okulu'na yollamayı düşünmüşlerse de kendisi buna karşı çıkmıştı. Çiftliğin Arnavut yazıcısı Kamil Efendi'nin ve komşuları Hatice Hanım'ın verdiği derslerden de memnun kalmamıştı. Eğitim imkanından yoksun kalan bu

Gülbank Duası Nedir?

      Tekke âyinlerinde, saraylarda yapılan merâsimlerde, yeniçerilerin törenlerinde hep bir ağızdan yüksek sesle okunan ilâhi ya da duâlara GÜLBANG (Gülbank) denir.   Gülbanklar genellikle Türkçe ve topluca edilen dualardır.  Allah'a yalvarıp yakarma için söylenen dualardır. Yapılacak, ortaya konulacak iş; hayır, mutluluk, başarı getirsin diye yapılan dualardır.   Osmanlıca sözlükte ise Gülbang-ı Muhammedî, ezan demektir. Yeniçeri Gülbankı    Özellikle Bektaşilik, Mevlevîlik ve diğer bazı tarikatlarda çok yaygın bir dua geleneğiydi. Osmanlı Devleti'ndeki en stratejik askeri bölüklerden biri olan Yeniçeri Ocağı'nda bu gelenek yüzlerce yıl sürdürüldü. Yeniçeriler Bektaşîydi,  Ocağ-ı Bektaşîyân'dı.   Ayrıca  Mehteran Bölüğünde mehterbaşı da gülbank okurdu.      Özellikle tarihi Edirne Kırpınar Yağlı güreşlerinde ve diğer yağlı güreşlerde gülbank geleneği günümüze dek sürdürülmüştür. Yine esnaf teşkilatı olan Ahilikte, çıraklık, kalfalık ve ustalık törenl