OSMAN BEY
(Söğüt 1258? –Bilecik 1324?-1326?)
Osmanlı
Devleti’nin kurucusu ve atasıdır.(1281? ya da 1299? 1302?) Oğuz töresince Baş
ve Buğ’dur. Babası Kayı Boyu lideri Ertuğrul (Erdoğdu) Bey’dir. Hayma Ana’nın
ise annesi olduğu rivayet edilmiştir. Türkçe kaynaklarda, Kara Osman, Osman-ı
evvel, Osman Gazi; yabancı kaynaklarda ‘’Othoman’’ olarak ifade edilmiştir.
Yabancı kaynaklar Osmanlı Devleti’ne, ‘’Turkish Empire’’, ‘’Ottoman Empire’’
demiştir. Osman Bey’in gerçek adının Tuman,Ataman, Otman gibi adlardan biri
olduğu iddia edilir.
Rivayetlere
göre; Osman Bey Oğuzlar’ın Bozok boyunun Kayı kolunun lideri Ertuğrul Gazi’nin
en küçük oğluydu. Tevarih-i Ali Osman’da tarihçi İbn-i Kemal; Ertuğrul Bey’in
Anadolu’ya geldiğinde iki oğlunun bulunduğunu, Söğüt’te göçebe yaşarken 1254
yılında ‘’aslan yapılı, ay yüzlü’’ küçük oğlu Osman’ın doğduğunu belirtir. Osman,
‘’vurmada, ve tutmada, durmada ve oturmada karındaşlarının kiçisi (küçüğü) ise
de şemşir (kılıç) ve tedbirle zümresinden evvelidir.’’
Ertuğrul
Gazi’nin 90’lı yaşlarında ölümünden sonra (tahminen 1281) Kayı boyunun başına
geçen Osman Bey, bunun için amcası Dündar Bey ile mücadele etti. Boy uluları bu
mücadelede Dündar Bey’i desteklediler. Fakat boy yiğitleri Osman’ın
tarafındaydı. Boy beyi Osman 1299’da artık çok yaşlanmış amcası Dündar Bey’i
akınlarına karşı çıktığı bahanesiyle okla öldürdü. Bu tarih Osmanlıların da
kuruluşu olarak kabul edilmekteydi. Kimilerine göre de artık Türkiye Selçuklu
Devleti’nin yıkılışıydı.
Tarihte
Bitinya (Bursa, Bilecik, İznik) adıyla bilinen bölgede uc beyliği kuran Osman
Bey, Bizanslı tekfurlarla mücadele etti.
Samsa Çavuş, Konur Alp, Akça Koca, Aygut Alp, Gazi Abdurrahman gibi
komutanlarıyla birçok akın yaptı. Bu sırada kayınpederi Eskişehir Ahi
liderlerinden İtburnu Tekkesi Şeyhi Şeyh Edebali’den manevi destek aldı. Osman
Bey. Bizans tekfurlarından İnegöl tekfuru Nikola ile mücadele etti. Yenik
ayrıldığı bu mücadelede kardeşi Sarubatı’nın oğlu Bay Hoca öldü. Böylece ilk
kez bir Osmanoğlu savaş meydanında can verdi. Bu olaydan bir yıl sonra
Osmanlılar Kulacahisar Kalesi’ni 300 kişilik bir kuvvetle ele geçirerek
tarihinde ilk kez bir kale fethi gerçekleştirdi. İnegöl ve Karacahisar
tekfurlarının birleşmesiyle oluşan güçlü bir birliğe karşı Domaniç Savaşı’nı
yaptı. Bu kez de kardeşi Sarubatı (Gündüzalp) vefat etti. Karacahisar’ı ele
geçirdi.
Osman
Bey 1290’lı yıllardan itibaren etrafıyla çeşitli ittifaklar kurdu. Samsa Çavuş
ve kardeşi Sulamış ile Harmankaya (Priminos) tekfuru Köse Mihal ile birleşip
akınlar yaptı. Giderek güçlenen Osman Bey’e bazı Rum tekfurları suikast
girişiminde bulundu. Düğüne çağırdıkları Osman Bey’in suikastten Köse Mihal
sayesinde haberi oldu. Bu komploya 40 adamına kadın giysileri giydirip Bilecik
Kalesi’ne sokup düşmanlarını da Çakır Pınar’ında yok ederek cevap verdi. İpek
ve demirciliğiyle gelişmiş Bilecik’i ve
Yarhisar’ı ele geçirdi. Yarhisar’dan
yola çıkan düğün alayını da basan Osman Bey, tekfur kızı Holofera’yı (Nilüfer,
İlüfer Hatun) tutsak etti. Daha sonra oğlu Orhan Bey’e eş etti. Oğuz töresince,
dirlik olarak kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i, oğlu Orhan Bey’e Karacahisar’ı,
Hasan Alp’e Yarhisar’ı, Turgut Alp’e İnegöl’ü verdi.
