Atatürk'ten Anılar 1
YORGO'NUN MEYHANESİ
Çemberlitaş’ta
Tavuk Pazarı’nda Yorgo’nun meyhanesi vardı. Atatürk, Harbiye öğrencisi iken
buraya arkadaşlarıyla birlikte gider, eğlenir, sohbet ederdi. Yorgo’nun sürekli
müşterisi olması nedeniyle burada hesabı vardı. Aybaşında maaşını alınca hesabı
kapatır, sonra yeni bir hesap açardı. Meyhanenin
sahibi Yorgo ile de ahbaplık kurması gecikmedi. Aradan yıllar geçti. Harbiye
öğrencisi M. Kemal, Anafartalar Kahramanı M. Kemal oldu. Sonra Kurtuluş
Savaşı’nın Gazi paşası oldu. Arada eski öğrencilik günleri aklına geldiğinde,
eski arkadaşlarına Yorgo’nun meyhanesine gidip gitmediklerini sorardı. 1932
yılında bir yaz günü İstanbul’a gelmişti. Yakın arkadaşlarıyla Dolmabahçe’de
otururken aklına yine Yorgo’nun meyhanesi gelmişti:
-Hadi,
var mısınız bu akşam Yorgo’ya gidelim?
-Aman
paşam, iyi olur…
-Fakat
sakın haber maber etmeyin. Bastıralım. Şaşırsın Yorgo!
Polis,
haberdar edilmiş; Yorgo’nun meyhanesinin çevresi çoktan güvenlik altına
alınmıştı. Fakat gerçekten de Yorgo’ya hiç haber verilmedi.
Atatürk’ün
yanında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Dışişleri Bakanı, Tevfik Rüştü Aras, Halk
Partisi Genel Sekreteri Recep Peker, Nuri Conker, Kılıç Ali, Salih Bozok, Reşit
Galip, Asaf İlbay ve birkaç arkadaşı daha vardı. M. Kemal hemen hepsinin
gitmeye hevesli olduğunu görünce:
-Yoo,
dedi, olmaz! Yorgo’nun müşterisi olmayan bizimle gelemez.
Kimse
buna yanaşmak istemeyince iş M. Kemal’e düştü:
-
Sen gel Nuri, Salih, sen Asaf, sen doktor (Tevfik Rüştü)…Başka?… Eski kadrodan
başka kimse yok. İşte bu kadar…
Şükrü
kaya ve Kılıç Ali de gelmek için çokça uğraştı. Hatta Şükrü Kaya:
-Olur
mu Paşam, ben de Yorgo’nun müşterisiyim. Gittiğimiz zaman sorun isterseniz,
sizinle geleceğim!
M.
Kemal:
-Sen
Yorgo’nun müşterisi olabilirsin ama benim Yorgo’daki masamın müşterisi değilsin,
olmaz!..
Kılıç
Ali:
-Ben
bütün masalarınızın müşterisiyim paşam, beni bırakmayın, mahzun olurum!
M.
Kemal gülerek Kılıç Ali’yi süzdü:
-Bakın
şu beyefendiye, mahzun olurmuş! Siz bu adam da mahzun olacak hal görüyor
musunuz?
Şükrü
Kaya:
-Aman
Paşam, dedi ben İçişleri Bakanıyım, sizin korunmanızdan sorumluyum!
M.
Kemal:
-Anlaşıldı,
anlaşıldı. dedi. Eteğimi bırakmayacaksınız… Ama biz, böyle beşimiz bir masaya
oturacağız, siz de isterseniz bizden uzak bir masada kendi hesabınıza yer
içersiniz, ona karışmam!..
Böylece
yola çıkıldı. Otomobiller, klakson sesleri, motosikletler eşliğinde Tavuk
Pazarı’ndaki küçük aralığa girildiğinde sanki yer yerinden oynadı. Yorgo,
kapıya koştu. Atatürk ile karşılaşınca sevinci gözlerinden okunuyordu. Atatürk
ve arkadaşları o küçük meyhaneye girince neredeyse adım atacak yer kalmamıştı.
Üstelik kapının önünde de halk birikmişti.
M.
Kemal, Tevfik Rüştü, Salih Bozok, Nuri Conker, Asaf İlbay bir masada otururken
diğerleri kapıya yakın bir yerde masa kurdular. M. Kemal neşeliydi. Sanki
Harbiyeli dönemindeydi. İhtilal yapmak suçu ile Harbiye Komutanı’nın karşısına
nasıl çıkarıldığını, nasıl bir soruşturmaya tabi tutulduğunu anlatıyordu. Bir
yandan da Yorgo’nun kendi eliyle hazırlayıp taşıdığı mezelerden bir parça
tadıyordu. Bir ara meyhanedeki müşteriler M. Kemal’e gösteriler yapmaya
başladı. M. Kemal ise ayağa kalkarak şunları söyledi:
-Benim
Atatürk olduğumu lütfen unutun… Çünkü birkaç zaman için ben de unuttum.
Aranızda sizlerden biri olarak bulunmak istiyorum…
Bu
konuşmadan sonra tezahüratlar kesildi. Fakat kapı önündeki masa M. Kemal’in
masasına laf dokundurmayı ihmal etmiyor, ortam neşeleniyordu:
-Ne
ağlıyorsun oğlum Kılıç, bu akşam yuvadan sen atılmadın ki!..
Kılıç
Ali:
-Ben
yalnız yuvadan atıldığıma yanmıyorum. O Salih olacak alçağın, Paşamın sağ
başına çeyreklik simit gibi kurulmasına fitil oluyorum…
Bu
konuşmalarla her iki masa da kahkahalara boğuluyordu…
Yaklaşık
bir saat kadar yenilip içildi. Sonunda M. Kemal ayağa kalktı. Kapıya doğru
yürümeye başladı. Yorgo’ya aynı okul günlerinde olduğu gibi seslendi:
-Yaz
hesaba Yorgo, aybaşında öderim!..
Kır
saçlı Yorgo eski günlerdeki gibi hiç duraksamadan cevabı verdi:
-Güle
güle Mustafa Kemal!..
Bu
karşılık, Atatürk’ün çok hoşuna gitmişti. Kapıdan çıkıp arabasına binmeye
giderken;
Yorumlar
Yorum Gönder