27
Temmuz 1302’de Koyunhisar (Baphaon, Bafeum) Savşı’nda Bursa, Kestel, Kite
tekfurlarından oluşan Bizans ordusunu yendi. Bizans’a karşı kazanılan ilk büyük
savaşta yeğeni Aydoğdu’yu kaybetti. Kite Hisarı, Orhaneli (Atranos ), Ulubat
gölü’ndeki Alyos Adası fethedildi. Böylece Osmanlı için İzmit yolu açılmış,
Bursa’ üç taraftan sarılmış oldu. Daha sonra Karahisar(Trikokiya) Kalesi; 1315
yılına kadar da Lefke, Mekece, Akhisar, Geyve ve Gölpazarı ( Löblüce, Leblebici)
kaleleri fethedildi.
Osman
Bey Osmanlı Uc Beyliği’ni Türkiye Selçukluları’nın dağıldığı, İlhanlıların
Anadolu’yu istila ettiği, Bizans’ın güçsüz olduğu, Anadolu’daki diğer Türkmen
beyliklerinin birbiri ile mücadele ettiği bir dönemde kurmuştu. Hacı Bektaşi
Veli’nin tavsiyelerine uyarak gayrimüslimler ile mücadele eden, Türkmen
beyliklerle mücadele etmeyen, İlhanlılarla iyi geçinen, ileri görüşlü ve akıllı
bir liderdi. Dürüst, dindar, yiğit ve
adalet sever olarak nitelendirilen Osman Bey, Türkmen geleneklerini sürdürerek
basit, sade bir hayat yaşamıştı. Otağından, bargâhından hiç ayrılmadı. Kımız
içtiği de rivayetler arasında belirtilmiştir. Şu ana kadar döneminde yaptırdığı
bir eserin tespit edilmemiş olması, yerleşik yaşama geçmediğinin kanıtıdır.
Yaşamının
son deminde ‘’damla illeti’’(gut-nikris hastalığı) ve yaşlılık nedeniyle beylik
görevini oğlu Orhan Bey’e bıraktı. Belgeler Orhan Bey’in 1324’te bey olduğunu
gösterir. Kimi kaynaklar Osman Bey’in ölümünü 1320, 1327 ya da ikisinin ortası
olduğu ifade eder. Öldüğünde türbesi Söğüt’e Ertuğrul’un yanına gömülmüştür.
Fakat vasiyeti gereği Bursa fethedildikten sonra Bursa Hisarı’ndaki Gümüşlü
Kümbet’e (Aya Elia) gömüldüğü belirtilir.
Osman
Gazi’nin iki eşinden Şeyh Edebali’nin kızı Bala Hatun Alaeddin Ali Bey’in, Mal
Hatun ise Orhan Bey’in annesidir. Pazarlu, Çoban, Melik, Hamid adında oğulları
ve Fatma adında kızı da olduğu rivayet edilir.
Osman
Bey gaza ve cihat anlayışını, giderek büyüyecek olan Osmanlı tahtını, taht için
çıkacak aile içi kavgaları ve cinayetleri ve nikris hastalığını torunlarına
miras bırakmıştır.
''Bir gün OSman Gazi eydür: Oğul Orhan! Bu Tatar'a (İlhanlılar) gerçe and verdük. Ve illa bunların Tatarlığı gitmez. Gel sen var, bu gaziler ile Kara Çebüş'e ve Kara Tegin'e. Allah sana vere deyü umarım.Dedi. Orhan Gazi eydür: Hanum!Her ne ki sen buyurur isen kabul ederim. Dedi.Akça Koca'yı ve Konur Alp'i ve Gazi Rahman'ı ve Köse Mihal'i, bu dört azizi buna yarar yoldaşdur deyü koşdu. Eyitti ki: Gaziler! Ha görem sizi ki din yolunda nice deprenürsüz.Dedi.
YanıtlaSilAşıkpaşaoğlu'ndan nakledilmiştir.